Türkiye’de başlayan terörsüz Türkiye süreci ile ilgili Suriye’deki ve Irak‘taki gelişmeler terör örgütü PKK’nın ve Suriye kolu YPG‘nin kısmen - Irak’ta ve genel olarak Suriye’de - bu sürece tam olarak adapte olmak istemediğini gösteriyor.
Son Güncelleme: 26 Nisan 2025 Cumartesi - 12:54 | GDH Haber
YPG'li teröristler - AA
Irak’ta geçtiğimiz günlerde 2000 rakımlı bir tepedeki Türk üssüne yapılan saldırıda bir Türk askeri şehit oldu. Bunun yanı sıra Gara ve diğer bölgelerde yer yer terör örgütü militanlarıyla Türk Silahlı Kuvvetleri arasında çatışmalar yaşanıyor. Türk savaş uçaklarının IKBY bölgelerindeki operasyonları ise aralık olarak devam ediyor.
Benzer şekilde Suriye’de PKK’nın Suriye kolu YPG’ye bağlı Devrimci Gençlik adındaki örgüt Kandil’den aldığı talimatlarla çocuk ve gençleri kaçırmaya devam ediyor. Son verilere göre iki hafta içerisinde yaklaşık 50 çocuk ailelerinden koparılarak zorla terör örgütü kamplarına alındı.
Halep’in doğusundaki Tişrin Barajı ve çevresinde oluşan uzlaşma ortamı da YPG‘nin davranışları nedeniyle günbegün dağılmakla karşı karşıya.
Suriye yönetimi, Ankara ve Amerika Birleşik Devletleri’nin geliştirdiği süreç YPG ve içerisindeki Kandil kadroları tarafından baltalanmaya devam ediyor.
Burada şu temelsiz iyimserliğe karşı bir not da düşmek gerekiyor: Mazlum Abdi’nin ABD’nin sözünü dinlediği ama Kandil kadroları ile sorun yaşadığı, iddiası en hafif tabirle safdil bir iyimserlik. Kökleri ve örgütsel geçmişi itibari ile Mazlum Abdi’nin PKK ile beraber hareket etmesi şaşırtıcı olmaz.
PKK’nın Irak’ta umduğunu bulamaması, son sekiz senedir Suriye kolunun giderek genişlemesi, IŞİD ile mücadele adı altında uluslararası meşruiyet arayışı ile Suriye’deki kamu düzeni boşluğundan faydalanması PKK’ya Suriye’de bir pazarlık yapma kozu verdi.
Bu konsepte güvenen YPG elebaşı Mazlum Abdi ve Kandil kadroları Şam hükümeti ile bir pazarlığa girişti. Kuşkusuz bu pazarlıktaki en büyük kozları ABD’den almış oldukları destek. Ancak Trump yönetimi ile ABD’nin değişen tavrı YPG/PKK’nın pazarlık kozunu elinden almaya hazırlanıyor.
Yine de terör örgütü Şam yönetimi ile özerklik, YPG‘ye bağlı silahlı militanların toplu şekilde orduya katılımı ve kendi bölgelerini de facto şekilde kontrol etme ile alakalı bir pazarlık yürütmekte oldukça istekli.
Fırsat bu fırsat diyerek Şam yönetim üzerindeki uluslararası baskıyı ve Türkiye’deki terörsüz Türkiye sürecini kendi lehine kullanmaya çalışan YPG yönetiminin bu tavrı Türkiye için orta vadede çözülecek bir mesele.
YPG/PKK’nın bu pazarlığı sürdürebilmesi için elindeki en büyük koz IŞİD ile mücadele. Ancak değişen küresel güvenlik konsepti ve Amman’da beş bölge ülkesinin inşa ettiği mekanizma YPG/PKK’nın elindeki bu kozu boşa çıkaracak.
Türkiye, Suriye, Lübnan, Irak ve Ürdün birliği ilk istişare görüşmelerinin hemen ardından kurduğu ortak komuta mekanizmasıyla Suriye’de IŞİD ile mücadelenin merkezi olma konusunda ciddi adımlar atıyor. ABD de küresel alanda hedefe oturttuğu Çin ile mücadele kapsamında bölgeden çıkarken bu konudaki sorumluluğu Amman 5’lisine bırakmaya hazırlanıyor.
Türkiye’nin askeri üst girişimleri de Amman 5’lisinin bu teknik çalışmaları çerçevesinde değerlendirilmeli. Zira bu beş ülke içinde istikrarlı siyasi yönetime, düzenli ve operasyonel orduya sahip olan tek ülke Türkiye.
Teknik konular bir tarafa Amman 5’lisi ve Türkiye’nin Suriye’de hem istikrar ve iç güvenlik hem de IŞİD ve PKK’ya karşı anti-terör harekatları gerçekleştirebilmesi, bunu kara-hava müşterekliğinde gerçekleştirebilmesi için T4 gibi stratejik bir üsse ihtiyaç var.
T4 üssü Hama ve Humus’un doğusu ile Deyr ez-Zor güneyine denk gelen IŞİD’in aktif olduğu çöl alan hakim bir üs ve operasyonel genişlik sunuyor.
Zira kuzeyde, YPG/PKK karşı sürdürülmesi muhtemel operasyonlar için Türkiye’de Malatya Suriye’de - Türkiye’nin konuşlanmasının sürdüğü - Minag üssü yeterli.
Bu fotoğrafta ABD orta vadede IŞİD ile mücadele ve bölgesel tırmanmalara müdahale konusunda ivmesini Amman 5’lisine doğru kaydırmak istiyor. Geçen ay başlayan ABD güç azaltma süreci de söylenmese de bunun bir yansıması.
Fakat ABD Suriye’deki yeni yönetimden bazı isteklerde bulundu. ABD’li yetkililere göre bunlar istikrar güvenceleri. Şam yönetimi de bu istekleri çeşitli düzeylerde karşılamaya çalışıyor.
İran destekli Filistinli gruplara üye kişilerin tutuklanması, yabancı savaşçıların ordu ve bürokrasiye atamalarının askıya alınması gibi gelişmeler ve kimyasal silahların yok edilmesi, kapsayıcılık gibi alanlarda Şam hükümeti ABD’nin isteklerine olumlu cevaplar veriyor.
Manzaranın kaotik görünmesine rağmen orta ve uzun vadede ABD’nin Suriye’deki müttefik tercihlerinin değişmesi, Şam hükümetinin Batı ve ABD isteklerine – ekonomik getiriler nedeniyle – evet demesi, bölge ülkelerinin iş birliği ve güvenlik ortaklığı Suriye’de istikrarı inşa edecek ve Türkiye’nin - o veya bu şekilde – güvenlik kaygılarını olumlu cevaplar verecektir.