Görüş: Afrika’da darbeler zincirinin son durağı Nijer
💢 Nijer'de gerçekleşen darbenin kazananı ve kaybedeni kimler? 💢 İstanbul Medeniyet Üniversitesi Öğr. Üyesi Prof. Dr. İsmail Ermağan ve Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Öğr. Üyesi Doç. Dr. Mürsel Bayram gdh.digital için değerlendirdi.
Son Güncelleme: 29.07.2023 - 19:14
Genç ve dinamik bir nüfusa sahip olmanın sunduğu potansiyelin yanı sıra zengin doğal kaynaklarının da etkisiyle Afrika, küresel aktörlerin ilgisini cezbediyor. Küresel güçlerin kıtaya ilişkin tahayyüllerinin yarattığı rekabet ortamının çeşitli ülkelerin iç dinamiklerinden kaynaklanan istikrarsızlıklarla birleşmesi ise siyasi istikrarsızlıkları derinleştiriyor. Bu da askeri darbeleri tetikliyor.
Nitekim son üç yılda Mali, Gine ve Burkina Faso’da yaşanan darbelerin bir yenisi de Temmuz 2023 itibarıyla Nijer’de gerçekleşti. Peki darbeye yol açan faktörler neler? Darbe, hangi ülke ya da ülkelerin işine geliyor? Kaybeden kim?
gdh.digital Özel Haberler Ekibi, Nijer’de gerçekleşen darbeyi İstanbul Medeniyet Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Ermağan ve Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mürsel Bayram’la konuştu.
Konuya ilişkin değerlendirmesinde Prof. Dr. İsmail Ermağan, ağırlıklı olarak 1960’lı yıllarda bağımsızlığını kazanan Afrika ülkelerinin 1885 yılındaki Berlin Konferansı’nın kolonyal etkileriyle kurulan devletler olduğunu vurgulayak şunları dile getirdi:
Bu kolonyal etki, şu anlama geliyor: Kendi kendini yönetebilme konusunda Afrikalı devletler, yeterli tecrübeye sahip değil. Bu tecrübeyi geliştiremedikleri için de dünyanın çeşitli yerlerinde olduğu gibi askerler, sivil yönetime saygı duymuyor. Ancak yıllardır devam eden yoksulluk, yönetenlerin yolsuzluklara bulaşması durumu ve terörle mücadeledeki başarıszlık, 1,3 milyar nüfusuyla gelecek vadeden, mühim güzergahlara evsahipliği yapan bölgede istikrarsızlıklara ve darbelere kapı aralıyor. Bu anlamda Nijer, çok mühim bir ülke.
Bu kapsamda Ermağan, Fransa’nın çekilme hamlesinin Rusya’ya alan açtığına işaret etti:
Nijer’deki darbenin en önemli sebeplerinden biri, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Afrika özelinde yeni bir projeksiyona geçişi ve bu bağlamda asker çekeceğini deklare etmesi. Bu süreçte Nijer’de devletin kendini koruma noktasında yetersiz kaldığı anlaşılıyor. Bu da Rusya’ya alan açıyor. Nitekim Ukrayna’daki başarısızlığa ve Moskova’ya yürürken kaybettiği prestije rağmen Wagner, Rusya’nın çıkarlarına hizmet etmeyi sürdürüyor. Bir anlamda Fransa, Rusya’yı buraya davet etti. Zaten darbe destekçilerinin Rus bayraklarını kullanması da bu yönde yorumlanabilir. Elbette burada Afrika özelinde Rusya-Fransa çekişmesini ve Wagner’in Moskova’nın bölge politikasına olan katkısını iyi incelemek gerekiyor. İlerleyen dönemde Nijer’deki Rus etkisinin artacağı öngörülebilir. Kıtada, Batı’ya karşı Çin-Rusya ittifakı ön plana çıkabilir.
Ermağan, 21. yüzyılın Afrika Rönesansı olacağı yönündeki iddiaları da değerlendirdi:
Eğer Afrika, potansiyeline ulaşacaksa, demokrasi kültürünün gelişmesi ve askerlerin kışlada kalmayı öğrenmesi gerekiyor. Devletlerin kendi güvenlik reflekslerini geliştirememesi, askerlerin ellerini ovuşturarak yönetime el koymasını sağlıyor. Bu da Afrika’nın kalkınmasını engelliyor. Kıta ülkeleri, geri kalmaya devam ediyor. Dolayısıyla en büyük ihtiyaç iyi yönetişim.
Diğer taraftan Afrika’nın dünyanın diğer bölgelerinden daha fazla askeri darbe tecrübesi olduğunu hatırlatan Doç. Dr. Mürsel Bayram ise şunları söyledi:
Batı Afrika’da Latin Amerika’nın da üzerinde olan bir darbe sıklığının bulunduğu söylenebilir. Bunun iç ve dış dinamiklerden kaynaklanan nedenleri var. Öncelikle Batı Afrika, küresel rekabetin yoğun hissedildiği bir bölge. Hatırlanacağı gibi, Soğuk Savaş döneminde de komünizme meyleden rejimler, ABD ve Fransa’nın dahil olduğu operasyonlarla devrilmişti.
Soğuk Savaş sonrası dönemdeki tek kutupluluk döneminin sona ermeye başladığını dile getiren Bayram, çok kutupluluğa evrilen sistemin Afrika’daki darbelerle de ilişkili olduğunu belirterek şunları ifade etti:
Artık dünya siyasetinde yeniden yükselen bir güç olarak anılan Rusya ve yükselen bir güç olduğu kabul edilen Çin var. Bu devletlerin Afrika’da ekonomik, siyasi ve askeri etkisi artarken; Batılı aktörlerin ve özellikle de Fransa’nın nüfuzu azalıyor. Nijer’in de dahil olduğu Sahel bölgesi için konuşmak gerekirse, Fransa’nın nüfuzunun kırıldığı görülüyor. Bu ülkelerde yaşanan darbelerden sonra iktidara gelen hükümetler de Fransa karşıtı ve çok kutupluluk taraftarı hükümetler oluyor.
Bayram, Afrika’da gerçekleşen darbelerde Rusya’nın etkisine aşağıdaki cümlelerle dikkat çekti:
Son üç darbeye baktığımızda (Mali, Burkina Faso ve Nijer) genel eğilim, Rus yanlısı olmalarıdır. Burada bir domino taşı etkisinden bahsedilebilir. Bu ülkelerden birinde gerçekleşen darbe, diğer devletlerdeki askerleri de etkilemiş gözüküyor.
Bayram, iç dinamikler boyutunda ise hükümetlerin güvenlik sorunlarını çözememesinin, ekonomik sorunların derinleşmesinin ve yolsuzlukların etkili olduğuna işaret etti:
Afrika’daki darbeler genellikle kansız darbelerdir ve halk tarafından sahipleniliyor. Çünkü Afrika halkları, başarısız hükümetler nedeniyle yeni gelen askeri yönetimin bir öncekinden daha kötü olamayacağını düşünüyor. Bu anlamda yeni yönetime bir kredi veriliyor. Fakat sorunları aşamayan askeri yönetimler de yeni kalkışmalarla karşı karşıya kalıyor. Bu bir kısır döngü.
Nijer’de General Abdurrahman Tiani’nin darbenin arkasındaki isim olduğunu belirten Bayram şu açıklamada bulundu:
Tiani, Muhammed Bazoum tarafından görevden alınacağı ve tasfiye edileceği yönünde bir bilgiye sahipti. Bu yüzden de böylesi bir harekete girişerek ön aldı.
Öte yandan Bazoum’un da Fransa’nın Nijer’deki etkisini kırmaya yönelik demeçlerinin bulunduğunu hatırlatan Bayram, buna rağmen Nijer’in Sahel bölgesinde Çad’la birlikte Fransa ve ABD’nin ana müttefikleri arasında yer aldığını ifade etti. Nijer’in uranyum zengini bir ülke olduğunu da dile getiren Bayram, açıklamalarına şu sözlerle devam etti:
Fransa, bu ülkedeki uranyum kaynaklarını işletiyor. Geçmiş dönemlerde de bu görüldü. Nijer Hükümeti, zaman zaman uranyum fiyatlarının arttırılması talebinde bulunuyor. Burada Çin’le anlaşma imasında bulunarak bazı hamlelerde bulunan bir Nijer vardı. Esasen bu politika, Mamadou Tanja yönetiminin yıkılmasının gerekçeleri arasında da gösterliyor. Mevcut durumda da düşük ihtimal de olsa böyle bir olasılık var. Buna rağmen darbe yönetiminin Rusya ve Çin’e yakın olabileceğini düşünen azımsanmayacak bir kesim söz konusu. Mali ve Burkina Faso’da olduğu gibi Nijer’de de Fransa’nın kovulduğu iddia ediliyor. Çünkü Nijer’de darbe yapan kadrolar, eğitimleri ve geçmişleri itibarıyla diğer ülkelerdeki darbecilere yakın. Buna rağmen net bir şey söylemek için henüz erken. Yeni yönetimin konumlanışını görmek gerekir. Yine de 2000’li yıllara kadar gerçekleşen darbelerde Batılı aktörler öne çıkarken; son yıllarda Afrika’daki darbelerde Rusya’nın etkili olduğu görülüyor. Zaten Fransa’nın darbenin ardından Ulusal Güvenlik Konseyi’ni toplayacağını açıklaması da Paris’te bir endişe olduğunu gözler önüne seriyor.
Kaynak:
GDH Haber
İLGİLİ HABERLER
VOX: Gölge filo stratejileri ve ABD'nin Venezuela hamlesi
Arab News: Türkiye Suriye'de ne planlıyor?
The New Arab: İsrail bir sonraki savaşına hazırlanıyor
Real Clear World: Rusya Avrupa'ya karşı “gri bölge stratejisini” nasıl işletiyor?
The Center for European Policy Analysis: Derinleşen Çin-Rusya ekseni Batı için büyük tehlike
UnHerd: Trump Avrupa'yı nasıl fethetti?
DİĞER HABERLER
VOX: Gölge filo stratejileri ve ABD'nin Venezuela hamlesi
Arab News: Türkiye Suriye'de ne planlıyor?
The New Arab: İsrail bir sonraki savaşına hazırlanıyor
Real Clear World: Rusya Avrupa'ya karşı “gri bölge stratejisini” nasıl işletiyor?
The Center for European Policy Analysis: Derinleşen Çin-Rusya ekseni Batı için büyük tehlike
UnHerd: Trump Avrupa'yı nasıl fethetti?
Al Jazeera: İsrail neden Suriye'ye saldırıyor?
Foreign Policy: ABD'nin yeni “Güvenlik Stratejisi” Asya için ne anlama geliyor?
The Guardian: Avrupa artık kendi başına mı?
Majalla: ABD'nin dünyadaki yeni öncelikleri ne?


