Geopolitical Futures: Trump'ın gümrük politikası ABD aleyhine mi dönüyor?
Kişisel takıntılarını devlet doktrinine çevirmeye çalışan Trump, imparatorluk tarzı bir otokrasi mi inşa ediyor? Trump'ın gümrük politikası ABD aleyhine mi dönüyor?
Son Güncelleme: 21.04.2025 - 21:20

ABD merkezli düşünce kuruluşlarından Geopolitical Futures'da son dönemde Trump'ın ekonomi politikalarının küresel arenada yaşanan değişimlere ve ABD'nin küresel hegomanyasına etkilerinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
Trump'ın Beyaz Saray'a döndükten sonra küresel dengeleri altüst eden ve daha önce benzeri görülmemiş kapsamda yeni bir ekonomik savaş başlattığına dikkat çekilen analizde, bu sürecin küresel piyasalarda “kaos” oluştururken aynı zamanda da verilerlele desteklenerek ABD'nin aleyhine gelişmeye başladığı tespiti yapıldı.
Analizde ayrıca; Trump'ın bu yaklaşımının “kişisel takıntıdan devlet doktrinine” doğru evrildiği belirtilerek, süreç imparatorluk tarzı bir otarşi inşası olarak tanımlandı.
İşte Geopolitical Futures'da yayınlanan analiz:
ABD Başkanı Donald Trump'ın Nisan ayı başında çok sayıda ülkeye yönelik kapsamlı yeni gümrük vergileri açıklaması sadece ekonomik bir gerçeklikten kaynaklanmıyordu.

Beyaz Saray'ın şu anki patronunun benimsediği şey, aynı zamanda son derece “düşmanca” olan bir küresel dünya görüşünü yansıtıyordu.
Başkanlık koltuğuna oturduğundan bu yana Trump, daha önce benzeri görülmemiş kapsamda yeni bir ekonomik savaş başlattı.
Trump, ABD'nin geleneksel müttefiklerini ve stratejik rakiplerini artık “aynı bayrak altında” gören bir yaklaşım sergiledi ve Washington'un ticaret politikasını adeta bir güç gösterisine dönüştüren radikal bir değişime imza attı.

Tıpkı 2017'de “Amerikan katliamından” söz ettiğinde olduğu gibi Trump, “yakın ve uzak, hem dost hem de düşman uluslar tarafından yağmalandığını ve talan edildiğini” iddia ettiği bir ekonomik kıyamet senaryosunu hayata geçirdi.
Gelinen noktada ise bu dramatik anlatı, küresel piyasalar tarafından “dengesiz” ve yeni bir “kaos” çağı olarak adlandırılıyor.
Otoriter bir küresel ticaret vizyonu
Trump'ın ticaret doktrini, çatışma, merkezi yürütme gücü ve küresel ekonomiye neo-emperyal bir bakışla tanımlanan daha geniş bir stratejinin parçasıdır.

Trump'ın gümrük vergisi önlemleri yerli sanayiyi korumanın çok ötesine geçti ve küresel düzeni kendi ulusal çıkar yorumuna göre yeniden şekillendirmeyi amaçlıyor.
“Trumpist devrimin” bu ikinci perdesi, aslında bir tekrar değil. Bu; otoriter hırslara, çok taraflılığın reddine ve güç sarhoşluğuna dayanan bir yaklaşım olarak tanımlanabilir.
Bu politikaların arkasındaki sözde ekonomik mantık, çok sayda uzmana göre artık açıklayıcı olduğu kadar dayanıksız.
Zira; seçilen yol, ABD'nin ticari açık verdiği ülkelerin peşine düşmek için kullanılan “kör bir ekonomik” bakış açısı ve araçtan başka bir şey değil.

Resmi olarak, ticaret açıklarını azaltmak, istihdamı ABD'ye geri getirmek ve geliri arttırmakla ilgili olan bu doktrşn, ABD'nin küresel etkisini ve müttefiklik bağlarını yok etmekten başka bir işe yaramıyor.
Güç ve mesaj aracı olarak gümrük tarifeleri
Aslında Trump'ın ilk dönemi bu stratejinin mesajlarını vermişti.
Özellikle Çin ile yaşanan ticaret savaşı, tüketiciler için fiyat artışlarını tetiklemiş, tedarik zincirlerini bozmuş ve ABD'li tarım ihracatçılarına ciddi zarar vermişti.

Bir araştırmaya göre ABD'li tüketiciler, o dönemde olduğu gibi şimdi de bu maliyetlerin en ağır yükünü çekiyor ve daha şimdiden artan fiyatların etkisi ile yaşam standartlarını düşürmek zorunda kalıyor.
Trump, tüm kesimlerin hakkını koruması gereken bir devlet başkanı gibi davranmıyor.
Hatta daha net bir ifade ile; tek başına bir hükümdar gibi davranıyor ve siyasi, hatta kişisel hırslarını tüm dünyayı cezalandırmak üzere kullanıyor.
Kişisel takıntıdan devlet doktrinine
Trump'ın yaklaşımı aslında bir gecede ortaya çıkan bir gelişme değil. Bu yaklaşım uzun süredir devam eden bir takıntının parçası.

Örnek olarak Trump, 1987'de Japonya'nın ABD ile olan ticaret fazlasına karşı çıkmış ve Tokyo'ya yüksek gümrük vergileri uygulanması çağrısında bulunmuştu.
Trump o dönemde bile ABD'nin “kazıklandığından” bahsetti ve ulusal olarak daha üstün özelliklere sahip olduklarını iddia etti.
Bu örnek ve günümüzdeki gelişmeler; özünde, Trump'ın düşmanca ve çatışmacı olarak gördüğü bir dünyada, “kazanmak” için herşeyi meşru görme dürtüsünü yansıtıyor.

Özellikle Çin ile yaşanan ticaret savaşı, hem ABD'de de hem de genel olarak neredeyse tüm dünyada tüketiciler için fiyat artışlarını tetikliyor, tedarik zincirlerini bozuyor ve ABD'li tarım ihracatçılarına ciddi zarar veriyor.
Görünen o ki; ABD için artık amaç küresel sistemleri bütünleştirmek değil, onlardan uzak durmak ve ABD'nin dış rekabetten korunmuş kapalı bir etki alanını kontrol ettiği imparatorluk tarzı bir otokrasi inşa etmek.
Kaynak:
GDH Haber

The New Arab: İran'ın hava savunması ABD-İsrail saldırısına karşı ne kadar güçlü?

The National Interest: Türkiye Avrupa'nın savunmasında kritik müttefik oldu!

The Conversation: Türkiye küresel krizleri nasıl kendi lehine çeviriyor?

Arab News: Türkiye-ABD ilişkilerinde yeni bir dönem başladı!

AB Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas'ın tutumu birlik içerisinde tepkiye neden oldu
Atlantic Council: Trump'ın Körfez ziyareti nelere odaklanacak?
Al Jazeera: Trump'ın Suriye yaptırımlarını kaldırması ve İran'ın bölgesel yenilgisi
Responsible Statecraft: İstanbul 2.0 görüşmeleri nasıl sonuçlanacak?
RFE/RL: Türkiye'de yapılacak görüşmelerden neler bekleniyor?
Project Syndicate: Trump İran hakkında karar aşamasında
Newsweek: Trump-Netanyahu ilişkilerindeki çatlaklar artık saklanamıyor
The National Interest: Hindistan-Pakistan çatışmasının en büyük kazananı Türkiye oldu
Middle East Eye: ABD ve İsrail dünyayı büyük bir kaosa sürükleyebilir
Foreign Policy: Trump ve Netanyahu çatışma rotasında
New York Post: Rusya-Ukrayna arasındaki Türkiye'deki görüşmelerde barış gelecek mi?
Arab News: Türkiye'nin artan küresel rolü ve İngiltere

