Newsweek: Batı, Ukrayna'ya güvenlik garantileri konusunda kendini mi kandırıyor?
Alaska ve Washington zirvelerinin üzerinden geçen uzun sürede ABD ve Batı hangi planları yaptı? Batı, Ukrayna'ya güvenlik garantileri konusunda kendini mi kandırıyor?
Son Güncelleme: 15.09.2025 - 05:16
ABD'nin önde gelen yayın organlarından Newsweek'de, Alaska ve Washington zirvelerinin üzerinden geçen iki haftanın ardından Rusya-Ukrayna arasındaki barış anlaşması sürecinin ve Batı'nın atmaya çalıştığı adımların değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
Trump yönetiminin Ukrayna'da sürdürdüğü barış sürecinin, adeta yaşam destek ünitesine bağlı olduğu tespiti yapılan analizde, Avrupa'nın ise Ukrayna'ya güvenlik garantisini sağlamak için birliği bir türlü sağlayamadığına dikakt çekildi.
Analizde ayrıca; olası bir Ukrayna güvenlik garantisinde, hangi ülkelerin ne kadar kara kuvveti sağlayabileceği, bu güçlerin nerede konuşlandırılabileceği ve Rusya'nın olası karşı hamlelerine dair değerlendirmelere yer verildi.
İşte Newsweek'de yayınlanan analiz:
ABD Başkanı Donald Trump'ın Alaska'daki bir ABD hava üssünde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşmesinden ve Avrupalı liderlerin Beyaz Saray'da takip görüşmeleri için Washington'a seyahat etmelerinden iki hafta sonra, Trump yönetiminin Ukrayna'da sürdürdüğü barış sürecinin, en iyi ihtimalle yaşam destek ünitesine bağlı olduğu görünüyor.
ABD Başkan Yardımcısı JD Vance, diplomasinin ilerleme kaydettiği argümanını sürdürse de, gerçek tam tersi bir şekilde ilerliyor.
Ruslar her zamanki gibi anlaşılmaz davranıyor ve Putin'in Zaparojya ve Kherson bölgelerinin tamamını ele geçirme hedefine doğru ilerliyor. Ayrıca ateşkesin bedeli olarak Ukrayna'nın Donbas bölgesinin tam kontrolünü istiyor.
Gelinen noktada şu anda iki müzakere süreci devam ediyor.
İlki, Ukrayna ve Rusya arasında ve bir çıkmaza girmiş durumda. İkincisi ise Ukrayna'nın güvenlik ortakları arasında yapılıyor ve tartışmanın konusu, eğer barış anlaşması imzalanırsa Ukrayna'nın güvenliğinin nasıl sağlanacağı.
Beklenenlere göre Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenskiy, Ukrayna'yı Rusya'nın saldırganlığına açık bırakacak bir barış anlaşmasını imzalamamak istemiyor. Zira; tarihin de gösterdiği gibi, saldırgan bir taraf avantaj elde etme fırsatı gördüğünde barış anlaşmaları bir kenara atılabilir ve Ukraynalılar bu konuda ilk elden deneyime sahip.
Doğu Ukrayna'da Rusya destekli isyanı sona erdirmek için hazırlanan 2015 Minsk anlaşmaları, 24 Şubat 2022'de Rus birliklerinin Ukrayna'ya girmesiyle nihayetinde çöktü ve Zelensky aynı filmi tekrar yaşamak istemiyor.
Kiev'in Batılı destekçileri de öyle. İngiltere Başbakanı Keir Starmer ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, yılın büyük bir bölümünü, Ukrayna'ya çok ihtiyaç duyduğu güvenlik garantilerini sağlamak için kurulan çok uluslu bir grup olan “istekliler koalisyon” olarak adlandırdıkları bir projeye ayırdılar.
Amaç, sadece savaş sonrası ortam için Ukrayna ordusunu yeniden inşa etmek değil, aynı zamanda barış anlaşması imzalandıktan sonra Putin'i daha fazla saldırı başlatmaktan caydırmaktı.
Ancak böyle bir düzenlemenin ayrıntıları üzerinde anlaşmak zor. İlk olarak, Avrupa'nın güvenlik garantisini sağlamak için teorik olarak Ukrayna'ya konuşlandırılacak 30.000 veya 40.000 askeri toplayıp toplayamayacağı kimsenin bilmediği bir konu.
Bu, tüm kıta için çok büyük bir sayı gibi görünmeyebilir, ancak sayının kendisi yanıltıcıdır.
Gelecekteki konuşlandırmalar için takviye kuvvetler hazırlanmalı ve Avrupa orduları için yaklaşık 30.000 askerin daha eğitilmesi gerekecektir. Gerçekte, herhangi bir zamanda 90.000 ila 100.000 askerden bahsediliyor ki bu da, Avrupalıların yaklaşık 30 yıl önceki Kosova barış gücü misyonundan bu yana hiç ihtiyaç duymadıkları bir sayıdır. O misyonda bile en fazla 50.000 personel görev almıştı.
Hangi ülkeler kara kuvvetleri sağlayacak?
Amerika Birleşik Devletleri asker göndermeyeceğini şimdiden açıkladı. İngiltere birkaç bin asker sözü verdi, ancak İngiliz ordusu Napolyon döneminden bu yana en küçük boyutuna indirgendiği için Londra'nın bundan fazlasını sürdürmesi zor olacak. Fransa da katılacak, ancak Macron'un Starmer'ın teklifinin ötesine geçeceğini düşünmek zor.
Gayri safi yurtiçi hasıla açısından Avrupa'da en yüksek savunma harcamasına sahip olan Polonya'nın, Rusya ile uzun bir sınırı var. Almanya bu konuda bölünmüş durumda. Şansölye Friedrich Merz, Almanya'nın askeri müdahalesine işaret ederken, diğer siyasi liderler Bundeswehr'in Ukrayna'da Rus askerleriyle savaşma olasılığından dolayı dehşete düşüyor.
Ancak sorulması gereken daha temel bir soru var.
İstekli koalisyon ayrıntıları belirleseler bile, bu Putin'i Ukrayna topraklarına bir başka işgal yapmaktan gerçekten caydırabilir mi? Putin bu yolu seçerse, Avrupalıların Ukrayna adına nükleer silaha sahip Rusya ile savaşa girmeye istekli olacaklarını kesin olarak söyleyebilir miyiz?
Bu iki sorunun cevabı da hayır.
Avrupa devlet başkanları her gün kürsüye çıkıp, Rusya'nın zaferinin Moskova'yı NATO topraklarına saldırmaya cesaretlendirmemesi için Ukrayna'yı savunmanın gerekliliğinden bahsediyor olabilirler. Ancak Ukrayna politikası riskleri azaltmaya dayalı.
Başka bir deyişle, Avrupa Ukrayna ordusuna silah tedarik etmeye devam ederken, Rusya ile çatışma olasılığını en aza indirmek için fazla ileri gitmemeye de dikkat ediyor.
Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) de aynı şeyi yaptı. NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, Rusya'ya karşı sert bir tavır sergileyen bir isim olmasına rağmen, NATO'nun tek görevi üye ülkeleri korumak olan “savunma ittifakı” olduğunu açıkça belirtti ve Ukrayna elbette bu ülkeler arasında yer almıyor.
Görünen o ki; “Avrupa'nın havlaması ısırmasından çok daha güçlü” ve Ukrayna, Avrupalılar için 3,5 yıllık savaşın ardından zayıflamış olsa da hala önemli hasara yol açabilecek Rus askeri gücüyle bir çatışmaya girme riskini almaya yetecek kadar hayati bir öneme sahip değil.
Putin bunu çok iyi biliyor ve savaş devam ettiği sürece Batı'nın Ukrayna'ya vermeye çalıştığı güvenlik garantileri varsayımsal kalacaktır.
Kaynak:
NewsweekGDH Digital Telegram kanalına abone olabilirsiniz.
İLGİLİ HABERLER
The National Security: NATO-Rusya savaşına doğru giden yol döşeniyor
The New Arab: İsrail'in “kıyamet günü yerleşim planı” ve sonuçları
The National Interest: Avrupa varoluşsal bir dönüm noktasında
The Hill: Trump neden Putin'i “ödüllendirmek” istiyor?
Avrupalı liderlerden ABD'nin barış görüşmelerine sert eleştiri
Brussels Signal: Çok kutuplu düzende Avrupa'ya yer yok
DİĞER HABERLER
Brussels Signal: Çok kutuplu düzende Avrupa'ya yer yok
The Hill: Trump neden Putin'i “ödüllendirmek” istiyor?
Real Clear World: Trump'ın saldırgan yeni Batı Yarımküre doktrini
Gulf State Analytics: İsrail'in Suriye'deki asıl hedefi ne?
The New Arab: İsrail'in “zorla nakil” stratejisinin arka planı
Politico: Avrupa'nın zayıflık psikolojisi tırmanıyor
The National Interest: Japonya, 3. Dünya Savaşı'nın fitilini mi ateşledi?
Carnegie Endowment: Türkiye Ukrayna barış sürecinde kilit aktör olabilir.
The Telegraph: Avrupa varoluşsal krizini aşabilecek mi?
UnHerd: İsrail'in saldırganlığı üçüncü bir dünya düzenini mi başlatacak?


