
Hiçlik, yokluğun karanlığı değildir; Rabbine yakınlaşmanın nurudur. Kırık bir kalbin, secdenin toprağında tamamlanmasıdır.
Son Güncelleme: 10 Aralık 2025 Çarşamba - 07:00 | GDH Haber
İnsanın hakikate yürüyüşü, çoğu zaman bir kalabalıktan değil, bir hiçlikten başlar.
Dışarıdan görünen bütün gürültülerin, zaferlerin, yenilgilerin, unvanların ötesinde; insanın kalbinin tam merkezinde sessiz bir menzil vardır.
İşte o menzile varanın duyduğu ilk ses, hiçliğin çağrısıdır.
Bu çağrı, kulağa değil; ruhun derinliklerine dokunur.
“Ben” dediğimiz putun sessizce yıkıldığı, nefsin elbiselerinin tek tek soyulduğu bir sükunettir bu.
Ve insan en çok o zaman anlar!
Hakikat, insanın büyüklüğünde değil, kendi hiçliğini fark edişindedir.
Tasavvuf ehli asırlardır aynı gerçeği fısıldar;
Kul, ‘hiç’ olabildiği ölçüde ‘var’ olur.
Çünkü insanın gerçek varlığı, kendi kudretinden değil, acziyetinden doğar.
Hiçlik, yokluğun karanlığı değildir; Rabbine yakınlaşmanın nurudur.
Kırık bir kalbin, secdenin toprağında tamamlanmasıdır.
Benliği eriten, gönlü yücelten bir sırdır.
Nefsin en büyük taassubu “ben” demesidir;
kalbin en büyük özgürlüğü ise o “ben”den uzaklaşması.
Bu yüzden su, kabına sığmaz; akmak ister.
Aşık, dünyaya sığmaz, Rabbine koşmak ister.
İnsan da benliğe sığmaz, hakikate yönelmek ister.
Hiçliğin çağrısı insana şöyle der:
“Bırak kendini,
Bırak nefsinin yüklerini,
Bırak sen sandığını…”
Ve insan o anda fark eder ki;
Kul olmak, yük değil; yükten kurtuluştur.
Sarsılmaz bir teslimiyet, hesapsız bir güven, tarifsiz bir sükunettir.
Kalp dünyaya tutundukça yorulur, Rabbine yöneldikçe hafifler.
O yüzden sufiler der ki;
“Dünyayı terk etmek değil, dünyayı kalbinden indirmektir zühd.”
Çünkü dünya elinde oldukça seni esir edemez;
kalbine yerleşince seni kendine kul eder.
Hiçliğin çağrısı, insanın kalbine şunu öğretir;
“Sana güç veren sen değilsin.
Seni ayakta tutan sen değilsin.
Varlığın O’ndandır, dönüşün O’nadır.”
Ve bu idrak, bir ömürlük yolculuğun anahtarıdır.
Kul, o anahtarın kapısını açtığında;
içeriye sessizlik, teslimiyet, huzur ve merhamet dolar.
Orada ne kibir kalır, ne öfke, ne de kendini olduğundan fazla sanmak!
Sadece Allah’ın hatırlanması vardır.
Ve Allah’ı hatırlayan kalp, bir daha asla kaybolmaz.
Belki de insanın bütün arayışı, bütün sızısı, bütün yolu; kendi hiçliğini anlayıp, Allah’ın sonsuzluğuna sığınmak içindir.
Ve bu çağrı…
Her nefeste, her sükutta, her secdede yeniden yankılanır!
Hiçliğin çağrısı,
Hakikate açılan en derin kapı.
Vesselam…
Devamını Oku
08 Aralık 2025 Pazartesi - 07:00
Devamını Oku
06 Aralık 2025 Cumartesi - 07:00
Devamını Oku
03 Aralık 2025 Çarşamba - 09:12