
Mükemmel insan, hata yapmayan değil; hatasında bile edep, tevazu ve idrak sahibi olandır.
Son Güncelleme: 27 Ekim 2025 Pazartesi - 08:20 | GDH Haber
İnsanı mükemmelleştiren şey, defalarca denemesi değil; her hatasında yeni bir şey öğrenmesidir.
İnsanın yolculuğu, hiçbir zaman doğruların mutlak çizgisi üzerinde ilerlemez.
Her adımda bir tereddüt, her tercihte bir sınav, her düşüşte bir öğreti gizlidir.
Biz çoğu zaman hatalarımızdan utanırız. Oysa insanı kemale götüren, tam da o utanışın içinden doğan farkındalıktır.
Hata, bir insanın zayıflığı değil, olgunlaşmasının en sessiz tanığıdır.
Her hatada, hayat bize kendini yeniden anlatır.
Bazen yanlış bir söz, bazen yanlış bir tercih…
Ama hepsinin ortak noktası şudur!
Her biri bizi “neden?” sorusuna taşır. Neden böyle davrandım?
Neden böyle düşündüm?
Neden sustum ya da konuştum?
Bu soruların içinde saklıdır insanın kendiyle hesaplaşması.
Ve bu hesaplaşma, hiçbir başarı hikayesinin anlatmadığı kadar insana aittir.
Mükemmellik, sanıldığı gibi kusursuzluk değildir.
Mükemmel insan, hata yapmayan değil; hatasında bile edep, tevazu ve idrak sahibi olandır.
Çünkü her hata, aslında bir sınır öğretir insana. Nerede duracağını, hangi sözü yutacağını, hangi yöne dönmesi gerektiğini…
Hata yapmadan sınır bilinci gelişmez. Ve sınır bilinci olmadan da insan, kendini tanıyamaz.
Fakat ne yazık ki modern insan, hata yapmaktan korkar hale geldi.
Herkes doğru görünmek, kusursuz yaşamak, başkalarının gözü önünde “yanılmaz” bir portre çizmek istiyor. Sosyal medyanın estetik vitrini içinde, kimse düşmek istemiyor.
Oysa düşmeyen insan öğrenemez; öğrenmeyen insan da değişemez. Hatalarımızı görünmez kıldığımız oranda insanlığımızı da saklıyoruz. Çünkü insan, kusurlarıyla bütündür.
Hata bir zaaf değil, bir aynadır.
O aynaya bakabilen insan, kendi içindeki eksikliği görür; gören ise düzeltme yoluna girer.
Fakat o aynadan kaçan, hep başkalarını suçlar, kendi iç dünyasının karanlığını dışarıya yansıtır.
Oysa olgunluk, başkasını değil, kendini sorgulamaktır.
Hatalarından ders çıkaran bir insan, başkalarının hatalarına da merhametle bakar.
Çünkü bilir ki, insan denilen varlık, aynı imtihanın farklı sahnelerinde yürür.
Hata, insanın karakterini test eder. Kimileri hatasını itiraf eder, kimileri bahane üretir.
Kimileri özür diler, kimileri inkar eder. O an, insanın kişiliği en çıplak haliyle ortaya çıkar.
Çünkü hatayı kabul etmek cesaret ister; düzeltmeye niyet etmek olgunluk!
İşte bu ikisi bir araya geldiğinde, insan gerçekten büyür.
Aslında hatalardan kaçmak değil, onları dönüştürmek gerekir.
Çünkü hayat, hataların içinden doğruyu süzebilme sanatıdır.
Her yanlış adım, bir sonraki doğrunun altyapısını kurar.
Her pişmanlık, yeni bir bilincin habercisidir.
Allah’ın insanı “sürekli öğrenen bir varlık” olarak yaratması da boşuna değildir.
Kulluk, yanlışı fark edip yönünü değiştirebilme iradesidir.
Ve sonunda anlarız ki; hata, insanın düşmanı değil, mürşididir.
Çünkü her hata, insanı kendi nefsinin çıplaklığıyla yüzleştirir.
Onu terbiye eder, törpüler, sadeleştirir. Mükemmelliğin yolu işte bu terbiyeden geçer.
Defalarca denemekten değil; her denemede biraz daha anlamaktan, biraz daha insanlaşmaktan.
Vesselam…
Devamını Oku
06 Aralık 2025 Cumartesi - 07:00
Devamını Oku
03 Aralık 2025 Çarşamba - 09:12
Devamını Oku
01 Aralık 2025 Pazartesi - 09:16