Kızıldeniz’deki kriz, Türkiye’nin bölgesel güvenlik mimarisinde yalnızca bir silah tedarikçisi değil, aynı zamanda stratejik bir aktör hâline gelebileceğini gösteriyor.
Son Güncelleme: 19 Ağustos 2025 Salı - 17:37 | GDH Haber
Kızıldeniz, dünya ticaretinin can damarı konumunda. Ancak Yemen’deki Husî hareketinin ticari gemilere yönelik saldırıları, bölgeyi küresel ekonominin en kırılgan noktalarından biri hâline getirdi.
Balistik füzeler, kamikaze dronlar ve insansız sürat teknelerinin eş zamanlı kullanıldığı saldırılar, yalnızca deniz güvenliğini değil, enerji tedarik zincirini de tehdit ediyor.
ABD öncülüğünde oluşturulan koalisyon tüm çabalara rağmen saldırıları durduramazken, Süveyş Kanalı üzerinden taşımacılık yapan gemiler daha güvenli görülen Ümit Burnu rotasına yönelmek zorunda kalıyor.
Risk primlerinin temmuz ayında yüzde 1’e ulaşması, krizin artık geçici değil, kalıcı bir tehdit olduğunu gözler önüne seriyor.
Doygunluk Saldırıları ve Katmanlı Savunma İhtiyacı
Husîlerin saldırılarında dikkat çeken nokta, farklı silah türlerini aynı anda devreye sokmaları. Balistik füzeler, İHA’lar ve insansız deniz araçlarıyla gerçekleştirilen bu “doygunluk saldırıları”, klasik hava savunma sistemlerini yetersiz bırakıyor. Bu tablo, hem deniz hem de kara unsurlarını kapsayan katmanlı bir savunma mimarisini zorunlu kılıyor.
Türk Sistemlerine Artan İlgi
Türkiye’nin son yıllarda geliştirdiği sistemler, tam da bu ihtiyaca yanıt veriyor. ASELSAN’ın Gökdeniz yakın hava savunma sistemi alçak irtifa tehditlerine karşı etkinliğiyle öne çıkarken, Hisar ve Siper sistemleri enerji altyapıları ve limanların korunması için güçlü seçenekler sunuyor. Türk savunma sanayiinin en önemli avantajı ise Batılı rakiplerine kıyasla daha uygun maliyetli ve hızlı teslim edilebilir çözümler üretiyor olması.
Suudi Arabistan’ın Akıncı SİHA tedarik anlaşması ve BAE’nin mühimmat entegrasyonu konusunda Türkiye ile iş birliği, bu güvenin somut örnekleri. Normalleşme sürecindeki Türkiye-Mısır ilişkileri de Süveyş çevresindeki riskler nedeniyle yeni iş birliklerinin önünü açabilir.
Türkiye: Tedarikçinin Ötesinde Stratejik Ortak
Türkiye’nin sunabileceği çözümler sadece ürün satışından ibaret değil. Bayraktar TB2 ve Akıncı, konvoy koruma ve gözetleme görevlerinde; ULAQ insansız deniz aracı üs savunmasında; Gökdeniz ve Hisar sistemleri kritik altyapıların korunmasında öne çıkıyor. Ayrıca Türk savunma sanayii, ortak operasyon konsepti geliştirme kabiliyetiyle de fark yaratıyor.
Sonuç
Kızıldeniz’deki kriz, Türkiye’nin bölgesel güvenlik mimarisinde yalnızca bir silah tedarikçisi değil, aynı zamanda stratejik bir aktör hâline gelebileceğini gösteriyor. Yerli ve millî savunma teknolojilerinin sağlayacağı caydırıcılık, hem Türkiye’ye hem de bölgedeki dost ve müttefik ülkelere yeni fırsatlar sunuyor.
Devamını Oku
10 Eylül 2025 Çarşamba - 13:12
Devamını Oku
12 Ağustos 2025 Salı - 13:34
Devamını Oku
29 Temmuz 2025 Salı - 14:04