Başkurtların seferberlik isyanı

Rusya’da seferberlik skandallarına her gün bir yenisi ekleniyor. Seferberliğe alınanlar; aç, susuz ve ilaçsız halde savaş bölgesine gönderildiklerini anlatıyor.

1. resim

Bize bu araçları tamir edin, satalım, size yemek alalım dediler. Yemek almadılar.”

Rusya’da seferberlik skandallarına her gün bir yenisi ekleniyor. Başkurdistan’dan seferberliğe alınanlar geçtiğimiz günlerde bir video yayınlayarak, aç, susuz ve ilaçsız halde savaş bölgesine gönderildiklerini anlattılar.

Video, “Ostorojno, novosti” isimli Telegram kanalında yayınlandı. Ardından, video kaydını yapan askerlerin eşleri muhalif internet sitesi Verstka’ya konuştu.

Kadınların anlattığına göre, eşleri videoyu onların isteği üzerine 21 Ekim’de işgal altındaki Energodar kenti yakınında bulunan bir atıl durumdaki tahıl deposunda çekti.

Verstka, videodaki askerlerden üçünün eşleriyle konuştu.

Eşim ateş etmesini bile bilmiyor”

Aygül (Karmaskal ilçesi)

“Video kaydı yapanlar arasında benim eşim de var. O videoyu çekmelerini biz, eşleri istedik. Onların orada ne durumda olduklarını öğrendikten sonra video çekerlerse bunu savcılığa göndereceğimizi ve yardım alacağımızı düşündük.

Kocamla ben Karmaskal ilçesinin bir köyünde yaşıyoruz. 30 Eylül’de köy konseyi başkanı eşime askerlik şubesine gitme taahhüdü içeren belgeye imza attırdı. Eşim Karmaskal askerlik şubesine gitti ve orada ona seferberlik kağıdını vererek Kazan’a gönderdiler. Eşim, “B” kategorisinden idi, zorunlu askeri hizmetini 2017’de yapmıştı. Seferberliği reddederse cezaevine atılacağından korktu. Çünkü hem köy konseyi başkanı, hem askerlik şubesi müdürü ona reddedeceği takdirde 5-10 yıl hapis cezası alacağını söylediler.

Kazan’da eşimi ve Karmaskal’den olan diğer erkekleri geri çevirdiler, “Siz bize burada lazım değilsiniz” dediler. Eşim eve geldi. 4 Ekim’de ise onu yeniden çağırdılar ve bu kez Saratov’a götürdüler. Çantasını, botunu, hijyen malzemelerini kendimiz aldık. Yanına para, yiyecek, ilaç da aldı. Sürekli konuşuyoruz. Günde en az bir kez arıyor.

5 Ekim’de Saratov’a gittiler. Oradan onları savaş hazırlığı için “Dubki” çocuk kampına götürmüşler. Ancak yer olmadığı için Saratov’daki askeri kışlaya geri göndermişler. Ertesi gün poligona çıkartarak silah dağıtmışlar. O gün Başkurdistan’dan yetkililer gelmiş ve onlara güya seferberliğe alınanların eğitildiği sahnesini sergilemişler. Yetkililer gidince silahları toplayıp bunları yeniden Saratov’a göndermişler.

11 Ekim’de eşim aradı ve Kırım’a gönderildiklerini söyledi. 50661’inci askeri birlikten iki tabur göndermişler. 60’ar kişiden oluşan 36 vagon insan. Onları Kırım ve Ukrayna sınırına götürmüşler. Biz Kırım’da onların eğitileceğini düşünüyorduk, ancak orada silah dağıtmışlar ve ertesi gün Zaporijya vilayetine göndermişler. Eşimi önce motorize birliğe vermişler, sonra topçu birliğine göndermişler. Bu sürede eşim ve yanındaki askerlere yemek ve su vermemişler. Saratov’a giderken, Saratov’da ve Saratov’dan cepheye giderken yalnız yanına aldığı yemekleri yemiş. Bütün bir bölüğe bir kazan ve 3 patates vermişler.

Zaporijya’da onlar bir kente götürmüşler, oradan yerel Sim kart almışlar. Sonra onları iki yere ayırmışlar, bir kısmını tarlaya, benim eşim de dahil bir kısmını ise atıl durumdaki bir tahıl deposuna göndermişler. Bugüne kadar (dün) onlar orada yaşadılar. Bugün (dün) ise eşim arası ve ön cepheye gönderildiklerini söyledi.

Depoda onların yiyeceği ve suyu bile yoktu. Bir su birikintisinden kirli su içiyorlar. Kendi paraları ile yemek almak için yakındaki köye gitmişler, ancak köy çok küçük, bir bölüğe yetecek yiyecek yok. Depoda eski araçlar, KAMAZ otomobilleri varmış. Subaylar eşime ve arkadaşlarına “Bu araçları tamir edin, satalım, size yiyecek ve su alalım” önerisinde bulunmuşlar. Onlar araçları tamir etmişler, subaylar satmış, ancak yiyecek falan almamışlar.

Eşim cepheye hiçbir hazırlığı olmadan gönderildi. Savaş eğitimi söz konusu bile değil. Benim kocam ateş etmesini bile bilmez. 5 sene önce eline silah almış. Anlıyorum, onu geri getirmek mümkün değil. Ancak hiç olmazsa, yemek versinler. Seferberliğe alınanların hiçbir şeyle teçhiz olunmaması kimseyi rahatsız etmiyor”.

Eşim yanında 5 bin Ruble götürdü, ancak o da hemen bitti.”

(Dinara, Karmaskal ilçesi)

Benim kocam video yayınlayanların içerisinde. İki küçük çocuğumuz var. Eşim gençliğinde zorunlu askeri hizmetini geçmiş. 26 Eylül’de askere çağırış bildirisi aldı. Aygül ve Olga’nın eşleri gibi onu da önce Kazan’a götürdüler, sonra eve gönderdiler ve 4 Ekim’de Saratov’a gönderdiler. Eşime kıyafet, sırt çantası, ayakkabı ve yiyecek aldık – 25 bin ruble harcadık. Önce onları Herson’a göndereceklerini söylediler, ancak sonra Zaporijya’ya götürdüler. Eşim yanına 5 bin ruble nakit para almıştı, ancak o hemen bitti ve ben yeniden para gönderdim. Her gün de telefonuna 100-150 ruble yüklüyorum ki, SMS yazabilsin.

Eşim, sanırım beni üzmemek için bulunduğu şartlarla ilgili çok şeyi anlatmıyor. Ancak biliyorum ki, Energodar’da bir tahıl deposunda yaşadıkları sürece yemekleri bile yoktu. Dün akşam da onları ön cepheye götürdüler ve orada yemek verdiler. Eşimin söylediğine göre, siper kazmaları için yemek ve araç-gereç getirmişler.

Bütün bu günler içinde onlar aç ve ıslaklardı. Hepsi hastalandı”

(Olga, Sterlitamak)

Eşim Karmaskalin doğumlu ve orada nüfusa kayıtlı. Biz Sterlitamak’da yaşıyoruz. Eylül sonunda köy konseyinden onu aradılar. Gitti, askere çağrı bildirisi aldı ve 30 Eylül’de askerlik şubesine gitti. Neden mi gitti? Başka ne yapabilirdi? Dediler ki, gitmezse, 10 yıl hapis cezasını göze alması lazım.

Eşim, önce Kazan’a gitti, geri geldi, 4 Ekim’de yeniden çağrıldı ve Saratov’a gönderildi. Her şeyini kendimiz aldık. Sıcak kıyafetler, ayakkabı, ilaç, yiyecek… Yanına da nakit aldı.

Saratov’da onları oraya-buraya taşıdılar, hiçbir şey öğretmediler ve yemek vermediler. Eşim yanına aldıklarını yedi. Aygül’ün eşinden farklı olarak benim eşime hatta poligonda silah bile vermediler. 11 Ekim’de Kırım’a, oradan Zaporijya’ya gönderildi. Orada kendi parasıyla ekmek-su almaya giderken yerel Sim kart da aldı. Eşim orada tarlaya değil, depoya düşmüş. 5 gün orada kaldı. Kaç kişilerdi, bilmiyorum, ama onlarca insan varmış. Onlara yiyecek dahi vermeden öylece yıkık depoya atmışlar. Önce kendilerine siper kazarak orada yaşamışlar. Ancak sonra yağmur yağınca siperler su ile dolmuş ve onlar kuru toprakta yatmak zorunda kalmışlar. Bir çadır bile verilmemiş. Bu günler içinde onların hepsi aç ve ıslak kalmış. Hepsi hastalanmış, ateşi çıkmış. Eşim yanına aldığı ilaçları alarak ayakta kalmış. Yanında o ilaçlar da olmasa ne yapardı, bilmiyorum.

Onlar oraya hangi göreve gönderildiklerini bile bilmiyorlar. Komutanları, kendilerinin de bu konuda bilgisiz olduklarını söylemişler. Her gün onlara “Bugün buradan bizi alacaklar” diyorlarmış. Dün akşam eşimle konuştum, o, bir ormana götürüldüklerini söyledi. Görünüşe bakılırsa, cephe hattının çok yakınındalar.

Biz diğer seferberliğe alınanların eşleri ile birlikte milletvekili Vyaçeslav Ryabov’a şikayet ettik. (Ryabov, Verstka’ya yaptığı açıklamada durumu açıklığa kavuşturmak için hükümete, Başsavcılığa ve Savunma Bakanlığına milletvekili sorgusu gönderdiğini söyledi). Dün ise Başkurdistan Başkanı Radiy Habirov’un sosyal medyadaki sayfasına da yorumlar yazdık. Dört defa yazdık, yardım istedik, yorumlarımızı sildiler ve kimse de bize cevap vermedi…”

Kaynaklar

Tartışma