
Bugün Gazze’de dökülen masum kanın, Irak’ta yok edilen medeniyetin, Afganistan’da çalınan umutların, Latin Amerika’da sömürülen halkların ve Afrika’da açlığa terk edilen çocukların ahı… Elbet bir gün dönecek.
Son Güncelleme: 16 Haziran 2025 Pazartesi - 00:00 | GDH Haber
Gücün sarhoşluğu, adaletin yitimine eşlik eden kibir ve iç çürüme; en güçlü imparatorlukların bile mezarını kazmıştır.
Roma’yı, Bizans’ı, Sovyetler’i tarihe gömen bu kanun şimdi Amerika’nın kapısını çalıyor.
Bugünlerde yeniden konuşulmaya başlanan bir kitap var: The Disuniting of America (Amerika’nın Bölünmesi). Yazarı, J. F. Kennedy’nin danışmanlığını da yapmış olan ünlü Amerikalı tarihçi Arthur Schlesinger. Kitap ilk olarak 1991’de, Sovyetler Birliği’nin dağıldığı yıl yayımlandı.
Ne ironiktir ki, o dönemde herkes Sovyet çöküşünü tartışırken, Schlesinger Amerika’nın kendi içinden çökebileceği uyarısını yapıyordu.
Kitap, sadece 100 sayfadan az bir hacme sahip, adeta bir düşünce raporu.
Ancak verdiği mesaj, ciltlerce kitabın söyleyemeyeceğini haykırıyor! Amerika’nın bölünme riski, dış tehditlerden değil, iç çatışmalardan, kültürel bölünmelerden ve kimlik siyasetinin büyüttüğü fay hatlarından kaynaklanıyor.
Bugün Kaliforniya’da yeniden dillendirilen “ayrılma” söylemleri, kitabın öngörülerini daha da kıymetli kılıyor.
Kaliforniya’nın teknoloji devleriyle, Teksas’ın silahlı bireyciliği, Florida’nın popülist damarları ve kuzeydoğu eyaletlerinin elitist kültürel kodları artık aynı ülke haritasında barınamıyor. “Birleşik Devletler” denilen yapı, aslında derin bir parçalanmanın üzerini örten geçici bir vitrin.
Amerika’nın çöküşü sadece ekonomik ya da siyasi değil; çok daha derin, ruhsal ve ahlaki bir çöküş.
Her yıl binlerce insan silahla öldürülüyor, zengin ile yoksul arasındaki uçurum her geçen gün büyüyor, ırksal çatışmalar yeniden alevleniyor.
Göçmen karşıtlığı ve İslamofobi, artık sadece sokaktaki insanların değil, devlet politikalarının da dili olmuş durumda.
Eğitim sistemi parçalanmış, sağlık sistemi çökmüş, medya ise hakikatin sesi olmaktan çoktan çıkmış.
Bütün bunların merkezinde ise, Schlesinger’ın da 30 yıl önce dikkat çektiği “ortak kimlik yitimi” var.
Artık Amerikalılar kendilerini “Amerikalı” hissetmiyor.
Siyah, beyaz, Latin, Asyalı, yerli, evangelist, liberal, muhafazakar, feminist, milliyetçi, sosyalist, vs… Herkes kendi kimliğinin içine kapanmış durumda.
Ortak değerler, ortak tarih, ortak vicdan…
Bunlar artık sadece anayasada yazılı birkaç cümle.
Ve tüm bunlar bize bir şey söylüyor!
Amerika bölünecek.
Hem de hiç beklemediği bir anda, paramparça olacak.
Çünkü tarih bize şunu öğretmiştir!
Zulümle, kibirle ve adaletsizlikle yükselen hiçbir güç, ebedi olamaz.
Bugün Gazze’de dökülen masum kanın, Irak’ta yok edilen medeniyetin, Afganistan’da çalınan umutların, Latin Amerika’da sömürülen halkların ve Afrika’da açlığa terk edilen çocukların ahı…
Elbet bir gün dönecek.
Amerika’nın gökdelenleri belki hala göğe yükseliyor olabilir ama o dev yapının içi çürüyor.
Tıpkı bir çınarın kuruyan gövdesi gibi. Ve çınar ne kadar büyükse, düşüşü o kadar yankı yapar.
Arthur Schlesinger’ı yeniden okumak gerekiyor.
Çünkü o, tarihin bugünü yazdığını 30 yıl önceden görmüş biri.
Ve ben bu kitaptan bağımsız yine tam 30 yıl önce Mehmet Emin Güvener Hocaefendinin sohbetinde de dinlemiştim bu sözleri. O da ABD’nin parçalanacağını “Sovyetler Birliğinden de beter olacak “sözüne şahitlik etmiştim.
Ve biz şimdi, o sözlerin yavaş yavaş gerçekleştiğine tanıklık ediyoruz.
Göz göre göre gelen bir çöküş bu.
Ve bu çöküş, sadece Amerika’nın değil; zulme karşı susan, hakikate göz yuman tüm düzenlerin çöküşü olacak.
Vesselam…
Devamını Oku
15 Aralık 2025 Pazartesi - 08:00
Devamını Oku
12 Aralık 2025 Cuma - 10:45
Devamını Oku
10 Aralık 2025 Çarşamba - 07:00