American Enterprise Institute: Rusya'nın hibrit savaşı ve Çin'in “ipek perde” planı

ABD merkezli önemli düşünce kuruluşlarından American Enterprise Institute'de Rusya'nın Avrupa'ya karşı yürüttüğü hibrit savaşın geleceğinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

Rusya'nın Ukrayna'ya saldırıları devam ederken Avrupa'ya karşı da yürüttüğü hibrit savaşı artırdığı belirtilen analizde, son dönemde yaşanan Avrupa hava sahasında uçan dronlar, Moldova seçimlerine müdahale, Baltık Denizi'nde kablo kesme eylemleri ve Balkanlar'da kışkırtma girişimleri gibi gelişmelerin Avrupa başkentlerini teyakkuza geçirdiği tespiti yapıldı.

Analizde ayrıca, Çin'in de giderek Rusya'nın bu hibrit savaşa müdahil olmaya başladığı ve Rusya'nın hibrit savaşı ile Çin'in “ipek perde” planının birleşmeye başladığı belirtildi.

İşte American Enterprise Institute'de yayınlanan analiz:

On yıllardır Avrupa, Soğuk Savaş sonrası barışın örneği olan bir kıta olarak öne çıktı. Bugün ise, uzun süren ve giderek tırmanan bir savaşla karşı karşıya.

Ağustos ayında ABD Başkanı Donald Trump ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında yapılan barış görüşmelerinin sonucu, Rusya'nın Ukrayna'ya karşı savaşının yoğunlaşması ve Rusya'nın Avrupa'ya karşı yürüttüğü hibrit savaşın dramatik bir şekilde tırmanması oldu.

Bu sindirme, zorlama ve yıkım kampanyası şu anda neredeyse her yönden Avrupa'yı sarıyor. Uzun süredir huzuru norm olarak gören bir kıta için gerginlik ve güvensizlik dolu bir gelecek öngörüyor.

Sadece son birkaç haftada bu göstergeler daha da arttı.

Sürekli drone uçuşları Avrupa hava trafiğini karıştırdı. Rus savaş uçakları Estonya hava sahasını ihlal etti. Moskova'nın ajanlarının, Moldova'daki son seçimlerin sonucunu etkilemeye çalıştıkları, ancak başarısız oldukları bildirildi.

Ağustos ayında, Rusya'nın Avrupa Konseyi Başkanı Ursula von der Leyen'in uçağının navigasyon sistemlerini bozduğu iddia edildi.

Buna ek olarak, Baltık'ta kablo kesme, Balkanlar'ı kışkırtma girişimleri ve Atlantik'teki önemli denizaltı fiber optik kabloların tehditkar bir şekilde izlenmesi gibi daha geniş çaplı bir model de var.

Rusya'nın sabotajları, suikast planları ve siyasi müdahaleleri kıtanın büyük bir bölümünü rahatsız ediyor. Putin, Ukrayna'ya saldırırken Avrupa'yı da yavaş yavaş parçalıyor.

Zira görünen o ki Putin'i motivasyonları çok katmanlı.

Hibrit savaş, Ukrayna direnişini desteklediği için Avrupa'yı cezalandırmayı amaçlıyor. Potansiyel bir ateşkesin ardından Avrupa ülkelerini Ukrayna'ya asker gönderme konusunda uyarıyor.

Daha da önemlisi hibrit savaş, uzun süredir Rusya'nın etkisini kontrol altında tutan transatlantik ittifakın doğu yarısını zayıflatmak ve istikrarsızlaştırmak, aynı zamanda onu batı yarısından ayırmak için tasarlanıyor.

Sovyet lideri Nikita Kruşçev bir keresinde Moskova'nın “en büyük hayali”nin ABD'yi Avrupa'dan ayırmak olduğunu söylemişti. İdeolojiler değişir, ancak jeopolitik zorunluluklar kalır.

Beyaz Saray'da kararsız bir Atlantikçi olan Trump varken, Moskova Avrupa'da korku salan ancak Washington'dan sıkıcı bir tepki alan provokasyonlar hedefliyor.

Gelinen noktada eğer Moskova baskıyı artırırken, ABD diğer önceliklerine yönelirse, silahlanma açısından yetersiz olan Avrupa kendi başına kalacak.

Yakın gelecek

Putin, Avrupa'nın dikkatini kesinlikle çekti. Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen, kıtanın İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana “en zor ve tehlikeli durumla” karşı karşıya olduğunu söyledi.

Avrupalı liderler, ülkelerini savunmak için bir “insansız hava aracı duvarı”ndan bahsediyor ve hava sahalarını ihlal eden her şeyi vurmakla tehdit ediyorlar.

Bazı Avrupa savunma bakanlıkları, hibrit savaşın sıcak savaşa dönüşebileceğinden endişe ediyor. Rusya'nın, Estonya'nın bir bölümünü veya doğudaki başka savunmasız bir ülkeyi ele geçirerek kıtanın güvenliğini sarsmaya çalışacağına dair de şüpheler var.

Bu mümkün, ancak Putin'in ordusu Ukrayna'da saplanıp kaldığı sürece olası değil.

Rus lider, nükleer silaha sahip bir ittifakla tam anlamıyla bir kavga başlatma konusunda genellikle temkinli davranıyor. Ancak şiddetli bir olayın riski, örneğin Polonya veya Danimarka'nın bir Rus uçağını düşürmesi durumunda ortaya çıkacak bir misilleme ihtimali artıyor.

Artan gerginlikler, Avrupa'nın yeniden silahlanmasının ve Ukrayna'yı savaşta tutarak bu süreç için zaman kazanmanın aciliyetini vurguluyor. Zira; Rusya'nın hibrit savaşının yakın zamanda sona ereceğini varsaymak aptallık olur.

Bu mücadele, Ukrayna'daki savaş sona erdikten sonra da bir şekilde devam edecek. Hatta Çin, Rusya'nın eşik altı saldırısını desteklediği için bu mücadele daha da şiddetli hale gelebilir.

Çin'in Avrupa'ya müdahalesi Putin'inki kadar agresif değil. Ancak Çin gemileri Baltık Denizi'nde kablo kesme olaylarına karışmış olabilir. Çin'in siber saldırıları ise daha iddialı ve daha yaygın hale geldi.

Batılı yetkililer, Rusya ve Çin'in dezenformasyon kampanyaları arasında giderek artan bir simbiyoz olduğunu iddia ediyor.

Pekin, bazen liberal olmayan hükümetlere sahip olan güneydoğu Avrupa'daki yoksul ülkeleri destekleyerek transatlantik toplulukta da ayrılık yaratıyor. Hedef, Yunanistan'dan Macaristan'a uzanan ve Avrupa'nın güney yarısını etkili bir şekilde ikiye bölen bir “ipek perde” oluşturmak.

Aralarındaki farklılıklar ne olursa olsun, hem Çin hem de Rusya daha zayıf, daha uysal bir Avrupa istiyor ve Avrupa bu mücadeleyi tek başına vermek zorunda kalırsa, mücadele daha da zorlaşacak.