Ödüllü bir başarı öyküsü: Canan'ın yolculuğu
Tiyatro sahnesinin dikkat çeken yapımlarından biri olan ve birçok prestijli ödüle layık görülen oyun, hayatında sürekli "yan rol" olarak kalan Canan'ın mizahi bir dille kendi başrolünü üstlenme serüvenini anlatıyor.
Son Güncelleme: 28.07.2025 - 09:49
7. Üstün Akmen Tiyatro Ödülleri'nde "Yılın Kadın Komedi Oyuncusu", 2023 Direklerarası Tiyatro Ödülleri'nde "Tek Kişilik Prodüksiyon", 25. Sadri Alışık Tiyatro ve Sinema Oyuncu Ödülleri'nin "Komedi, Kara Komedi, Müzikli Oyun" dalında ise "Yılın En İyi Kadın Oyuncusu" ödüllerine layık görülen oyun, hem mesleğinde hem de hayatında "yan rol" olarak kalmış Canan'ın hayatını mizahi bakış açısıyla anlatıyor.
Oyunun temelinde, Canan'ın toplumun ve yakın çevresinin ona biçtiği "yan rol" etiketinden kurtularak kendi potansiyelini keşfetme arzusu yatıyor. Bu, sadece bir tiyatro oyunculuğundan öte, bir bireyin kendini var etme mücadelesini simgeliyor.
Yan rol olmaktan vazgeçme hikayesi
Oyuncu Merve Polat, Canan karakterinin sadece sahnede değil, ailesi, arkadaşları ve iş yaşamında da hep arka planda kaldığını vurguluyor. Polat, "Onun hayatta kendini konumlandırdığı yer, ana karakteri destekleyen ama hiç görünmeyen ışık olmuş. Oyunda da bu karakterin, arkadaki o ışık olmaktan, arkada kalmaktan vazgeçtiği, 'hayır ben de kendi enerjimin, hareketlerimin, oluşumumun, varlığımın farkına varacağım ve kendi başrolümü oynayacağım.' deyiş hikayesine tanıklık ediyoruz." diyerek karakterin dönüşümüne dikkat çekiyor.
Polat ayrıca, oyunun "bir kadın oyuncunun kendi ayakları üzerinde durma" serüvenini izleyiciyle buluşturduğunu belirtiyor. Karakterin oyunda büyük bir kırılma yaşadığını ifade eden Polat, "O, kendisine dayatılan bu yan rollerde olmak istememiş fakat hep oralara itilmiş. O yüzden yan rolde kalmak onun için kolay bir durum değil. Onun hak ettiği aslında, kendini var edebilecek kadar iyi bir başrol. Karakterimizin en çok istediği, hak ettiği, kendisine layık gördüğü bu yeri elde etmek." sözleriyle Canan'ın içsel mücadelesini özetliyor.
Hayatın içinden bir karakter
Merve Polat, oyundaki karakterin hayatın içinden ve herkesin aşina olduğu bir tip olduğunu ifade ediyor. "Oyunun bize sunduğu figür, hayatımızın tam ortasında yer alıyor. O, müdürün yanındaki adamdır, bir müdür yardımcısıdır. O, ailenin ortanca çocuğudur. Kısacası, kenarda durmaya yazgılı kim varsa anlatılan odur." diyen Polat, bu karakterin evrenselliğini vurguluyor.
Polat, sözlerine şöyle devam ediyor: "Herkesin çok aşina olduğu bu karakter bana da çok uzak değil. Günün birinde bu karakter de bir değişim olunca etrafındaki herkes birden, 'o çok değişti.' demeye başlıyor. Aslında değişen o değil, kendisine biçilen rolü değiştiriyor. Yan roller hepimize hayatımızda biçilen bir durumu anlatıyor. Oyunumuz da üzerimize dayatılan bu rollerden çıkma, dolayısıyla bir büyüme hikayesini anlatıyor." Bu sözler, oyunun sadece bir bireyin değil, toplumun genel bir durumunun yansıması olduğunu gösteriyor.
Yönetmen Şenol Önder: Yüzleşme ve değişim süreci
Oyunun yönetmeni Şenol Önder, eserin daha önce farklı bir versiyonla sahnelendiğini belirtiyor. Önder, "Hikayemiz, yakınlarından darbe alan bir kadının değişim sürecine girmesini anlatıyor. Kahramanımızın oyunda kendi kararlarını vermeyi ve hayır demeyi öğreniyor." ifadeleriyle oyunun merkezindeki dönüşümü açıklıyor.
Daha önceki versiyonda değişim anının gösterildiğini ancak yeni versiyonda bu değişimlerin nedenlerinin derinlemesine incelendiğini vurgulayan Önder, "Şimdi ise izleyicilerimize, bu nedenlerin arkasında neler olduğunu göstermeye çalışıyoruz. Biz, oyunu kulise soktuk ve değişimini bu noktadan itibaren vermeye çalıştık." diyerek sahnelemenin yenilikçi yaklaşımını gözler önüne seriyor.
Bir baba-kız hikayesinden yüzleşmeye
Şenol Önder, oyunun başlangıçta bir baba-kız hikayesi olarak ele alındığını belirtiyor. "'Sen benim canımı acıtamazsın, çünkü ben seni tanımıyorum.' diye çok sevdiğim bir söz vardır. İnsanın canını aslında yakınları, tanıdıkları acıtır." diyen Önder, Canan'ın babasından aldığı bir söz, annesinin davranışı veya arkadaşının tavrı gibi yakın çevresinden gelen darbelerle yıprandığını ifade ediyor.
Önder, bu ilişkilerin hayattaki önemine dikkat çekerek, "Orada tercih edilmeme, vazgeçilme ya da ikinci plana atılmalı gibi durumlar bazen ağır sonuçlar doğurabiliyor. Böyle bir durumdan geçen o kadın için de bir yüzleşme hikayesi ortaya çıkıyor. Oyunumuz da bu yüzleşmeye odaklanıyor." sözleriyle eserin derinlikli katmanlarını açıklıyor.
Hayatta ayakta durmanın zorluğu ve rollerin anlamı
Yönetmen Önder, oyunun seyirciye "hayatta ayakta durmanın zorluğuna" dair bir hikaye sunduğunu belirtiyor. "Dışarıdaki etmenler bizim hayatımızı fazlasıyla zorlar. Burada önemli olan senin yolunun doğru olmasıdır. Sen eğer doğru yoldaysan, yaşadığın yorgunluk seni iyi ve doğru bir yere çıkartır." diyerek bireysel çabanın önemini vurguluyor.
Son olarak Önder, "Hayatta herkes başrol ister ama biz biliyoruz ki bu çok da gerçekçi değildir. Senin yapman gereken, haddini bilip yaptığın işi iyi yapmandır. Kıymetli olan, sana dayatılan rollere değil, senin gerçekten sahip çıktığın rolleri benimsemendir. O rollerin her zaman başrol olması gerekmez. Sana dayatılmayan ve senin sahiplendiğin rol, artık bir yan rol olmaktan çıkar." sözleriyle, hayatta üstlenilen rollerin değerini ve kişisel seçimin önemini vurguluyor. Oyunun dramaturjisini Arzu Önder, dekor tasarımını Cihan Aşar, ışık tasarımını Onur Duru ve müziklerini Mustafa Kemal Öztürk üstleniyor.
Kaynak:
GDH Haber
etiketler
İLGİLİ HABERLER
Kıyafetler nasıl diplomasi aracı oldu: Rönesans İtalyası'nın "It Girl" güç savaşları
"Vatan şairi" Namık Kemal vefatının 137. yılında anılıyor
Rubens'in yüzyıllardır kayıp olan tablosu rekor fiyata satıldı
"Adile" filminin galası İstanbul'da gerçekleştirildi
18. İstanbul Bienali tarihinin rekorunu kırdı
Türk el sanatları, kültürel mal ihracatının lokomotifi oldu
DİĞER HABERLER
Kıyafetler nasıl diplomasi aracı oldu: Rönesans İtalyası'nın "It Girl" güç savaşları
"Adile" filminin galası İstanbul'da gerçekleştirildi
Rubens'in yüzyıllardır kayıp olan tablosu rekor fiyata satıldı
Türk el sanatları, kültürel mal ihracatının lokomotifi oldu
18. İstanbul Bienali tarihinin rekorunu kırdı
"Vatan şairi" Namık Kemal vefatının 137. yılında anılıyor
İnsan emeğiyle yazılan kitaplar lüks bir tüketim mi olacak?
James Cameron: Avatar’ın geleceği filmin başarısına bağlı
Louvre Müzesi'nden Avrupa dışı ziyaretçilere zam kararı
Hatay'ın tarihi mozaikleri yakma yöntemiyle ahşaba işleniyor



