
Biz hakikatten uzaklaştıkça, hakikat de bizden yüz çevirdi. Hakikat bir zamanlar yol gösteren bir yıldız iken şimdi karanlık gecelerde bile aranmayan bir ışığa dönüştü.
Son Güncelleme: 12 Aralık 2025 Cuma - 10:45 | GDH Haber
Biz hakikatten uzaklaştıkça, hakikat de bizden yüz çevirdi
Toplum olarak yaşadığımız çürüme, bir ağacın kabuğundan değil, köklerinden başlayan bir çürüme!
Dışarıdan bakınca hala sağlam, hala ayakta gibi duran ama içi boşalmış bir varoluş hali.
Değerlerimiz altüst oldu demek bile hafif kalıyor; çünkü değer dediğimiz şey artık tartılmıyor, sadece tüketiliyor. Hakikat ise bir zamanlar yol gösteren bir yıldız iken şimdi karanlık gecelerde bile aranmayan bir ışığa dönüştü.
Biz hakikatten uzaklaştıkça, hakikat de bizden yüz çevirdi.
Ve insan, kendi gerçeğinden kaçtığında önce gürültü çıkarır, sonra sessizliğe gömülür.
Şimdi tam da o sessizliğin eşiğindeyiz.
Aslında içimizdeki çürüme birden olmadı; her gün biraz daha görmezden geldiğimiz küçük yalanlarla, küçük susuşlarla, küçük ihanetlerle büyüdü.
Ve biz sandık ki; büyük yıkımlar aniden gelir.
Oysa yıkım sessiz çalışır, önce ruhu çöker, sonra beden devrilir.
Şimdi tedavi için bir ilaç arıyoruz!
Bizi silkelesin, kendimize getirsin, yeniden özümüze döndürsün diye.
Fakat bilmediğimiz şu!
Aradığımız ilaç dışarıda değil, içeridedir.
İnsan kendini kaybettiğinde bulacağı çare yine kendi içindedir.
Belki de içmemiz gereken ilaç bir hakikat şurubudur.
Acıdır, yakar…
İlk yudumu mideyi değil, vicdanı sızlatır.
Ama iyileştirir.
Çünkü hakikat acıtmayan bir ilaç değildir; aksine insanı kendine getiren en sert uyarıdır.
Eğer bu toplumsal çürümeyi durdurmak istiyorsak, önce bireysel iç hesaplaşmayı başlatmalıyız.
Önce kendimizi iyileştirmeden toplum iyileşmez.
Önce gözümüzdeki perde kalkmadan kalbin aynası parlamaz.
Unuttuğumuz şey şu!
Biz değerlerle yaşayan bir millettik.
Adaletle nefes alır, merhametle var olurduk.
Şimdi ise merhameti zayıflık, adaleti gecikmişlik, doğruluğu saflık sayan bir çağdayız.
İşte tam bu noktada, yok oluş ile diriliş arasındaki çizgide duruyoruz.
Şayet bu çizgiyi hakikat yönüne doğru bir adımla geçmezsek,
toplum olarak değil, insan olarak tükenişe mahkum oluruz.
O halde dostlar, içmemiz gereken ilaç şudur!
Hakikatin acısını mide değil, kalp taşısın.
Adalet, merhamet, onur, irade ve vicdan yeniden omurgamıza otursun.
Değerlerimizi hatırlamak artık bir lüks değil, bir kurtuluş nefesidir.
Aksi halde çürüme sadece bugünü değil yarını da gömecek.
Ve biz, kendi elleriyle çöküşünü hazırlayan bir toplumun sessiz tanıkları olarak kalacağız.
Ama hala umut var.
Bir kıvılcım yeter.
Yeter ki hakikatin ışığından bir kez daha kaçmayalım.
Vesselam…
Devamını Oku
10 Aralık 2025 Çarşamba - 07:00
Devamını Oku
08 Aralık 2025 Pazartesi - 07:00
Devamını Oku
06 Aralık 2025 Cumartesi - 07:00