gdh'de ara...

Newsweek: Nükleer bir İran'ı önlemek için beş maddelik askeri yol haritası

Dünyanın nükleer bir İran'ı önlemek için harekete geçme zamanı geldi. Uzlaşı ve yaptırım stratejileri ile durdurulamayan İran, artık askeri müdahale ile yüzleşmeli!

1. resim

ABD merkezli yayın yapan önemli medya kuruluşlarından Newsweek'de, İran'a karşı askeri bir hamle yapılmasına dair görüşlerin ve olası bir askeri hamlenin aşamalarına dair beş maddelik yol haritasının verildiği bir analiz yayınlandı.

İran'a müdahale konusunda Batı'nın uzun süredir risk alma konusunda cesaret edemediği belirtilen analizde, gelinen noktada ise bu riskten kaçınmanın gelecekte daha büyük risklerin önünü açacağı noktaya geldiği iddia edildi.

Analizde ayrıca, İran'a yapılacak olası bir askeri hamleninin aşamalarına dair beş maddelik bir yol haritası verildi.

İşte Newsweek'de yayınlanan analiz:

İran geri dönüşü olmayan bir noktaya yanş nükleer silah sahibi bir devlet olmaya yaklaşırken, Batı için askeri harekatı değerlendirme zamanı gelmiştir.

Zira sahadan gelen bilgilere göre harekete geçmek için sadece kısa bir süre kaldı.

İran'ın 45 yıllık teokrasisi halkının çoğunluğu tarafından nefretle karşılanıyor. Bölgesinde terörizmi ve saldırganlığı aktif bir şekilde körüklüyor ve nükleer silah programında ısrar ederek dünyayı istikrarsızlaştırıyor.

Batı'da İran ile daha fazla yanlış maceraya girme konusunda aşırı bir isteksizlik var. Ancak İran'ın aşırılık yanlısı doğası göz önünde bulundurulduğunda, şimdi bu riskten kaçınma gelecekte daha büyük risklerin önünü açacak.

İran, yüzde 60'ı aştığına inanılan sivil olmayan seviyelerde uranyum zenginleştiren ve 2015 nükleer anlaşmasından çıkmasının ardından yeniden nükleer faaliyetlerine hız veren bir ülkedir.

Yaygın kanıya göre İran artık bir nükleer eşik ülkesidir ve bir bombaya sahip olduğu anlaşıldığında bu durum bölgesel bir nükleer yarışı tetikleyecek ve rejime cezasızlığa yaklaşan maksimum düzeyde bir caydırıcılık sağlayacaktır.

Son yıllarda ABD'nin İran'a yönelik politikası iki şekilde olmuştur.

Birincisi, eski Başkan Barack Obama ile ilişkilendirilen, İran'ın müzakere ve uzlaşma yoluyla daha az saldırgan bir konuma çekerek bölgeyi “yeniden düzenlemek” olarak özetlenebilir.

Diğeri ise, Trump ile ilişkilendirilen, yaptırımlara ve izolasyon stratejis olarak özetlenebilir.

Ancak iki yaklaşım da iyi sonuç vermedi. Zira İran, nükleer anlaşma altında bile İran terörizmi yaymaya ve uzun menzilli roketler inşa etmeye devam etti.

Ve artık ABD'nin üçüncü bir yol düşünme vakti geldi.

İran'ın suçlu yöneticilerine kısa vadeli bir ültimatom verilerek önce şartlar ortaya net bir şekilde konulmalı ardından ise derhal iktidardan uzaklaştırılmaları sağlanmalıdır.

Kısa vadeli bir ültimatom sırasında rejimin nükleer zenginleştirmeye son vermesi ve zenginleştirilmiş malzemelerin teslim edilmesi istenmeli, aynı zamanda uzun menzilli füze programını kısıtlaması ve Rusya'nın Ukrayna'daki suç savaşına verdiği desteği sona erdirmesi istenmelidir.

Savaşı önleyecek tek anlaşma budur. İran yönetimi, Batı'nın artık harekete geçmeye hazır olduğunu anlamalıdır. Çünkü dünya, İran'ın nükleerleşmesine izin vermeyi göze alamaz.

Böyle bir strateji şunları içerebilir:

1- İran'ın zenginleştirme faaliyetlerinin merkezi olan Natanz ve Fordow gibi kilit nükleer tesisler yüksek öncelikli hedefler olmalıdır. Bu tesislere sığınak delici mühimmatla yapılacak doğrudan bir saldırı İran'ın nükleer programını önemli ölçüde sekteye uğratabilir.

2- Petrol sahaları ve rafinerilerine yönelik saldırılar İran'ın gelir akışını sekteye uğratacak ve vekillerini finanse etme kabiliyetini sınırlayacaktır. Batı, Kharg Adası, Bandar Abbas ve Jask gibi petrol ve diğer ihracatlar için kullanılan kilit limanları yok etmek gerekebilir.

3- İran'ın komuta ve kontrol kabiliyetlerini bozmak için siber savaş kullanılabilir. Stuxnet gibi geçmiş operasyonlar bu yaklaşımın İran'ın nükleer tesislerini sabote etme potansiyelini göstermiştir.

4- Batı, özellikle Rusya tarafından sağlananlar olmak üzere füze fırlatma sahalarını ve savunma sistemlerini imha edebilir. İran'ın devlet kontrolündeki televizyon kanallarına ve hükümet binalarına yapılacak saldırılar rejimin iç propagandasını sekteye uğratacak ve halka bu kez bir isyanın başarılı olabileceği sinyalini verecektir.

5- İran içindeki muhalif hareketlerin desteklenmesi, özellikle ekonomik çöküşle karşı karşıya olan rejimin iktidarını zayıflatabilir.

Böyle bir çatışma senaryosunda Batı, Suudi Arabistan, İsrail ve BAE gibi bölgesel müttefikleriyle işbirliğini derinleştirmelidir. Ancak Müslüman dünyasında duygusal bir tetikleyici olan İsrail'in, İran doğrudan bir saldırıyla onu yanına çekmeye çalışsa bile mesafesini koruması gerekecektir.

Buna karşılık Batı ve ılımlı Arap ülkeleri, Nisan ortasında olduğu gibi böyle bir saldırıyı engellemek için azami işbirliği yapmak zorunda kalacaktır.

Şu anda Rusya ve Çin tarafından desteklenen İran'daki mevcut rejim, bu düzene yönelik muazzam bir tehdittir. Önceki askeri angajmanların yarattığı yorgunluğa rağmen uluslararası sistem, haydut devletler küresel ekonomik ve siyasi istikrarı tehdit ettiğinde müdahale etme konusunda daha cesur davranmalıdır.

Kaynaklar

Tartışma