Bayram işinin de bir vasatı var

Ya hu erenler, yaşım oldu kırk beş; bunun kırk senesini net şekilde hatırlıyorum. Müslümanım diyenin gözyaşının akmadığı bir tek günü hatırlamıyorum. Unutmayalım, bayram tatil değildir, kurban hayır işi değildir. Allah nicesine kavuştursun, bayramımız mübarek olsun…

1. resim

Bayramınız mübarek olsun. Pek çok temenninin, niyazın boğazımıza yumru gibi takıldığı bayramların bir yenisine kavuşturdu hazreti Hüda. Bu demin, bu devranın nasibi de buymuş.

Otuz sene evvel, yüzüne henüz jilet vurmamış bir mektep talebesiyken, İmam Hatip sıralarında aşina olduğum - doğrusu beni sinir eden- bir melodi vardı, illaki birileri evrad okur gibi mırıldanırdı;

Bayramsa bayramınız mübarek olsun.

İmam Hatip yıllarında iki lakap takılmıştı bana. İlki “civciv” di. Kızıl saçlı, çilli bir çocuğa ne lakap takılır bilemediklerinden, sarışınmış gibi yapıp civciv dediler. Çok süremedi “Cire Aseptine” dedi fırlama Yunus. Siraseptin… Çantasında mütemadiyen gliserin şişesi ve el kremi taşıyan bir ortaokul öğrencisinin hak ettiği bir lakaptı.

İstanbulun kışını en yaman tecrübe eden bir tepedeydi okulumuz malum; krem sürme de gör ellerine. Her neyse, Siraseptin Taceddin bu marşı sevmez, Walkmen’de Münir Nureddin dinler “şıngır mıngır sosyete” deyişlerine arkadaşlarının çok içerler, fakat tablo hiç değişmezdi…

O yıllardan müdevver hissiyatım hep aynıdır. Bayram elbette bayramdır, mübarek olsun.

Hiçe sayılıyor bak din-i islam,
Kan gölüne döndü bak Afganistan,
Bayram mı olurmuş göz yaşlarından?
Bayramsa bayramınız mübarek olsun

diye ağıtlar yakmaya başlamaya görsün bizimkiler, “İçinizdeki Ferdi Tayfur’a gem vurun” derdim o yıllarda, hala benzer şeyler söylerim.

Cenab-ı Hakk bizlere çöpsüz üzüm kıvamında bir hayatı hedef olarak belirledi ve bizler bunu başaramıyoruz da haberimiz mi yok? Benim bildiğim Hadis-i Şerif’te Efendimiz (SAV) “beni çok seviyorsan başına gelecek belalara hazır ol” buyurmuştu.

Ya hu erenler, yaşım oldu kırk beş; bunun kırk senesini net şekilde hatırlıyorum. Müslümanım diyenin gözyaşının akmadığı bir tek günü hatırlamıyorum.

Bu dinin şarii, bunun böyle olacağını haşa bilmiyordu da teknik bir arıza mı yaşadık? Demek takınmamız gereken bir başka tutum var. Öyleyse işin bencesini bir iki madde halinde izah edeyim -ki işin bencesi çok da önemli değildir ama nasibe bakın ki yazıyı ben yazıyorum.

Evvela müslüman vasat üzre olmalıdır. Laubalilik zaten hiçbir durumda kabul edilebilir bir tutum değildir bir müslüman için. Sürurunda da, sefasında da bir ince hüzün vardır. Tüzlu karamel, acı biberli çikolata, tatlı tavuk gibi bir lezzet…

O kontrast ki, keyfi kemale erdirir. Hem hepimizin sinesinde bir Hüseyni matem yok mudur? Vasat, hiç bit eğlenceyi hudutsuz kabul edemeyeceğimiz anlamına gelir.

Gazze’nin bebeklerine, Doğu Türkistan’ın canlarına, Suriye’nin evlatlarına ila ahir… sayarken bitap düşeceğimiz nice ümmetine Muhammed Mustafa’nın gönlümüzü bağlayacağız elbette. Onları unutmayacağız. Velakin mürayi şii değiliz ki, hayatı matemhaneye çevireceğiz diye kendimizi zorlarken müfrit saçmalıklar icad edelim….

Her kuruma hakkını vermekle mükellefiz. Bayram geldi, bayram et! Bu kadar. Eğer İslam Alemi’ndeki herhangi bir hüzün bayrama mani olacak olsaydı; Hz.Ömer şehid edildikten sonra bayram diye bir müessese bırakmamamız, Kerbela’dan sonra o kavramı lügatimizden silmemiz gerekirdi. Velakin var ve tercih ederek kutladığımız bir gün değil, idrak etmekle mükellef olduğumuz bir gün bayramımız. Nası idrak edileceği de ananemizde, örfümüzde, adetimizde bellidir. İcad çıkarmanın hiç alemi yoktur. “İcad edinme, icadı terk etme” demişler.

Bayram tatil değildir, kurban hayır işi değildir. Kavramları ve kurumları birbiriyle karıştırmanın alemi yoktur. Müstakil bir ibadettir kurban. Başka vakit hayır yapmaktan kaçınıp da kurban gelince “kurbanı da hayra saysınlar” diye baştan savmanın alemi yoktur. “Mescidimize gelmesin” tehdidini unutmamak lazımdır.

Falan ve filan. Sittin başlık var bu mevzuda bahis edilecek. Velakin bazen susmak konuşmaktan ehvendir.

Allah nicesine kavuştursun, bayramınız mübarek olsun…

Tartışma