Medeniyet ufku

Medeniyet Ufku

Bir milletin ayakta kalma gücü sadece tankıyla, topuyla, teknolojisiyle ölçülemez.

Asıl güç, köklerde gizlidir. Köklerimizde ne kadar derin bir medeniyet birikimi varsa, ufkumuz da o kadar geniştir.

Çünkü medeniyet dediğimiz şey; sadece şehirler kurmak, yollar yapmak, binalar dikmek değildir.

Asıl olan, insan inşa etmektir.

Bizim medeniyetimiz, taşta hakkı gören bir bilinçtir.

Suyu israf etmemeyi ibadet bilen bir anlayıştır.

Hayvana eziyeti değil, ona selam vermeyi öğretir.

Yetimin başını okşarken gösterilen rikkattir bizim medeniyetimiz.

Yani gözle görülmeyen ama kalple hissedilen bir vakarlı duruştur.

Bugün yaşadığımız dünyanın karmaşası içinde, kendi özümüzden uzaklaştıkça yönümüzü de kaybediyoruz.

Halbuki bir milletin istikameti, medeniyet tasavvuru ile şekillenir. Bizim medeniyet tasavvurumuz ise insan merkezlidir.

İnsanı yeryüzünün halifesi kabul eden bir inançla yoğrulmuştur.

Modernliğin parıltılı ambalajları arasında, özümüzü kaybetmemeliyiz. Çünkü bizim özümüzde Mevlana’nın çağrısı, Yunus’un dili, Hacı Bektaş’ın adaleti, Osman Gazi’nin vakarı, Fatih’in ufku, Akşemseddin’in hikmeti vardır.

Bizim medeniyetimizde şehir, insanın aynasıdır.

Caminin gölgesi çarşıya düşer, çarşının ahlakı mahallenin ruhunu belirler.

Her şey birbiriyle iç içe, ahenk içinde işler.

Artık yeni bir dirilişe ihtiyaç var.

Bir ruh dirilişi…

Betonlar yükselirken gönüllerin çökmediği, bilgi çoğalırken hikmetin kaybolmadığı bir diriliş.

Bizi geleceğe taşıyacak olan da budur!

Medeniyet ufkumuzu yeniden kuşanmak.

Çünkü bu topraklar, sadece vatan değil, aynı zamanda bir medeniyet emanetidir.

Bu emaneti ancak yüreğiyle düşünen, vicdanıyla yaşayan insanlar taşıyabilir.

Vesselam…