gdh'de ara...

Arab News: Doğu Akdeniz'de değişen dengeler ve Körfez ülkelerinin rolü

Türkiye-Yunanistan normalleşmesi, Doğu Akdeniz'de bir kazan-kazan durumu ortaya çıkaracak mı? Körfez ülkelerinin Doğu Akdeniz'e yönelik artan yatırım planları, bölge için ne anlam ifade ediyor?

1. resim

Suudi Arabistan merkezli yayın organlarından Arab News'de, Türkiye ve Yunanistan arasında yaşanan normalleşme sürecinin ve bu sürecin Doğu Akdeniz'e ve Körfez ülkelerinin Doğu Akdeniz'deki rolüne olası etkilerinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

2019 yılında Türkiye'nin dışarıda bırakılarak; Fransa, Yunanistan, İsrail, GKRY ve Arap ülkeleri arasında Doğu Akdeniz'de kurulmak istenen ortaklığa dair dengelerin önemli ölçüde değiştiği tespiti yapılan analizde, Körfez ülkelerinin de bu minvalde politikalarını ve yatırımlarını yeniden değerlendirdiği belirtildi.

Analizde ayrıca; Türk-Yunan normalleşmesinin, özellikle İsrail'in Gazze'deki savaşının Doğu Akdeniz'in güvenliğini tehlikeye attığı bir dönemde bir kazan-kazan durumu olabileceğine dikkat çekildi.

İşte Arab News'de yayınlanan analiz:

Körfez ülkeleri son birkaç yıldır Doğu Akdeniz'e giderek artan bir ilgi gösteriyorlar.

Körfez ülkelerinin bölgeye ilgisi başlangıçta Türkiye ile Yunanistan arasında tırmanan gerilimle aynı döneme denk geldi ve nihayetinde çatışan tarafların yanında yer almaları onları da bu rekabetin içine çekti.

Türk-Yunan ilişkileri Doğu Akdeniz'deki sondaj hakları konusunda gerilirken, Yunanistan ile Körfez ülkeleri, özellikle de Suudi Arabistan ve BAE arasındaki ilişkiler yoğunlaştı.

Şubat 2021'de Bahreyn, Suudi Arabistan ve BAE, Atina'da düzenlenen "Philia Forumu" adlı bir etkinliğe katıldı ve bu toplantı Ankara'da rahatsızlık yarattı. Mısır, Fransa ve Kıbrıs Rum yönetimi de bu toplantıya katılanlar arasındaydı.

Ayrıca, 2019 yılında Doğu Akdeniz Gaz Forumu aracılığıyla kurumsallaşan Yunanistan, İsrail ve Arap ülkeleri arasında Doğu Akdeniz'de enerji ve güvenlik konularında artan yakınlaşma ve işbirliği Ankara için önemli bir endişe kaynağı haline geldi.

Türkiye'nin çoğu üye ülkeyle olan gergin ilişkileri ve anlaşmazlıkları nedeniyle bu tür platformlardan dışlanması, başta Yunanistan ile olmak üzere zaman zaman gerilimleri tırmandırdı.

Mevcut durum o dönemlerden önemli ölçüde farklı

Türkiye 2021'den bu yana Körfez ülkeleri ve Mısır ile normalleşme sürecine girmiş durumda.

Ankara'nın bu paydaşlarla normalleşmesi, onları Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de Yunanistan ile olan anlaşmazlığından uzaklaştırması açısından önemli hale geldi. Son dönemde Atina ile ilişkilerin düzelmesiyle birlikte Ankara bölgesel normalleşme sürecinin son aşamasına gelmiş bulunuyor.

Yunanistan Başbakanı Kyriakos Miçotakis geçtiğimiz günlerde Ankara'ya yaptığı ziyaret sırasında Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüştü.

Her ikisi de geçen yıl yeniden seçilen bu iki lider, normalleşme sürecini güçlendirmek için yüksek profilli adımlar atmaya başladı.Bu onların bir yıl içindeki dördüncü görüşmesiydi. İki lider, geçen yılın sonlarında, aralarındaki anlaşmazlıkları bir kenara bırakıp uzlaşabilecekleri alanlara odaklanma konusunda mutabık kalmışlardı.

Erdoğan ve Miçotakis'in ülkeleri arasında "çözülemeyecek hiçbir sorun" olmadığını yeniden teyit etmiş oldu.

Ankara ve Atina şimdi aralarındaki sorunları ayrıştırmanın bir yolunu bulmaya ve yeni dönemi ticaret, enerji, eğitim ve kültür alanlarında işbirliğini içeren bir "pozitif gündem" üzerine inşa etmeye çalışıyor.

Görünen o ki bu pozitif gündem, göçmen akınları ve turizm alanındaki işbirliği açısından meyvelerini vermeye başladı.

Miçotakis, Yunanistan'ın göçmen sorunu için Türkiye'ye ek AB fonu sağlanmasını destekleyeceğini belirtti. Turizm konusunda ise Doğu Ege'deki Yunan adalarını ziyaret eden Türk vatandaşlarının sayısındaki artış umut verici olup iki ülke arasındaki siyasi, ekonomik ve kültürel bağları güçlendirmektedir.

Doğu Akdeniz'de değişen dinamiğin, Körfez ülkeleri de dahil olmak üzere bölgede çıkarları olan ülkeleri etkilemesi bekleniyor. Körfez ülkelerinin artan katılımı başlangıçta bölgesel rekabetler ve jeopolitik gerilimlerle aynı döneme denk gelse de, Türkiye'ye yönelik ortak düşmanlığın bölgedeki angajmanlarının arkasındaki tek itici güç olmadığını kabul etmek çok önemlidir.

Tarihsel olarak Körfez ve Doğu Akdeniz arasındaki ilişki, nispeten mütevazı bir ölçekte de olsa, temelde ekonomik ve ticari bağlara dayanıyordu.

Körfez ülkelerinin rolü

Körfez ülkeleri Doğu Akdeniz'e geç gelen ülkeler olsa da, çıkarları uluslararası, bölgesel ve yerel boyutları olan daha geniş bir bağlamda analiz edilmelidir.

Körfez ülkelerinin Doğu Akdeniz'e artan odağı, genişleyen hırslarının daha büyük bir modelinin bir parçasıdır ve aynı zamanda bölgedeki değişen jeopolitik dinamikleri yansıtmaktadır.

Uluslararası bağlamda, başta Yunanistan olmak üzere Körfez ve AB ülkeleri arasındaki yakın bağlar, Trump ve Biden başkanlık dönemlerindeki belirsizliklerin ardından ABD'nin bölgedeki politikasının yeniden değerlendirildiği bir döneme denk geliyor.

Bölgesel bağlamda, Türkiye ile ilişkilerin gergin olduğu bir dönemde daha yakın bağlar kuruldu. Ancak Körfez ülkeleri şimdi kapsamlı serbest ticaret anlaşmaları, stratejik diyalog mekanizmaları ve savunma işbirliği ile Ankara ile ilişkilerinde siyasi ve ekonomik sermaye inşa ediyor.

Yine de Türkiye ile daha güçlü bağlar, Yunanistan ile artan ilişkilerinin pahasına olmayacaktır çünkü Körfez ülkeleri bölgedeki ortaklarının sayısını artırmaya çalışmaktadır.

Türk-Yunan normalleşmesi, özellikle İsrail'in Gazze'deki savaşının Doğu Akdeniz'in güvenliğini tehlikeye attığı bir dönemde, bir kazan-kazan durumu olacaktır.

Gazze savaşından önce, bölgedeki doğal gaz keşifleri cazip beklentiler sunuyor ve yeni kalkınma fırsatları vaat ediyordu. Gazze'deki savaşın uzaması Türkiye, Yunanistan ve Körfez ülkelerinin çıkarları açısından potansiyel riskler taşımaktadır.

Son olarak, şu anda geleceğe yönelik çeşitli "Vizyon" planlarına göre yurt içi ve yurt dışı politikalarını çeşitlendiren Körfez ülkeleri, hem Türkiye hem de Yunanistan ile daha yakın bağları, yumuşak güçlerini genişletme arayışlarının anahtarı olarak görmektedir. Ekonomilerini petrolden uzaklaştırmaya çalışan bu ülkeler için kültür ve turizm sektörleri merkezi bir rol oynamaktadır.

Körfez ülkeleri de ilişkilerdeki ılımlı atmosfere katkıda bulunabilir ve Yunanistan ile Türkiye arasındaki olumlu gündemi güçlendirebilir.

Bu, Türkiye'nin jeopolitik ve jeoekonominin kesişme noktası olan Doğu Akdeniz'deki işbirliği ve dostluk mekanizmalarına dahil edilmesiyle başlayabilir.

Bu, birbirine bağlı bir Doğu Akdeniz bölgesinin gelişimine katkıda bulunacaktır. Enerji işbirliğinden deniz güvenliğine, turizmden ticarete kadar Türkiye-Körfez-Yunanistan üçlüsünün keşfedebileceği çeşitli girişimler var.

Doğu Akdeniz'in güvenlik manzarasının, İsrail'in Gazze savaşı ve Yunanistan ile Türkiye arasında gelişen ilişkiler gibi iki çelişkili eğilimden önemli ölçüde etkilenmesi muhtemeldir.

Bunlardan birincisi zorluklar yaratırken, ikincisi Körfez ülkeleri için fırsatlar sunuyor.

Tartışma