gdh'de ara...

Wilson Institute: Avrupa'nın geleceğini 3 önemli başlıktaki gelişmeler belirleyecek

Rusya-Ukrayna savaşının uzaması, Avrupa'yı zor gerçekliklerle karşı karşıya bırakıyor. Avrupa'nın geleceğini 3 önemli başlıktaki gelişmeler belirleyecek. 

1. resim

2022'de Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin ardından Avrupa'nın tehdit algısı dramatik bir şekilde değişti.

Çatışmanın dalgalanma etkileri, Avrupa'nın uzun süredir devam eden politika varsayımlarına meydan okudu, enerji piyasasını değiştirdi, hayati askeri yeteneklere dair uzun süredir ertelenen yatırımlara yol açtı.

Avrupa hükümetleri bu savaşın bedelini ödüyor ve Avrupa halkları enflasyonist baskıyı etkili bir şekilde hissediyor.

2023'te Amerika Birleşik Devletleri'nin Avrupa'daki en büyük mücadelesi, transatlantik birliğin iki temel konuda sağlam kalmasını sağlamak olacak.

Birincisi, Ukrayna'ya ve geleceğine destek. Putin, Avrupa'nın maliyeti arttıkça Ukrayna'nın parçalanması için geri adımların geleceğine güveniyor. Şimdiye kadar bu konuda yanıldı. Avrupalılar, Rusya'nın Avrupa'nın oturmuş güvenlik mimarisini bozmasına derinden kızdılar.

Ancak en çetin olacak olan 2022 kışı değil, 2023 kışı olacak.

Avrupa ülkeleri, 2023 yılında şu soruların cevaplarını bulmak için büyük bir mücadele verecek.

Enerji maliyetleri engelleyici bir şekilde artacak mı?

Yeni kaynaklar Avrupa endüstrisini çalışır durumda tutmak için geçerli ve yeterli olacak mı?

Ülkeler, Ukrayna'nın mücadelesini sürdürebilmesi için ihtiyaç duyduğu askeri teçhizatı sağlamaya devam edecek mi?

Rusya'ya karşı yaptırımlar ve diğer cezai tedbirler konusunda AB birliği sürecek mi?

Ve Avrupa, Ukrayna'nın yeniden inşasına yatırım yapmaya hazır olacak mı?

Transatlantik için ikinci önemli konu ise, Avrupa'nın Çin'e karşı yaklaşımıdır. Rus enerji kaynaklarından uzaklaşmanın ekonomik sonuçları, Avrupa'daki her ülkeyi ve sektörü etkiledi. Bu nedenle, Avrupa'daki ülkelerin birçoğu Çin ile mevcut ticari bağlarını ikiye katlama eğiliminde.

2022'de yayınlanan ulusal güvenlik stratejileri, Avrupa'nın Hint-Pasifik'teki gelecekteki rolünü vurguladı. ABD'nin Çin'e yönelik politikası ve meydan okuması, eğer Avrupa ülkeleri tarafından hayata geçirilmezse yeni çatışma alanlarını da beraberinde getirecektir.

Avrupa'nın geleceği için izlenecek 3 başlık

1- Avrupa'nın Ekonomik Yörüngesi

Avrupa ekonomileri, Putin'in Ukrayna'yı işgalinden darbe aldı. Savaşın bir sonucu olarak Avrupa, enerji piyasalarını Rus kaynaklarından uzaklaştırıyor. Bazıları, krizin Avrupa'nın yenilenebilir enerji kaynaklarına geçişini hızlandıracağını tahmin ediyor, ancak bunu başarmak ve aynı zamanda Avrupa endüstrilerini üretken tutmak için Avrupa çapında çok büyük bir işbirliği gerektirecek.

Bölge genelinde enflasyonist etkiyi en aza indirmek için daha düşük enerji maliyetleri şarttır. Ek olarak, hem salgından hem de Ukrayna'daki savaştan kaynaklanan ekonomik istikrarsızlık, tedarik zincirinde ciddi aksamalara neden oldu. Hükümetler, özellikle yarı iletkenler gibi önemli sektörlerde dayanıklı tedarik zincirleri sağlamaya çalışacak.

Dikkat edilecek nokta: Avrupa ülkeleri Çin'e karşı ABD ile birlikte hareket edebilecek mi?

2- Avrupa'nın Güvenlik Politikası

NATO, 2023'te muhtemelen Türkiye'de Haziran'da yapılacak seçimlerden sonra, İsveç ve Finlandiya'yı üyeleri arasına ekleme yolunda ilerleyecek.

Bu üyeler arasında ve ittifak içinde, bir "kuzey-güney" tartışmasını körükleyecek olsa da, İttifak'ın İskandinav kanadını güçlendirecek. 2023 yılında NATO'nun doğusundaki müttefiklerin güvenliği için gerekli olan Temmuz 2023 NATO Zirvesi'nde verilen taahhütlerin uygulanmasını izleyeceğiz.

Diğer yandan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, önerdiği Avrupa Siyasi Topluluğunu daha fazla tanımlamanın yollarını arayacak. Ancak bu NATO dışı Avrupa güvenlik yapıları hakkında tartışmalara yol açabilir.

Dikkat edilecek nokta; Ukrayna'ya yönelik askeri destek taahhüdünün azalması nasıl sonuçlar doğuracak.

3-Krizin Siyasi Sonuçları

Daha az müreffeh Avrupa bölgelerinde, Ukrayna savaşının ekonomik maliyetleri halkın memnuniyetsizliğini artıracaktır.

Avrupa hükümetleri, “eski” ve “yeni” Avrupa arasında derinleşen bir ayrımı önlemek isteyeceklerdir. Aynı zamanda, ulusların demokratik değerlere olan taahhütlerinden geri adım atmamalarını sağlamaya odaklanacaklar. Avrupa Birliği, bu tür gerilemelerin ekonomik bir maliyeti olmasını sağlamak için sahip olduğu araçları giderek daha fazla kullanacak ve hukukun üstünlüğünün baltalandığını gördüğü ülkelerde reform için baskı yapacaktır.

Dikkat edilecek nokta; Rus enerji kaynaklarına geri dönüş ve enflasyonist değişimlere karşı halk gösterilerinin etkisi.

Tartışma