National Security: ABD'nin İsrail'e desteği ve uluslararası etkileri
Zorla yerinden edilme, yardım merkezlerinde ölüm tuzakları, açlık ve uluslararası düzene meydan okuma. Peki İsrail'in durdurulmamasının Batı için uluslararası arenadaki sonuçları ne olacak?
Son Güncelleme: 18.08.2025 - 05:44
ABD merkezli düşünce kuruluşlarından National Security'de İsrail'in Gazze'deki soykırımının sonuçlarının ve Filistinlileri sürme planının Uluslar arası etkilerinin değerlendirildği bir analiz yayınlandı.
İsrail'in soykırım ve savaş suçlarının artık, İsrailli insan hakları örgütleri ve önde gelen İsrailli Holokost akademisyenleri tarafından da dile getirildiğine dikkat çekilen analizde, ABD'nin İsrail'e verdiği desteğin ülkeyi uluslararası alanda giderek daha zor duruma soktuğu ve Ortadoğu'da yeni bir savaşa sürükleyebileceği tespiti yapıldı.
Analizde ayrıca; İsrail'in soykırım, açlık ve savaş suçlarının gün geçtikçe arttığı ortamda ABD'nin artık sürece dur demesinin vaktinin geldiğine dair değerlendirmelere yer verilldi.
İşte National Security'de yayınlanan analiz:
İsrail'in Gazze'deki saldırmayan Washington, uluslararası terörizmi körüklüyor ve kendini başka bir Orta Doğu savaşına bulaştırma riskini gün geçtikçe artırıyor.
Gazze yerle bir edilirken, on binlerce masum Filistinli öldürülürken ve 2 milyondan fazla insanın yaşadığı bölgede kıtlık hüküm sürerken, İsrail'in Gazze'de soykırım yaptığı yönündeki suçlamalar artık ana akım haline geldi.
Bu suçlamalar, İsrailli insan hakları örgütleri ve önde gelen İsrailli Holokost akademisyenleri tarafından da dile getiriliyor. Ancak İsrail hükümeti, “gönüllü” göç kisvesi altında Gazzelileri zorla sınır dışı etme planlarını sürdürüyor.
Utanç verici bir şekilde, Başkan Donald Trump İsrail'in eylemlerini diplomatik ve mali olarak desteklemeye devam ediyor.
Yalnızca 2024 yılında Washington, İsrail'e ABD'nin yıllık olarak sağladığı yaklaşık 4 milyar doların üzerine ek olarak 8,7 milyar dolarlık askeri yardım daha verdi. Trump yönetimi bu yardımların teslimatını Mart 2025'te hızlandırdı.
İsrail'in Gazze'deki savaş suçlarını hoş görmek, hem ahlaki olarak adaletsiz hem de ABD'nin ulusal çıkarlarına zarar verdiği için özellikle açıklanamaz. Ahlaki kaygılar bazen uluslararası politikada stratejik zorunluluklarla çelişir ve sonuç olarak ülkeler ulusal güvenlik uğruna etik kaygılarını bir kenara bırakmak zorunda kalır.
Ancak bu durumda, her iki ok da aynı yöne işaret ediyor!
Bunlar; Gazze'de devam eden soykırım ve ABD'nin çıkarlarına da zarar veren ahlaki bir iğrençliktir. ABD'nin bunu desteklemesi mantıklı değil ve Trump bunu derhal durdurmanın bir yolunu bulmalıdır.
Gazze'deki durumun ahlak sınırlarını aşan boyutları, sivillerin büyük kayıpları göz önüne alındığında yadsınamaz. Gazze Sağlık Bakanlığı 60.000'den fazla kişinin öldüğünü doğruladı.
Ancak gerçek sayı muhtemelen çok daha yüksek ve Gazze nüfusu şu anda kitlesel açlığın eşiğinde ve açlıktan ölümler, özellikle çocuklar arasında artıyor.
Bu rakamlar, kısmen İsrail'in Cenevre Sözleşmesi'ne aykırı olarak açlığı bir silah olarak kullanmasından kaynaklanmaktadır.
İsrail'in Mayıs 2025'te iki aylık gıda ambargosunu sona erdirdikten sonra izin verdiği kısıtlı gıda yardımının çoğu, silahlı ABD güvenlik şirketleri tarafından dağıtılmış ve İsrail ordu askerleri tarafından denetlendi. Bu yerler, BM'nin tahminlerine göre 1.000'den fazla kişinin erzak kuyruğunda öldürüldüğü “ölüm tuzakları” haline geldi.
Korkunç bir şekilde, bu yerler alaycı bir şekilde aktif savaş bölgelerinde bulunuyor ve Filistinlileri Gazze'nin kuzeyinden Mısır sınırına doğru çekmek için konumlandırılmış, zorla yerinden edilmenin “örtüsü” işlevi görüyor.
Ve İsrail'in açıkladığı planlara göre, Filistinlilerin kitlesel göçü hedefleniyor.
İsrail Kabinesi, Gazze'yi ele geçirmeyi, iki milyon Filistinli sakini zorla çıkarmayı ve bölgeyi kalıcı olarak yeniden yerleştirmeyi açıkça içeren maksimalist savaş hedeflerini onayladı.
O zamandan beri, Gazze'deki iki milyon Filistinli sakinin zorla yerinden edilmesine yönelik öneriler İsrail ve ABD yetkilileri arasında dolaşmaya başladı.
Bu öneriler, Gazze halkını Rafah'ta küçük bir “insani yardım şehri”ne hapsetmeyi, onları Gazze'nin güneyindeki veya Şerit dışındaki çok sayıda “İnsani Yardım Geçiş Alanı”na nakletmeyi; hatta Etiyopya, Endonezya veya Libya gibi üçüncü ülkelere göndermeyi planlıyor.
ABD, Gazze'de neler olup bittiğinden habersiz olduğunu iddia edemez, çünkü İsrail aylarca niyetini açıkça dile getirmişti ve bu artık, hızlı ve neredeyse hiç uyarı yapılmadan gerçekleşen diğer zulümlerden farklıdır.
Trump bizzat kendisi, ABD'nin Gazze'yi “ele geçirip” bir “özgürlük bölgesi” kurmasını önererek etnik temizliğe siyasi destek sağlamıştır. Bu tür açıklamalar hayal ürünü olabilir, ancak gerçek sonuçları vardır: İsrail Başbakanı Netanyahu, “Trump planı”nın örtüsü altında Gazze'yi temizlemek için baskı yapmaktadır.
Ahlaki açıdan yanlış olmasının ötesinde, ABD'nin İsrail'in Gazze saldırısına verdiği destek, iki önemli ulusal güvenlik riski yaratmaktadır.
Birincisi, terörizmin yeniden canlanmasıdır.
Eski Ulusal İstihbarat Direktörü Avril Haines'e göre, Gazze'nin yıkılması, Amerikalılar için yurt içinde ve yurt dışında terör tehdidini artırmış ve bu durumun “nesiller boyu” etkileri olabilir.
Birçok iç saldırı bu çatışmayla bağlantılıdır ve durum daha da kötüleştikçe tehdit artacaktır. Bir uzmana göre, Trump'ın önerdiği gibi ABD'nin Gazze'yi tamamen “ele geçirmesi”, “teröristlerin militan kazanımını ve küresel anti-Amerikan şiddeti hızlandıracaktır”.
Terörizm, ABD için varoluşsal bir tehdit olmayabilri. Ancak hiçbir faydası olmayan kötü politikalar izleyerek Amerikan vatandaşlarının güvenliği tehlikeye atılamaz.
İkinci ve daha büyük risk ise, İsrail'in Gazze saldırısının ABD'yi gereksiz Orta Doğu savaşlarına daha da fazla sürükleyebilecek olmasıdır.
Aslında Gazze'de şiddet tırmanırken ABD, İsrail adına üç çatışmaya zaten dahil olmuştur. İsrail'in kampanyası, Husi'leri misilleme olarak Kızıldeniz'deki gemilere saldırmaya motive etti ve bu da Washington'u, ABD askerlerinin hayatını tehlikeye atan ve çok sayıda yaralanmaya neden olan 7 milyar dolarlık aptalca bir hava savaşına sürükledi.
Gazze, Ekim 2024'te ABD askeri varlıklarının İsrail'i İran'ın hava saldırılarından korumasıyla ABD'yi İran ile tehlikeli bir çekişmeye sürükledi. İran'ın saldırısı, İsrail'in Gazze'yi işgal etmesinin hemen ardından başlayan Hizbullah'ın roket saldırılarını durdurmaya çalışırken Hizbullah ve Hamas liderlerini öldürmesine misilleme niteliğindeydi.
Son olarak İsrail, ABD'yi İran'a yönelik önleyici bir saldırıya çekmeyi başardı ve bu da Tahran ile nükleer programı konusunda planlanan görüşmeleri rayından çıkardı.
Gazze'nin doğrudan neden olduğu olmasa da, İsrail-İran savaşı, Lübnan'dan Suriye'ye, İran'a ve ötesine kadar komşularına karşı agresif davranan İsrail ile koşulsuz yakın ilişkilerin risklerini vurgulamaktadır.
Gazze, ahlaki ve stratejik düşüncelerin birbiriyle uyumlu olduğu açık bir örnektir.
Amerika Birleşik Devletleri'nin İsrail'in Gazze'de savaş suçları işlemesine yardım etmek için hiçbir stratejik nedeni ve dolayısıyla hiçbir mazereti yok. Bu nedenle de İsrail'e olan destek hızla azalıyor.
Kaynak:
The National SecurityGDH Digital NSosyal hesabını takip edebilirsiniz.
İLGİLİ HABERLER
The Economist: Gazze'deki yıkımın gerçek boyutları ne?
The New Arab: Filistin meselesinde ABD tekeli sona eriyor
The Quincy Institute: Alaska zirvesi başarı mı yoksa fiyasko mu?
The Hill: Trump neden Putin'i “ödüllendirmek” istiyor?
Gazze'ye giren yardımları çalan çetenin lideri Yasir Ebu Şebab öldürüldü
Brussels Signal: Çok kutuplu düzende Avrupa'ya yer yok
DİĞER HABERLER
Brussels Signal: Çok kutuplu düzende Avrupa'ya yer yok
The Hill: Trump neden Putin'i “ödüllendirmek” istiyor?
Real Clear World: Trump'ın saldırgan yeni Batı Yarımküre doktrini
Gulf State Analytics: İsrail'in Suriye'deki asıl hedefi ne?
The New Arab: İsrail'in “zorla nakil” stratejisinin arka planı
Politico: Avrupa'nın zayıflık psikolojisi tırmanıyor
The National Interest: Japonya, 3. Dünya Savaşı'nın fitilini mi ateşledi?
Carnegie Endowment: Türkiye Ukrayna barış sürecinde kilit aktör olabilir.
The Telegraph: Avrupa varoluşsal krizini aşabilecek mi?
UnHerd: İsrail'in saldırganlığı üçüncü bir dünya düzenini mi başlatacak?


