Türk savunma sanayii ürünleri konuşulurken, sektörün meraklıları ve uzmanları sık sık bu klasik soruyla karşılaşır: “Her şey tamam da motoru yerli mi?”
Son Güncelleme: 15 Temmuz 2025 Salı - 07:00 | GDH Haber
"Her şey tamam da motoru yerli mi?"
Türk savunma sanayii ürünleri konuşulurken, sektörün meraklıları ve uzmanları sık sık bu klasik soruyla karşılaşır: “Her şey tamam da motoru yerli mi?” Her ne kadar bir sistemin tasarımının size ait olması, yazılımının yerli olması gibi konuların önemini anlatsanız da, motorun yabancı olması hâlinde yapılan tüm çalışmaları küçümseyen yorumlarla karşılaşmak olağandır.
Elbette motor konusu Türk savunma sanayiinin önemli bir gündem maddesi. Ancak bu durumu “kanayan yara” gibi duygusal söylemlerle değil, teknik gerçeklerle değerlendirmek gerekir. Çünkü motor geliştirme süreci; ileri mühendislik, temel bilimler, malzeme teknolojisi ve yüksek nitelikli insan kaynağı gerektiren son derece karmaşık ve uzun soluklu bir süreçtir.
Neden Geç Kaldık?
Türkiye, motor sistemleri geliştirmek için gerekli yetişmiş insan kaynağından uzun yıllar boyunca yoksun kaldı. Hâlen bu alanda ciddi eksiklikler bulunmakta. Bu açığı kapatmak için zaman zaman yurt dışından mühendis getirildi, danışmanlık hizmetleri alındı. Ancak insan kaynağı kadar temel bilimlerdeki altyapı eksiklikleri de motor geliştirme çabalarını sınırladı.
En büyük engellerden biri ise malzeme teknolojisindeki yetersizlikti. Özellikle yüksek sıcaklığa maruz kalan parça ve bölümlerin geliştirilmesi, üretimi ve uzun ömürlü hâle getirilmesinde ciddi zorluklar yaşandı. Bu da gelişmiş motor üretimi önündeki temel engellerden biri oldu.
"Yüz Yıldır Yapılamadı mı?" Eleştirileri
Motor konusundaki gecikme bazılarının “100 yıldır yapılamadıysa bir sorun var” söylemleriyle eleştiriliyor. Oysa tarihsel arka plana bakıldığında, Osmanlı ve erken Cumhuriyet dönemlerinde motor teknolojilerine yönelik ciddi bir yönelim olmadığı görülüyor. Var olan girişimler ise çoğunlukla çeşitli nedenlerle kesintiye uğradı ya da desteklenmedi.
Bugün meyvelerini almaya başladığımız yatırımlar ise son 20 yılda gerçekleştirildi. Rakip ülkeler bu alanda bir asrı aşkın süredir çalışıyor. Örneğin, ABD’nin Pratt & Whitney firması sadece İkinci Dünya Savaşı’nda 300 binden fazla motor üretti. Türkiye’de motor anlamında neredeyse hiçbir şey yapılmazken, Batı ülkeleri milyonlarca motor üretmiş ve çok büyük bir bilgi birikimi oluşturmuştu.
Bir diğer önemli neden de Türkiye'deki otomotiv sektörünün uzun yıllar boyunca sadece montajla sınırlı kalmasıydı. Yerli bir marka ve ona ait motor sistemlerinin eksikliği, savunma sanayiini de olumsuz etkiledi. Bu boşluğu doldurmak son yıllarda savunma sanayiinin gündemine girdi.
Stratejik Hatalar ve Doğru Yaklaşımlar
Motor geliştirme süreçlerinin sistem projelerinden önce başlaması gerekir. Dünyada genel kabul gören model budur: Önce motor geliştirilir, sonra platform buna göre inşa edilir. Türkiye'de ise yıllarca tam tersi yapıldı. Önce yabancı motorlarla sistemler geliştirildi, ardından motor projeleri başlatıldı. Oysa sistem ve motor çalışmalarının eş zamanlı başlaması çok daha verimli olurdu.
Bugün Geldiğimiz Nokta: Başarılar ve Umut
Tüm bu zorluklara rağmen Türk savunma sanayii motor projelerinde önemli bir ivme kazandı. Artık seri üretim aşamasına ulaşan ve sahada kullanılan yerli motor sistemlerimiz var:
• BMC Power tarafından geliştirilen Azra motoru, BMC’nin zırhlı araçlarına entegre edildi ve seri üretim teslimatları başladı. Azra’nın deniz platformları için geliştirilen versiyonu da yerli insansız deniz araçlarında (İDA) kullanılmaya başlandı.
• UTKU Güç Grubu, Fırtına Obüsü’nde kullanılmak üzere 2026 sonunda teslim edilecek. BATU Güç Grubu ise 2028 yılında Altay tankında yer alacak.
• Baykar Teknoloji’nin geliştirdiği TM-100 motoru, 2025 yılında Bayraktar TB2 SİHA üzerinde test edildi. TB2’nin yerli motora kavuşması büyük bir başarıdır. Baykar ayrıca Akıncı TİHA ve KIZILELMA için de yerli motor projeleri yürütmektedir.
• TEI (TUSAŞ Motor Sanayi), S/İHA’lar için geliştirdiği PD-170 motorunun teslimatlarını gerçekleştirdi. Bu motor Bayraktar TB3, Aksungur ve yakında Anka’da kullanılacak. TEI ayrıca Gökbey genel maksat helikopteri için geliştirdiği TS-1400 turboşaft motorunun sertifikasyon sürecini sürdürüyor. 2027 sonunda teslim edilmesi planlanıyor. Anka III ve KIZILELMA için geliştirilen TF-6000 ve TF-10000 motor projeleri de devam etmekte.
• Kale Arge (Kale Jet Motorları) tarafından geliştirilen KTJ-3200 jet motoru, ATMACA ve SOM seyir füzelerinde kullanılmaya başlandı. Henüz TSK envanterine girmemiş olan ancak ihracatı başlayan Çakır füzesinde de yerli jet motoru bulunuyor.
Sonuç: Hamasi Değil, Gerçekçi Bir Yaklaşım
Motor geliştirme süreci, bir ülkenin yüksek teknolojideki yetkinliğini gösteren en önemli alanlardan biridir. Türkiye bu alana geç girmiş olsa da, özellikle son 20 yıldaki yatırımlarla büyük bir yol kat etti. Bu süreçte halkın doğru bilgilendirilmesi, aşırı beklentiler yaratılmadan, hamasete kapılmadan ve tutarlı hedeflerle ilerlenmesi büyük önem taşıyor.
Unutmamak gerekir ki, savunma sanayiindeki en yoğun dezenformasyon motor teknolojileri alanında yapılmakta. Bu nedenle bilgiyle, sabırla ve kararlılıkla ilerlemek hayati önemdedir.
Devamını Oku
10 Eylül 2025 Çarşamba - 13:12
Devamını Oku
19 Ağustos 2025 Salı - 17:37
Devamını Oku
12 Ağustos 2025 Salı - 13:34