Foreign Policy Research Institute: Türkiye'nin Suriye politikası ve bölgeler yakınlaşmalar

 Türkiye, mültecilerin ülkesine dönmesini ve Suriye'de bir “özerkliğin' engellenmesini hedefliyor. Erdoğan'ın söylemleri, Ankara'nın PKK'ya karşı mücadelesini katlayacağını ve “özerklik” duruşunu yumuşatmayacağını gösteriyor.

1. resim

ABD merkezli düşünce kuruluşu Foreign Policy Research Institute'de, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeni dönemindeki olası Suriye politikalarının değerlendirildiği bir analiz yayımlandı. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın özellikle seçim sonrası verdiği mesajlar üzerinden değerlendirme yapılan analizde, Türkiye'nin PKK/PYD terör örgütlerine karşı mücadelesini katlayacağı ve Suriye'nin kuzeyinde kurulmak istenen olası bir "özerk bölge" ye karşı politikalarını yumuşatmayacağı belirtildi. 

Türkiye'nin mültecileri geri göndermek için hem Esad ile normalleşme adımları hem de Katar ile birlikte finanse edilecek bir inşaa süreci planladığı belirtilen analizde, bu planların mülteci akımını durdurmak isteyen Avrupa tarafından da desteklenebileceği öngörüsünde bulunuldu. 

İşte Foreign Policy Research Institute'de yayımlanan analizin tamamı:

Recep Tayyip Erdoğan, önceki seçimlerden farklı olarak bu defa zafer konuşmasını, partisinin genel merkezi yerine Ankara'daki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yapmaya karar verdi.

Erdoğan'ın bu seçimi, aslında basit bir tesadüf olmaktan çok uzaktı. Bu karar aslında bir güç gösterisiydi. Ne de olsa Erdoğan, ekonomik, siyasi ve sosyal kırılganlıklara rağmen ikinci tur seçimleri kazanmıştı.

Külliye önünde toplanan birkaç yüz bin kişilik kalabalık, Erdoğan'ın konuşması sırasında ellerinde Türk bayrakları ile milliyetçiliği simgeleyen bozkurt selamları ve Rabia işaretleri yaptı. Erdoğan'ın konuşmasına ise milli söylemler damgasını vurdu.

Kalabalıklar tarafından, Halkların Demokratik Partisi'nin tutuklu Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın aleyhine sloganlar atılırken, Cumhurbaşkanı Erdoğan da Demirtaş'ın iktidarı süresince serbest bırakılmayacağına dair söz verdi.

Erdoğan ayrıca, Türkiye'nin güney sınırlarının terörden arındırılacağına ve mültecilerin Suriye'ye geri gönderileceğine dair de söz verdi.

Mültecilerin ülkelerine geri gönderilmesi

Suriye savaşı ve sonuçları, şüphesiz Türkiye seçimlerine de damgasını vurdu.

Örneğin Kemal Kılıçdaroğlu'nun, iki tur arasındaki taktiğinin değişmesini ve milliyetçi oyları göz önünde bulundurarak, ikinci tur için daha milliyetçi bir üslupla hareket etmesini ele alalım.

Kılıçdaroğlu'nun iki tur arasındaki mültecilere karşı bu sert muhalefeti ve Türk kimliğini savunma sözü, benzer söylemlerde bulunan aşırı sağcı Zafer Partisi'nin kurucusu Ümit Özdağ'ın desteğini almasını sağladı.

Türkiye şu anda, 3,6 milyon kayıtlı Suriyeli mültecinin yanı sıra diğer milletlerden yaklaşık 320.000 kişiye ev sahipliği yapıyor. Mülteci ve göçmen karşıtı duyguların ekonomik, kültürel ve sosyal nedenlerle güçlü olması, göçü siyasi rekabetin itici güçlerinden biri haline getiriyor. AK Parti bile, eski misafirperver politikalarından uzaklaşarak, mültecilerin ülkelerine geri dönüşü konusunda söylemler üretiyor.

"Özerk bir Kürt bölgesini" durdurmak

Ankara için Suriyeli mültecilerin ülkelerine geri gönderilmesi, 2016'da Suriye'nin kuzeyine ilk kara harekatı gerçekleştirmesinden bu yana gündemde. Türkiye, bu ve devamında yaptığı harekatlarla bölgede, “güvenli bölge” olarak adlandırdığı bir alanı oluşturmaya çalıştı.

Türkiye'nin başlangıçta yürüttüğü Esad'ı devirme politikasının ardından Türk karar vericiler; 2014-2016 yılları arasında bölgede (terör örgütleri) YPG ve PYD önderliğinde hayata geçirilmek istenen bir “Kürt özerkliğini” engelleme yönünde vites değiştirdiler.

Bugün Türkiye destekli Suriye Milli Ordusu (SMO), Ankara'nın askeri operasyonları sayesinde Halep'in kuzeyinde Afrin ve Fırat Nehri'nin doğusundaki Tel Abyad ile Rasulayn arasındaki bölgeye kadar uzanan geniş bir alanı kontrol ediyor.

Türkiye bu alanlarda güvenlik, sağlık ve eğitim hizmetleri vermektedir ve bu alanlarda Türk Lirası yaygın olarak kullanılmaktadır. Türkiye ayrıca, Türkiye ile Rusya arasında Mart 2020'de imzalanan bir anlaşma uyarınca, İdlib'de de askeri varlığa sahiptir. Bu bölge, yüzde 75'i insani yardıma muhtaç olan üç ila dört milyon kişiye ev sahipliği yapıyor.

Suriye bataklığı

Ankara, çelişkili görünen iki konuda baskı yapıyor. Bir yandan, Suriye'nin kuzeyine askeri operasyon tehdidinde bulunurken, diğer yandan kazanımlarını pekiştirmek amacıyla üst düzey (terör örgütü) YPG/PYD yetkililerini hedef alan drone operasyonları gerçekleştiriyor.

Aynı zamanda Erdoğan hükümeti, Beşar Esad ile bağlarını düzeltmeye çalışıyor. Ankara'nın Esad'la yakınlaşma çabaları, son dönemde izlediği bölgesel normalleşme ve ittifak kurma politikalarının bir parçası.

Esad'ın Arap Ligi'ne yeniden kabulü, Suudi Arabistan ile İran, Arap devletleri ile İsrail arasındaki yakınlaşma ve ABD'ye olan güvenin azalması, bölgedeki dengeleri yeniden şekillendiriyor.

Bu yakınlaşmalara rağmen Esad ve Erdoğan'ın arasında ciddi anlaşmazlıklar var. Şam, Ankara'nın Suriye'deki askeri varlığını çekmesini talep ediyor. Kademeli bir geri çekilme Türkiye'nin güvenlik çevrelerinde de destek bulsa da, İdlib'den Türkiye sınırına yeni bir mülteci hareketi tehlikesi ve Suriye muhalefetinin Ankara'nın himayesine bağımlı olması durumu karmaşıklaştırıyor.

Ankara'nın Suriye politikasının geleceği

Ankara, Esad ile yaptığı müzakerelerle elde edeceği olası herhangi bir yeni düzenleme ile, İdlib'deki kırılgan dengenin sarsılmamasını, Suriyeli mültecilerin makul bir kısmının Suriye'ye dönmesini ve “Kürt grupların” özerkliğinin engellenmesini hedefliyor.

Erdoğan'ın zafer konuşmasında Türkiye'nin güney sınırındaki güvenlik adımlarını ikiye katlama vurgusu, Ankara'nın PKK'ya karşı sonsuza dek sürecek mücadelesinin devam ettiği anlamına geliyor.

Erdoğan'ın Demirtaş'ı hapiste tutma kararlılığı, Türkiye'nin güney sınırını güvenli tutma sözü ve Hür Dava Partisi'nin (HÜDA-PAR) seçimler öncesinde Erdoğan'ın Cumhur İttifakı'na katılması, Ankara'nın Suriye'de özerklik konusundaki politikalarını yumuşatmayacağının göstergeleridir.

Aynı zamanda Erdoğan, Suriye'deki yeniden yapılanma çabalarını da teşvik etmeye çalışıyor.

Erdoğan uzun zamandır, Türkiye'de yaşayan mültecilerin geri dönüşüne hazırlanmak amacıyla Suriye'nin kuzeybatısını yeniden inşa etmek için Batılı müttefiklerinin desteğini almaya çalıştı. Zafer konuşmasında ise, böyle bir yeniden inşa projesini finanse etmek için Katar'la işbirliği yapabileceğini ima etti.

Erdoğan'ın bu hamlesi, Suriye'nin kuzeybatısında bulunan Halep ve İdlib'in ekonomik ve siyasi istikrarını isteyen ve daha fazla mülteci hareketini önlemek isteyen Avrupa'dan da destek bulabilir.

Tartışma