Gençliğin İzinde

MEDENİYETİMİZİN İNŞASI VE İNSAN-I KAMİL ÇABASI

Medeniyet tasavvurumuzun merkezinde bir hedef yatar,insanı, eşref-i mahlukat olmanın idrakiyle “insan-ı kâmil” mertebesine eriştirmek. 

Bu çaba sadece bireysel bir olgunlaşma değil,toplumu, milleti ve devleti inşa eden bir derinliktir. 

İnsan kamil olursa, şehirler bayındır, toplum huzurlu, devlet adil olur. 

İşte biz bu çabanın peşindeyiz. 

Bu yüzden, medeniyetimizde gençlik asla bir sorun olarak görülmemiştir. Aksine, gençler bir potansiyelin, bir ham cevherin, bir müjdenin adıdır.

Bugün de aynı hissiyatla, aynı sorumlulukla gençliğe bakmak zorundayız. 

Çünkü gençlik bir çağ değil, bir haldir. 

İmanla, irfanla, idrakle beslenmiş bir gençlik,nefsini bilen, neye inandığını bilen, ne için yaşadığını bilen bir gençliktir. 

Biz bu gençliği Teknofest sahalarında görüyoruz. 

İHA’lardan yazılıma, yapay zekadan uzay teknolojisine kadar nice alanda ter döken bu gençler, sadece yarışlara değil, tarihe imza atıyorlar.

Ama unutulmamalı ki, sadece teknolojide değil, hikmette de derinleşmiş bir gençlik bizim idealimizdir. 

Teknofest ruhu, sadece demir ve devre değil, aynı zamanda dua ve direniştir. 

Bu gençlik Fatih’in yaşıtıdır.Akif’in imanıdır. Üstad Necip Fazıl’ın kavgasıdır. Recep Tayyip Erdoğan’ın dirayetidir.

Gençlik; ülke idaresinde nesne değil, özne olmalıdır. 

Yönetime katılan, sorumluluk alan, sözü olan, sözü dinlenen bir gençlik; ancak adaletin ve merhametin teminatı olabilir. 

Onları konuşan değil, onları dinleyen, yol gösteren değil, birlikte yürüyen bir akla ihtiyaç var. 

Çünkü bugünün gençleri yarının sadece seçmeni değil,lideri, yöneticisi, mimarı, müellifi, mücahididir.

Ey genç arkadaşım! 

Unutma, sende saklı bir cevher var. Kalbini temiz tut, zihnini açık, ruhunu dik tut. 

Sana güveniyoruz. 

Seni bekleyen bir dava, senden mücadele bekleyen bir ümmet var.

Ve ey kıymetli büyükler! 

Gençleri anlamadan gelecek inşa edilemez. 

Onları yargılamak değil, yanında yürümek gerek. 

Çünkü bizim medeniyetimiz gençlik üzerinden yükselmiştir; 

Bedir’deki Mus’ab’la, İstanbul’u fetheden Fatih’le, 15 Temmuz’da tanklara direnen isimsiz kahramanlarla.

Bugünün görevi; gençliğe güvenmek, onu yetiştirmek ve ona alan açmaktır.

Çünkü yarın, bugünün genç elleriyle yazılacaktır.

Vesselam…