The National Interest: Türkiye'nin etkili bölgesel güç hamlesi ve beklentiler
Avrupa'nın güvenlik ihtiyaçları ve Orta Doğu'daki iktidar boşluğu Türkiye'nin bölgesel etkisini artırıyor. Erdoğan, Türkiye'nin savunma sanayisini güçlendirirken, yaşanan çok sayıda krizi de fırsata çeviriyor.
Son Güncelleme: 17.07.2025 - 01:57
ABD merkezli önemli yayın organlarından The National Interest'de, Türkiye'nin son dönemde başta savunma sanayi olmak üzere attığı adımların etkilerinin ve olası sonuçlarının değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Türkiye'nin savunma sanayisini güçlendirirken aynı zamanda da Avrupa'nın güvenlik ihtiyaçlarından ve Orta Doğu'daki iktidar boşluğuna kadar çok sayıda başlıkta krizleri fırsata çevirdiği tespiti yapılan analizde, Türkiye'nin izlediği strateji ile bölgede giderek etkisini daha da artıran bir bölgesel güç haline geldiği belirtildi.
Analizde ayrıca, Türkiye'nin artan etkisinin başta İsrail olmak üzere diğer ülkelerin bölgesel çıkarları ve hedefleri üzerindeki etkileri değerlendirildi.
İşte The National Interest'de yayınlanan analiz:
Avrupa'nın güvenlik ihtiyaçları ve Orta Doğu'daki iktidar boşluğu, Ankara'nın etkisini artırması ve daha fazla alan kazanması anlamına geliyor. Türkiye'nin Cumhurbaşkanı Erdoğan ise bu fırsatı değerlendiriyor.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu ayın başlarında yaptığı bir konuşmada;
“Hedefimiz büyük ve güçlü bir Türkiye’dir. Misyonumuz, Türkiye’nin tüm ihtişamıyla Türkiye Yüzyılını inşa etmektir. Pusulamız, bizi biz yapan kadim değerlerimizdir”
ifadelerini kullandı.
Erdoğan bu konuşması ile aslında, bölgesel hegemonyayı hedefleyen diğer Orta Doğu güçlerine de meydan okudu.
Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Hamas'a verdiği destek çeşitli çevrelerce tartışıldı.
Erdoğan'ın Hamas'ı “terör örgütü değil, topraklarını ve vatandaşlarını korumak için savaşan bir kurtuluş ve mücahitler grubu” olarak nitelendirmesi ve 2006 yılında Hamas lideri Halid Meşal'ı Ankara'ya resmi olarak davet etmesi gibi gelişmeler bu stratejisini de ortaya koydu.
Türkiye etkin bir bölgesel güç olarak ortaya çıktı
Uluslararası Savunma uzmanı Paul Iddon, İsrail ve İran arasında yaşanan On İki Gün Savaşı sırasında bile Erdoğan'ın, Türkiye'nin silahlı kuvvetlerini önemli ölçüde güçlendirmeye devam etmekle meşgul olduğu değerlendirmesinde bulundu.
Brookings Enstitüsü'nden Aslı Aydintasbas ise; İsrail'in Lübnan, Gazze ve Suriye'de askeri hamleleri nedeniyle, Türkiye ve İsrail'in çatışmaya doğru kayma riskiyle karşı karşıya olduğu uyarısında bulundu.
ABD'nin bölgedeki rolü ise hem İran nükleer anlaşmasından çekilmesi hem de Haziran ayında İran'ın nükleer tesislerine düzenlenen saldırılarla daha da zayıflatıldı.
Ayrıca, ABD'nin kuzey Suriye'deki SDG'ye verdiği desteği geri çekmeye hazır olup olmadığı da hala sorun olmaya devam ediyor.
Bundan sadece altı yıl önce Erdoğan bu konuda yaptığı bir konuşmada;
“Yeterli askeri, siyasi ve ekonomik gücünüz yoksa, kimsenin sizi ciddiye almayacağını bilmelisiniz”
ifadelerini kullanmıştı. Görünen o ki Türkiye; mevcut politikalarını da bu doğrultuda sürdürüyor.
Global Fire Power endeksinin son raporu da Türkiye'nin bu hamlelerini doğruluyor. Zira rapor; Türkiye'yi dünyanın en güçlü 10 askeri gücü arasında dokuzuncu sıraya yerleştirdi.
Financial Times gazetesi de, bir askeri brifingde Türkiye'yi Avrupa güvenliği için hayati öneme sahip olarak değerlendirdi. Türkiye bu fırsatı değerlendirmekte gecikmedi ve iki önemli savunma anlaşması için baskı yapmaya başladı. Bunlar; Fransa ve Almanya ile ortak üretilen SAMP/T füze savunma sistemi ve Eurofighter Typhoon jetlerinin satın alınması olarak başlıklandırılabilir.
Türkiye; Almanya'nın Eurofighter anlaşmasına yönelik itirazlarını aşmış görünüyor. Brexit sonrası serbest ticaret anlaşması yapmak isteyen İngiltere de ilişkilerine Türkiye ile birlikte, yeni stratejik bir boyut eklemeye hazır görünüyor.
İngiltere Başbakanı Keir Starmer'ın Ukrayna için “istekli koalisyon” barış gücü oluşturma girişimi, beklenen etkiyi yaratamadı. Ancak Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye'nin Avrupa'nın güvenlik mimarisine dahil olmak istediğini açıkladı.
Mart ayında AB, savunma harcamalarını yaklaşık 650 milyar avro artırmak ve 150 milyar avro ek kredi sağlamak için Readiness 2030 planını açıkladı. SAFE programı, aday ülke olan Türkiye dahil üçüncü ülkelerin ortak alımlara katılmalarına olanak tanıyor.
Diğer yandan Türkiye, CAATSA yaptırımlarına rağmen ABD'den 40 adet F-16 savaş uçağı satın alma planlarının yanı sıra, F-35 programına yeniden kabul edilmeyi bekliyor. ABD'nin Türkiye Büyükelçisi Tom Barrack da bu yıl sonuna kadar bir çözümün mümkün olduğunu belirtiyor.
Türkiye, halihazırda hizmete giren TCG Anadolu'ya ek olarak, Türkiye İspanya ile birlikte ikinci bir uçak gemisi inşa ediyor. Mavi Vatan'da özetlenen Türkiye'nin geniş deniz stratejisi göz önüne alındığında, bu durum ne Yunanistan ne de Kıbrıs için hayra alamet değil.
Kaynak:
National InterestİLGİLİ HABERLER
The New Arab: İsrail-Suriye ilişkileri nereye evrilecek?
The Economist: Trump Türkiye ile ilişkilerde yeni bir dönem başlattı
The National Interest: ABD, Türkiye'yi neden F-35 programına kabul etmeli?
Teksas'ta İslam düşmanı provokasyon
The New Arab: İsrail bir sonraki savaşına hazırlanıyor
Real Clear World: Rusya Avrupa'ya karşı “gri bölge stratejisini” nasıl işletiyor?
DİĞER HABERLER
The New Arab: İsrail bir sonraki savaşına hazırlanıyor
Real Clear World: Rusya Avrupa'ya karşı “gri bölge stratejisini” nasıl işletiyor?
The Center for European Policy Analysis: Derinleşen Çin-Rusya ekseni Batı için büyük tehlike
UnHerd: Trump Avrupa'yı nasıl fethetti?
Al Jazeera: İsrail neden Suriye'ye saldırıyor?
Foreign Policy: ABD'nin yeni “Güvenlik Stratejisi” Asya için ne anlama geliyor?
The Guardian: Avrupa artık kendi başına mı?
Majalla: ABD'nin dünyadaki yeni öncelikleri ne?
The Guardian: Avrupa, Ukrayna'yı Trump ve Putin'den kurtarabilecek mi?
Al Jazeera: Tek kutuplu diplomasi çağı sona erdi


