
Bir yanda ölümle sonuçlanan Kırım Kongo vakaları, diğer yanda şehir merkezlerinde beliren yılanlar. Görünürde sıradan bir “doğa hadisesi” gibi dursa da aslında bu manzaralar bize doğanın fısıltıdan çığlığa dönüştüğü bir ikazıdır.
Son Güncelleme: 18 Haziran 2025 Çarşamba - 07:00 | GDH Haber
Doğa Hesap Soruyor!
Her yaz olduğu gibi bu yıl da kene vakaları ülkenin dört bir yanından yükseliyor.
Bir yanda ölümle sonuçlanan Kırım Kongo vakaları, diğer yanda şehir merkezlerinde beliren yılanlar. Görünürde sıradan bir “doğa hadisesi” gibi dursa da aslında bu manzaralar bize doğanın fısıltıdan çığlığa dönüştüğü bir ikazıdır.
Artık şehirler sadece insanlara ait değil.
Kırsaldan gelen yaban hayvanları, keneler, yılanlar, domuzlar, tilkiler, çakallar…
Hepsi kendilerine biçilen alanın gasp edilmesine sessiz kalamayacak kadar hayatta kalma refleksiyle hareket ediyor.
Sanki insanoğluna diyorlar ki:
“Bizim hakkımızı yok saydınız, şimdi yan yanayız!”
Eskiden dağda, bayırda olan bu canlılar neden şimdi okul bahçesinde, sitenin otoparkında, şehrin göbeğinde karşımıza çıkıyor?
Cevap çok açık: İklim değişiyor. Doğa bozuluyor. İnsan sınırı aşıyor.
Beton yığınlarıyla kırsalı yutup yerine ruhsuz siteler inşa ederken, kesilen her ağaç, kurutulan her dere, yakılan her orman bir hayvanın, bir canlının yaşam alanını yok etti.
Yani kene değil asıl tehdit olan; doğayı hoyratça kullanma biçimimiz, tabiatı hiçe sayan “modernleşme” anlayışımız.
Bugün gördüğümüz her kene vakası, aslında insanın doğaya verdiği zararın mikro yansımasıdır.
Her yılan haberi, bize ait olmayan bir toprağı işgal ettiğimizi hatırlatır.
Bu mesele sadece sağlıkla ilgili değil; ahlakla, adaletle, merhametle ilgili bir meseledir.
Zira doğaya merhameti olmayan bir toplumun, insana da adaleti kalmaz.
Bir başka açıdan da şunu düşünelim!
Belki de bu yaşadıklarımız Allah’ın bir uyarısıdır.
Kendi ellerimizle bozduğumuz düzenin, yine kendi kapımızı çalmasıdır.
Kur’an’da geçen şu ayet kulaklarımızda çınlamalı:
“İnsanların bizzat kendi elleriyle işledikleri yüzünden karada ve denizde fesat (bozulma) ortaya çıktı…” (Rum, 41)
Kene de, yılan da, ani seller de, aşırı sıcaklar da bu “fesat” halinin yeryüzündeki işaretleridir.
Şimdi sormalıyız kendimize!
Hangi ormanı yok ettik ki yılan yuvayı terk etti?
Hangi dereleri kuruttuk ki keneler artık tarlaya değil insana musallat oldu?
Hangi merhameti kaybettik ki mahlukat yeni imtihanımız oldu?
Doğa bize küs değil,hesap soruyor. Biz de ya bu hesabı adaletle ödeyeceğiz ya da kendi kazdığımız çukurda savunmasız kalacağız.
Velhasıl ey ülkem!
Bugün kene ısırıyor, yılan sokuyor. Ama hakikatte bizi zehirleyen kendi vurdumduymazlığımızdır.
Yaz bitmeden vicdanlar uyanır mı bilinmez.
Ama şunu unutmayalım!
Doğa intikam almaz. Ayna tutar.
Vesselam…
Devamını Oku
17 Aralık 2025 Çarşamba - 08:00
Devamını Oku
15 Aralık 2025 Pazartesi - 08:00
Devamını Oku
12 Aralık 2025 Cuma - 10:45