İnsanlar evine ekmek götürme derdindeyken, çocuklarının geleceğini düşünürken; liderlerin birbiriyle didişmesini değil, sorunlara çözüm üretmesini bekliyor.

Bir deniz gibi çırpınan içimiz, aslında yeni bir kıyıya varmak istiyor. Titreyen yüreklerimiz yeniden güvenmek, yeniden inanmak istiyor. İnsanlara…

Asıl yolculuk, vicdanla yapılan ve zamanın dışına taşan bir arayıştır. Bazen bir mazlumun gözyaşında, bazen bir çocuğun sessiz çığlığında, bazen bir hayvanın ürkek bakışında belirir.

CHP’li belediyelerde ortaya çıkan rüşvet skandalları, yolsuzluk dosyaları, akraba atamaları ve usulsüzlüklerle parti resmen bir lağım çukuruna dönmüş durumda. Üstelik bunları örtbas etmeye çalışan, suçluları aklamaya yeltenen bir utanmazlıkla karşı karşıyayız.

Hiç kimse, bu milletin bayrağına, ezanına, şehidine, mabedine, Peygamber’ine ve inancına hakaret etmeyi “özgürlük” olarak savunamaz. Bu değerleri savunmak, onları korumak da bir ifade hakkıdır.

Kudret sahibi olmak elbette kötüdür demiyorum. Ama hikmetten bağımsız bir kudret, Firavun’u doğurur. Hikmetle yoğrulmuş kudret ise Hz. Süleyman’ın hükmünü getirir. Biri yakar, diğeri yaşatır.