
Birçok mottosu oldu milli takımın. Biz bitti demeden bitmez, kaos futboluyla başarı, savaşan milliler gibi. Hep rakip tarafından öngörülemez olmakla övündük. Ama belki de gereken bu değil, bir kimlikti.
Son Güncelleme: 21 Mart 2025 Cuma - 11:24 | GDH Haber
Türkiye A Milli Futbol Takımı. Fotoğraf: AA
Hayli zor mesele milli takıma kadro kurmak. Sadece oyun sistemi değil, sadece sahaya çıkan 11 değil, sadece 18 kişilik kadro değil, aday listesine yazılan her futbolcu isim isim irdelenir ve tabii alınmayanlar da. Genelde şu'cu, bu'cu, Beşiktaşlı aldı, Fenerbahçeli almadı, Galatasaraylı yok, Fenerbahçeli çok tartışmaları yaşanır daha takım kampa gitmeden. Ve milli takımın dönem dönem tarzları olur.
Fatih Terim ile önde baskı, Şenol Güneş ile kanat oyunu, Abdullah Avcı ile topa çevirme, Lucescu ile bir başka derken Türkiye'nin değil, teknik adamların oyununu oynar takım. Ve ne yapacağımız maçtan maça, hava durumuna, ortama, şartlara göre genelde değişkendir. Şimdi Montella da yeni bir oyun oynatıyor, bir tek farkla. Bunun adı Montella futbolu değil, A milli takım sistemi.
Bazı hocaların takıntılı futbolcuları vardır. Mancini Ceyhun Gülselam'a çok güvenirdi mesela. Montella'nın da Samet Akaydın'ı böyle gördüğünü düşündük. Fenerbahçe'de kadroya giremiyorken Hırvatistan deplasmanında çatır çatır oyunda gördük.
Montella isim değil, sistem seçti. Bunu ben dahil, kabullenmemiz biraz vakit aldı sadece. İsmail Yüksek çok mu süre buluyor sizce Mourinho elinde? Ya da İrfan Can Kahveci. Anlaşılan o ki Montella, kulüplerdeki gidişattan bağımsız bir milli takım çizdi. Bu halkaya girmek kolay, çıkmak zor. Ve bir iskelet inşa etti.
Şimdi bazı isimleri hatırladıkça birbirimize hak verme yüzdelerimizde artış yaşayacağız.
Meksika kalecisi Ochoa, Hollanda golcüsü Weghorst, Portekiz ön liberosu Danilo Preira, City'de sönüp giden İngiliz orta saha Kalvin Phillips, Jordan Ayew ve sayısını artırabileceğimiz çok sayıda isim.
Onlar kadroya kulüplerinde çok iyi oynadıkları için değil, milli takımda tutkal görevi gördükleri ve ülke bayrağı altında hep yüksek performans gösterdikleri için milli takıma çağrıldılar.
Bizim en formda oyuncularla kurulu milli takımlarımız oldu hep. Karam tayfa, tayfa olarak bir iskeletti, sistem değil. Bu bakış açısıyla ne Samet, ne İrfan Can, ne İsmail, ne Kaan Ayhan, ne de Salih Özcan son milli kadroya girebilirdi. Ama Montella iskeletten taviz vermeyip, yüksek performansları zincire dahil etti.
Nitekim Oğuz Aydın muhteşem formunu, 2 asistle süsledi. Portolu Deniz Gül, sonradan oyuna girdi. Demir Ege, Taha Şahin, Yusuf Akçicek kadroda sadece onore edilmedi, ihtiyaç halinde o formayı taşıyabileceklerine güven duyulduğu gösterildi.
Öngörülmez fantezilerimizi artık bir kenara bırakmakta fayda var. Yeni milli takım öngörülebilir. Ağır ama geride caydırıcı Samet, Abdülkerim ikilisi, Orkun-Hakan tandemi, stoper yıpratıcı Barış Alper, form durumlarına göre Kenan, Arda, Kerem üçlüsü ve Oğuz Aydın gibi çıkıştaki isimlerin entegrasyonuyla kurulu bir milli takımız artık.
Savunmada mücadeleci, orta alanda net ayakları olan, santraforsuzluğunu kadife kanatlarla kapatan bir Türkiye. Evet tahmin edilebilir. Ama asıl zor olan rakibini ne yapacağını bilsen de mağlup edememektir. Türkiye de artık maça ne yapacağı tahmin edilerek, ama rakip kim olursa olsun galibiyet isteyerek çıkıyor.
Devamını Oku
12 Aralık 2025 Cuma - 12:47
Devamını Oku
07 Ağustos 2025 Perşembe - 09:59
Devamını Oku
24 Temmuz 2025 Perşembe - 11:40