gdh'de ara...

Ukrayna Rusya'nın saldırısına nasıl hazırlandı? Bölüm - 3

❝Saygıdeğer meslektaşlarım. Bütün milletvekilleri Kiev’de kalıyor. Giden haindir! Yaşasın Ukrayna!'❞  

💢Ukrainskaya Pravda gazetesinin hazırladığı makalenin üçüncü bölümü yayında.

1. resim

Savunma Bakanı Oleksi Reznikov, savaşın başladığı sabah saat 4’ü birkaç dakika geçe Genelkurmay Başkanı Valeri Zalujnıy’nın telefonu ile uyandığını söylüyor:

“Telefonumun alarmı saat 6’ya kuruluydu. Çünkü öncesinde bize dost olan ülkelerden Letonya, Litvanya ve Estonya’nın dışişleri bakanları Kiev’e gelmişlerdi ve Dima Kuleba (Dışişleri Bakanı) benden onları Donbas’a götürmemi rica etmişti. 
Bizim nakliye uçağımızı ayarladım, “Julyan” havalimanından uçuş hazırlığını yaptık ki, meslektaşlarımıza kolaylık olsun. Sabah saat 8 civarında uçmayı, Kramatorsk’a gitmeyi, oradan birliklerimizi dolaşmayı planlıyorduk. Ama alarmdan önce telefon geldi. Baktım, Zalujnıy arıyordu. Dinliyorum. Ve o sadece şunu söylüyor: “Oleksandr Yuryeviç, onlar saldırdılar”. Biz o zamana kadar bunun hesabını yapmıştık, o yüzden bu kısa cümle gerçek bir saldırının başladığını anlamama yetti. “Anladım, 20 dakika sonra geliyorum”

dedim.

Savunma Bakanlığı ve Zalujniy'nin makam odası karınca yuvası gibiydi

Ukrayna Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı Zalujnıy’nın aramasının ardından Savunma Bakanı iş yerine doğru giderken daha ülke vatandaşlarının büyük bir kısmı sakince uyuyordu.

Reznikov’un Savunma Bakanlığına gittiği yolun üzerinde yer alan Hava Filosu caddesi her zaman o saatlerde olduğu gibi, kimsesizdi. Ancak bakanlığın kapısına yaklaşınca bir şeylerin değiştiğini anladı:

“O zamana kadar Savunma Bakanlığının binasına girdiğinizde - orada çok sayıda kontrol noktası var – çocuklar sadece üniformaları ile bekliyor oluyorlardı. Ancak o sabah saat 5’te ben kapıdan girdiğimde hepsi zırhlı yeleklerini giymiş, silahlarını almışlardı. Hepsi tam savaşa hazırlık durumundaydı. İlk göze çarpan buydu. Aynı zamanda kum torbaları getirilerek siperler oluşturulmaya başlanmıştı”.

Askerlerden Rusya’nın saldırısına ilişkin ilk haberin gelmesinin hemen ardından Savunma Bakanlığı’nın binası büyük bir termik höyüğüne dönüşmüştü – inşaatçı askerler kum dolu torbalarla büyük savunma alanında kendi küçük siperlerini oluşturuyorlardı.

Rusya propagandasının “karar merkezi” diye nitelendirdiği diğer devlet kurumlarında da benzer aktiflik vardı. Her pencere bir dövüş pozisyonu haline getirilmişti. Hatta normal zamanlarda yabancı kişilerin girmesinin kesinlikle yasak olduğu bakan odası bile…

Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay karargahının bulunduğu binanın içinde ise tamamen farklı atmosfer vardı. Reznikov’un anlattığına göre, ilk bakışta sanki özel bir şey olmamış, sadece çalışma günü saat 04:00’da başlamış gibi bir hava vardı.

Zalujnıy’nın makam odasında her zaman olduğu gibi askerler oturmuştu, Genelkurmay Başkanı kendi yardımcıları ile askeri faaliyetleri tartışıyordu. Ancak bu kez durum farklıydı. Komutanlar bu kez teorik planlamaları veya tatbikatları değil, gerçek bir istilayı nasıl püskürtmek gerektiğini tartışıyorlardı.

Reznikov, Zalujnıy’nın makam odasında işgalin ilk saatlerinde yaşananları şu sözlerle aktarıyor:

“Çeşitli istikametlerdeki komutanların raporları dinlenildi. Neler oluyor, nerede ne yaşanıyor, öğrenildi, cevaplar verildi. Rapor ediyorlar: “Bunlar, bunlar oldu, biz de şunları-şunları yapıyoruz”. Tamam. Eğer Zalujnıy bir yerde topçu güçlerine destek gerektiğini görüyorsa, bu birliklerden sorumlu olanı arıyor: “Darbe indirebilir misin?” Cevap geliyor: “Evet, iletişime geçiyorum”. Tüm iletişim kaynaklarını kullanıyorduk – her türlü telefonları. Zira bizim özel iletişim araçlarımız var, korunaklı telefonlar var, sıradan mesaj servisleri var – bildiğiniz her türlü araç kullanılıyordu. 
Büyük bir hareketlilik vardı, ancak benim hafızamda Zalujnıy’nın tavırlarına ilişkin her hangi özel bir değişiklik kalmamış. O, tanıdığım günden itibaren her zaman odaklı ve hazırlıklı bir adamdı. O gün de öyleydi. Onun için hiçbir şey değişmemişti. Zalujnıy bütün hayatı boyunca bu saldırıya hazırlanmıştı ve o an gelmişti. 
Zalujnıy sadece kendi işini yapmıştı. Bu ise her zaman özgüven doğuran bir şey. Bu nedenle Moysyuk (Zalujnıy’nın yardımcısı), Şaptal (Genelkurmay Daire Başkanı) da aynı sakinliktelerdi. Ama tabi ki, emirler verilirken küfürler de duyuluyordu. “Ateş” emri geldiğinde mutlaka arkasından farklı kelimeler de geliyordu. 
Cumhurbaşkanı da tamamen hazırlıklıydı. Hiçbir değişiklik yoktu, o da kendi içinde hazırdı. Biz o zamana kadar defalarca bu konuyu konuşmuştuk. Münih’e konferansa gittiğinde de o yüzden hemen geri dönmüştü. Biz hepimiz içimizde hazırdık”.

"Giden haindir!"

Bu sırada Kiev’in diğer ucunda Ukrayna Parlamentosu Başkanı Ruslan Stefançuk da patlama sesleriyle uyanmıştı:

“Sabah saat 5 civarıydı, Kiev’in sol sahilinde patlama sesine eşim ve çocuklarımla birlikte uyandık. Eşim “Bu ne? Başladı mı?” diye sordu. Cevap verdim: “Görünüşe bakılırsa, evet”. Bundan sonra ilk telefon rahmetli İçişleri Bakanı Denis Monastırskiy’den geldi. Rusların artık sınıra geldiklerini söyledi”.

İçişleri Bakanının ardından Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri Oleksi Danilov aradı, Cumhurbaşkanının Ulusal Güvenlik ve Savunma Konseyini topladığını söyledi. Stefançuk hemen üzerini giydi, aşağıya indi ve Cumhurbaşkanlığı Ofisinin yolunu tuttu:

“Saat daha 6 olmamıştı, hızla Cumhurbaşkanlığı Ofisine ulaştım. Cumhurbaşkanı beyaz gömlekte dışarı çıktı ve “Ne yapalım, kader bizi seçti” dedi. Kimsede panik yoktu, ancak herkes bir şeyler yapmak ve Ukrayna’nın o günlerde düşmemesi için kararlar almak gerektiğini çok iyi anlıyordu”.

Ulusal Güvenlik ve Savunma Konseyi’nin o toplantısından Ukrayna’da sıkıyönetim ve seferberlik kararları çıktı. Zelenskiy’nin o emirlerinin yerine getirilmesi için ise milletvekillerinin onayı gerekiyordu.

Stefançuk, milletvekillerini toplantıya çağırdı. Ancak 24 Şubat sabahı parlamento toplantısını organize etmek öyle kolay olmadı. Milletvekilleri parti mesaj gruplarında bir birileriyle haberleştiler ve güvenlik nedeniyle toplantının genel kurul salonunda değil, Ana Vatan abidesinin altındaki sığınakta yapılmasını önerdiler:

“Biz süre sonra bazı milletvekilleri o odaya doğru gitmeye başladılar. Grup liderleri geldiler. Birisi canlı yayın açarak “Bak ben oraya gidiyorum, toplantımız Ana Vatan anıtının orada olacak” dedi. Biz bunu gördük ve dedik ki, hayır, parlamento toplantısı Gruşevsk 5 adresinde, genel kurul salonunda yapılacak”.

Eski Cumhurbaşkanı, Avrupa Dayanışması Partisi lideri Petro Poroşenko ise işgalin ilk saatlerini şu sözlerle hatırlıyor:

“Ben patlamaları duymadım, çünkü öncesinde eşim Marina beni uyandırdı. İlk füzeler Borispol ve Vasilkiv ilçelerine düştü. Bunların hepsini duyduk – pencereler sallandı, telefonlar çalmaya başladı. Mihail Zabrodskiy bana “Başladı” diye SMS yazdı. İlk söylediğim cümleler şu oldu: “Marina, senin gitmen lazım. Ben kalıyorum. Ne zaman gelirim, bilmiyorum, ama ülkemi bırakmayacağım”. Marina “Ben de seninle kalıyorum” dedi. Çok sevindim ve gurur duydum”.

Poroşenko hızla hazırlandı ve Kozin’deki evinden partisinin Peçersk’deki ofisine geçti. Orada partililer, eski Antiterör Operasyonları savaşçıları ve “Silah Kardeşliği” gönüllü grubunun askerleri toplanmaya başlamışlardı.

Poroşenko hızlı bir şekilde savaş mevzilerini nereye kurmak, yemek işini nerede organize etmek gerektiğine ilişkin talimatlarını verdi. Komşulukta BM’nin Mülteciler Ofisinin binası vardı, çalışanları işgalden önce ülkeyi terk etmişlerdi. O binanın sığınağını kullanmaya karar verdiler.

Saat 7 civarında Poroşenko parlamentoya geçti. Orada gördüklerini şu sözlerle hatırlıyor:

“Çok sayıda korkmuş insan vardı. Sadece milletvekilleri değil, çalışanlar da. Ne olacağını kimse bilmiyordu. Ülkenin hayati faaliyetini sağlamak için parlamentoyu tahliye etmek gerektiğini söyleyenler vardı. 
Ben dedim ki, tahliye etseniz bile, ben gitmeyeceğim. İkincisi, bunu yapma hakkınız var, ancak bu tahliye herkesin Kiev’den kaçması için çok güçlü bir sinyal olacak. Kim gidiyorsa gitsin, ancak bunu kimse bilmesin. Çünkü bizim burada olmamız, Kiev’i teslim etmek niyetinde olmadığımızı göstermemiz gerekiyor”.

Kafası karışan milletvekilleri kendi aralarında tahliye konusunu tartışıyorlardı. Ancak böyle büyük bir eylemi organize etmek kolay değildi. Parlamento Başkan Yardımcısı Aleksandr Kornienko anlatıyor:

“Parlamento gibi büyük bir kuruluşu tahliye etmenin kolay olmadığını anlamak gerekiyordu. Tahliye konusu çok retorikti. Parlamentonun tahliyesi de bizim toplantımız gibi online olacaktı. Ancak biz gerçek tahliyenin olmamasının devletin kurumlarının Kiev’de kaldığını, direneceğini ve mücadele edeceğini insanlara göstermek açısından önemli olduğunu gördük. O sırada Cumhurbaşkanının “Taksiye değil, silaha ihtiyacı olduğunu” söylemesi de çok önemliydi”.

Milletvekilleri saat 6:30’dan itibaren parlamentoya toplanmaya başlasalar da, toplantı saat 8’.00’da başladı. Ukrainskaya Pravda, o tarihi toplantının tüm dökümünü elde etti.

O gün ülkede sıkıyönetim ilan etme kararını milletvekillerine Ulusal Güvenlik ve Savunma Konseyi Başkanı açıkladı. Danilov kısa konuşmasına

“Sayın milletvekilleri, ülkemizin saygıdeğer vatandaşları. Bugün saat 5 sularında Rusya Federasyonu bizim bağımsız ülkemize karşı savaş ilan etti. Rusya ordusu bugün barışçıl kentlerimize ve köylerimize saldırdı. Saat 5 sularında ülkenizim sınırları boyunca çatışmalar başladı”

cümleleriyle başladı.

Danilov’un konuşması

“Bugün saat 05:30’da Ukrayna Cumhurbaşkanı Ulusal Güvenlik ve Savunma Konseyi’ni topladı, orada ülkede sıkıyönetim ilan edilmesi kararı kabul edildi. Ben sizin bu kararı desteklemenizi rica ediyorum, bu, Cumhurbaşkanının emridir ve bizim için çok gereklidir. Askerlerimiz şu an savaşıyor, ülkemizi savunuyor, herkes kendi yerindedir, ülkemizi kimseye vermeyeceğiz. Bu bizim ülkemiz ve biz onu koruyacağız”

cümleleriyle ve alkışlar altında tamamlandı.

Konuşmanın ardından oylama yapıldı ve salonda bulunan 300 milletvekili kararın lehinde oy kullandı. Bu 300 kişinin içinde Rusya yanlısı “Muhalif Platform – Yaşam İçin” grubunun milletvekilleri de vardı. Ancak onlar – parlamentoya gelmeye cesaret edenler – oldukça dikkatli davranıyorlardı.

Poroşenko Rusya yanlısı milletvekillerinin o günkü davranışını şu cümlelerle özetliyor:

“Onları fark etmedim bile. Sudan sessiz, çimden alçak. Kafalarını kaldırmadılar, cıyaklamadılar, ötmediler”.

Stefançuk ise o gün Rusya yanlısı milletvekillerinin en hafif tabirle şoke olduklarını hatırlıyor:

“Onların içsel durumunu değerlendiremem tabi, ancak toplantıya geldiler, karara “evet” oyu kullandılar ve bence yaşananlardan dolayı şok içindeydiler. O gün onların yerinde olmak istemezdim”.

“Golos” grubu milletvekili Sergey Rahmanin, daha 3 sene önce Moskova’ya giderek Putin ile görüşen Muhalif Platform-Yaşam İçin grubunun lideri Yuri Boyko ve onun taraftarı Nestor Şufriç’in durumuna ayrıca dikkat etmiş:

“Yüzlerinde rol yapması çok zor olan karışık duyguların ifadesini gördüm. Boyko ve Şufriç’in yüzündeki ifade kafa karışıklığıydı, Şufriç’in yüz ifadesi umutsuzluğa daha yakın bir şeydi”.

O gün toplantıdaki diğer önemli konu savaş şartlarında parlamentonun nasıl faaliyet göstereceği idi.

Stefançuk milletvekillerine

“Ben genel kurul oturumunu kapatmayı değil, sürdürmeyi öneriyorum. Başkan olarak parlamento toplantılarının yerini, zamanını ve oylama yöntemlerini belirlemem için bana yetki verin”

diye seslendi.

Ukrainskaya Pravda’ya röportajında ise bu kararı önermesini şöyle açıklıyor:

“Bu karar parlamentonun her şartta, hatta Kiev’in ablukaya alınması durumunda bile çalışacağına hukuki zemin oluşturacaktı. Biz Gruşevsk 5 adresinde değil, başka yerlerde – mesela, Kiev metrosu, Ukrayna’nın diğer kentleri öneriliyordu – toplansak bile karar alabilecektik. Kimse ne olacağını bilmiyordu. Örneğin, Rada sistemi üzerinde değil, elle oylama için her hangi prosedür gerekmeyecekti, toplanan konseyin kararı yeterli olacaktı”.

Bu karara da 300 milletvekili olumlu oy verdi. Parlamento toplantısı 10 dakika sürdü. Toplantıyı Stefançuk şu sözlerle bitirdi:

“Saygıdeğer meslektaşlarım. Bütün milletvekilleri Kiev’de kalıyor. Ben sizden rica ediyorum, gerektiği anda belirli yerde ve zamanda hızlıca toplanmaya ve Ukrayna devletçiliği için çalışmaya hazır olalım. Giden haindir. Yaşasın Ukrayna!”.

Stefançuk Ukrainskaya Pravda’ya röportajında o konuşmanın devamını şu sözlerle anlatıyor:

“Daha sonra yardımcılarımla anlaştık, dağıldık. Ben Kiev’de kaldım, diğerleri parlamentonun gelecek faaliyetini sağlamak için farklı yerlere geçtiler. Aynı zamanda parlamento sekreterliği parlamento başkan yardımcıları için ayrı ayrı dosyalar hazırladı. Bu dosyalarla parlamento başkanının öldürülmesi durumunda faaliyetlerin nasıl yürütüleceği yazılıydı”...

(Devam edecek)

Tartışma