Teknolojik yenilikler, insana dokunan çözümlerle yalnızca hayat kurtarmakla kalmıyor; aynı zamanda daha güvenli şehirler, daha etkili kriz yönetimi ve daha hazırlıklı bir toplum inşa edilmesine zemin hazırlıyor.
Son Güncelleme: 23 Temmuz 2025 Çarşamba - 09:19 | GDH Haber
Savunma sanayii yıllardır savaş ve güvenlik odaklı bir sektör olarak bilinse de, artık bambaşka bir misyonla toplumun karşısına çıkıyor. Deprem, sel, orman yangını gibi doğal afetlerde askeri teknolojiler, insan hayatını kurtaran en önemli araçlardan biri haline geldi. Türkiye’nin yerli ve milli savunma sanayii, bu dönüşümün en çarpıcı örneklerini son yıllarda yaşanan felaketlerde gösterdi.
6 Şubat 2023’teki Kahramanmaraş merkezli depremler, binlerce insanı enkaz altında bıraktı. İşte bu noktada Türk savunma sanayiinin geliştirdiği İHA ve SİHA’lar devreye girdi. Bayraktar TB2 ve ANKA gibi sistemler, enkaz bölgelerinde keşif ve hasar tespit görevleriyle arama kurtarma çalışmalarının hızlanmasına katkı sundu.
Termal kameralarla yapılan görüntüleme sayesinde klasik yöntemlerle fark edilemeyen sıcaklık kaynakları belirlenerek, zamanla yarışan ekiplerin canlılara daha hızlı ulaşması sağlandı.
Yine bu süreçte ASELSAN tarafından geliştirilen yerli telsiz ve haberleşme sistemleri, telefon şebekelerinin çöktüğü bölgelerde arama kurtarma ekiplerinin birbiriyle sağlıklı iletişim kurmasını mümkün kıldı.
HAVELSAN’ın kriz yönetim yazılımı KARİYER ise sahadan gelen verilerin analizini sağlayarak, kaynakların daha planlı ve etkili bir şekilde yönlendirilmesine yardımcı oldu. Böylece afet sonrası ilk 72 saatte yaşanan koordinasyon eksiklikleri büyük ölçüde giderildi.
Savunma sanayiinin sivil alandaki bu katkısı yalnızca depremlerle sınırlı kalmadı. 2021 yılında Muğla ve Antalya’da yaşanan büyük orman yangınlarında da TUSAŞ tarafından geliştirilen Aksungur İHA, yaklaşık 60 saat havada kalarak yangın bölgelerini kesintisiz gözlemledi.
Anlık veri akışı sayesinde yangının yönü ve şiddeti yetkililere bildirildi, söndürme uçaklarının rotaları buna göre belirlendi. ROKETSAN’ın mini İHA sistemleri ise sahada çalışan ekiplerin güvenliğini sağlarken, ihtiyaç duyulan noktalara lojistik destek ulaştırılmasına öncülük etti.
ASELSAN’ın mobil haberleşme altyapısı ve drone tabanlı görüntüleme sistemleri de hem yangınlarda hem de sel felaketlerinde, kriz anlarında saha verisinin hızlı toplanması ve aktarılması açısından önemli bir rol oynadı. Bu sistemler, afetin yarattığı kaosu azaltmak ve doğru müdahale stratejileri geliştirmek için kritik öneme sahip.
Tüm bu gelişmeler, savunma sanayii teknolojilerinin sadece savaş zamanlarında değil, her türlü toplumsal krizde ve doğal afette de vazgeçilmez bir güç haline geldiğini gösteriyor.
Artık güvenlik, yalnızca sınırların korunmasıyla değil, toplumun tüm katmanlarının her türlü riske karşı dirençli hale getirilmesiyle ölçülüyor.
Türkiye’nin yerli ve milli savunma sanayii ürünleri, afet anlarında sağladığı katkılarla toplumsal dayanıklılığın en büyük destekçisi konumuna gelmiş durumda.
Teknolojik yenilikler, insana dokunan çözümlerle yalnızca hayat kurtarmakla kalmıyor; aynı zamanda daha güvenli şehirler, daha etkili kriz yönetimi ve daha hazırlıklı bir toplum inşa edilmesine zemin hazırlıyor. Gelecekte bu teknolojilerle daha fazla yaşamın kurtarılması ve toplumun krizlere karşı daha dirençli hale gelmesi hedefleniyor.
Devamını Oku
10 Eylül 2025 Çarşamba - 13:12
Devamını Oku
19 Ağustos 2025 Salı - 17:37
Devamını Oku
12 Ağustos 2025 Salı - 13:34