
TikTok, bir eğlence uygulaması değil, zamanın ve dikkatin efendisi. YouTube, bir video platformu değil, yeni nesil zihinlerin algı kapılarını şekillendiren bir ekran cenderesi. Ve bu platformların hepsi, ABD merkezli küresel yapılar tarafından yönetiliyor.
Son Güncelleme: 19 Temmuz 2025 Cumartesi - 07:00 | GDH Haber
Dünyayı sömürmenin şekli değişti. Artık ne gemilerle kolonilere asker gönderiliyor ne de ülkeler zapt edilerek bayrak dikiliyor.
Yeni sömürge düzeni ekranlardan, algoritmalardan ve veri merkezlerinden işliyor.
Adına “dijital emperyalizm” diyorlar. Başını Amerika çekiyor.
Teknoloji devleri aracılığıyla dünyanın dört bir yanına sızıyorlar; zihinleri kuşatıyor, kültürleri dönüştürüyor, bağımlılıklar inşa ediyorlar.
Google bir arama motoru değil, bilgi tekeli artık.
Meta, bir sosyal ağ değil, toplumsal zihin haritamızı çizen dijital bir mühendis.
TikTok, bir eğlence uygulaması değil, zamanın ve dikkatin efendisi. YouTube, bir video platformu değil, yeni nesil zihinlerin algı kapılarını şekillendiren bir ekran cenderesi.
Ve bu platformların hepsi, ABD merkezli küresel yapılar tarafından yönetiliyor.
Türkiye’de bu durumun etkileri artık daha görünür hale geldi.
Reklam pastası neredeyse tamamen Meta, YouTube ve TikTok gibi yabancı mecralara kaydı. Konvansiyonel medya ciddi bir darbe aldı.
Birkaç yıl içinde televizyonların önemli bir kısmının kapanması artık bir öngörü değil, bir ihtimal değil; bir gerçeklik.
Bu yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda bir ulusal güvenlik sorunudur.
Çünkü medya sadece bir iletişim aracı değil, aynı zamanda bir ülkenin kültürel hafızası, yön duygusu ve milli refleksidir.
Eğer bu alan tamamen yabancı algoritmaların ve platformların kontrolüne girerse, kendi hikayemizi
başkalarının senaryosuyla anlatmak zorunda kalırız.
Türkiye’de medya bağımsızlığını ve özgürlüğünü sağlamak istiyorsak, bu platformları etkin şekilde denetlemek ve alternatif dijital ekosistemler oluşturmak zorundayız.
Biz sanal alemde eğleniyoruz zannederken, onlar verilerimizi topluyor.
Her tıklamamız bir iz, her beğenimiz bir veri, her aramamız bir itiraf oluyor.
Dijital sömürgeciliğin çarkı böyle dönüyor.
Kimliğimiz, düşüncemiz, hatta duygularımız bile algoritmalarla pazarlanabilir hale geliyor.
Ulus devletlerin sınırları değil, veri akışlarının hatları belirleyici hale geliyor.
Bir ülkenin tankı, topu olmadan da fethedilebileceğini gösterdi bu çağ. Dijital bağımlılık üretildi, mahremiyet aşındı, zihinsel esaret kurumsallaştı.
Kendi kültürünü, değerlerini, ahlakını dayatan bu düzen, yerli olan her şeyi “geri”, “eski”, “modası geçmiş” ilan ediyor.
Bu nedenle mesele sadece teknolojik bir dönüşüm değil, aynı zamanda medeniyetler arası bir savaş.
Kimin hikayesi anlatılacak, kimin sesi duyulacak, kimin yaşam tarzı ideal kabul edilecek?
İşte tüm bu soruların cevabını dijital emperyalizm veriyor ve biz farkında olmadan teslim oluyoruz.
Artık mesele teknoloji üretmekle sınırlı değil, teknolojiyle birlikte kendi kültürel zırhımızı da inşa etmek.
Aksi halde sadece donanımı değil, ruhumuzu da kaybederiz.
Verisi Amerika’da saklanan bir toplumun geleceği de Amerika’nın iradesiyle şekillenir.
Bu yüzden kendi dijital dünyamızı kurmak, sadece bir ekonomik hamle değil, bir bağımsızlık mücadelesidir. Tıpkı toprağımız gibi, dijital varlığımızı da korumak zorundayız.
Çünkü emperyalizm artık toprak değil, zihin işgaliyle ilgileniyor.
Vesselam…
Devamını Oku
15 Aralık 2025 Pazartesi - 08:00
Devamını Oku
12 Aralık 2025 Cuma - 10:45
Devamını Oku
10 Aralık 2025 Çarşamba - 07:00