
Bugün birbirimizi dinlemeyi, anlamayı, susmayı ve beklemeyi öğrenmeye her zamankinden fazla muhtacız. Çünkü köprüler öfkeyle yıkılıyor ama sabırla yeniden kurulabiliyor.
Son Güncelleme: 22 Eylül 2025 Pazartesi - 07:00 | GDH Haber
İnsanın en ağır zincirlerinden biri öfkedir.
Dışarıdan bakıldığında güçlü ve kararlı bir duruş gibi görünse de, aslında öfke insanın en zayıf anını açığa çıkarır.
Çünkü öfke, aklı gölgeler, kalbi karartır, iradeyi rehin alır.
Bir anlık parlamayla söylenen bir söz, atılan bir adım ya da alınan bir karar, yılların emeğini, dostluğunu, hatta hayatın en kıymetli bağlarını paramparça edebilir.
İşte bu yüzden öfke, bir düşmandan çok daha sinsi bir esarettir, insanı içeriden kuşatır.
Öfke, doğru yönlendirildiğinde adaletin tohumu da olabilir.
Zalim karşısında öfkelenmek, haksızlık karşısında susmamak, mazluma yapılan zulme itiraz etmek…
Bunlar öfkenin terbiye edilmiş, hakikatin hizmetine girmiş halidir. Fakat nefsin, gururun, çıkarların ve ihtirasların körleştirdiği öfke sadece yıkıcıdır.
İnsanı küçültür, ilişkileri bozar, toplumun huzurunu dağıtır.
Bugünün Türkiye’sine baktığımızda, bireysel öfkelerin toplumsal zemine yansıdığını açıkça görüyoruz.
Sosyal medyada küçük bir kıvılcım, koca bir yangına dönüşebiliyor.
Haklı veya haksız demeden herkes birbirine saldırıyor, kırıcı sözler uçuşuyor.
Trafikte sabırsızlık bir can kaybına, mecliste öfke bir kutuplaşmaya, sokakta kızgınlık bir kavgaya dönüşüyor.
Hatta öfke, siyasetten gündelik hayata kadar her yerde dilimizi, üslubumuzu ve bakışımızı esir alıyor.
Halbuki bu ülkenin en büyük ihtiyacı öfkeyle değil, akılla ve merhametle hareket etmek.
Çünkü öfke, çözüm üretmez; sadece mevcut yarayı derinleştirir. Türkiye’nin yarınlarını inşa edecek olan sabır, dirayet ve ferasettir.
Hz. Ali’nin “Öfke anında sabır, kahramanlıktır” sözü işte tam da bu çağın insanına söylenmiş gibidir.
Asıl kahramanlık; bağırıp çağırmakta, hakaret etmekte ya da hiddetle parlamakta değil, öfkesini dizginleyip aklın yolunu seçmektedir.
Bugün birbirimizi dinlemeyi, anlamayı, susmayı ve beklemeyi öğrenmeye her zamankinden fazla muhtacız.
Çünkü köprüler öfkeyle yıkılıyor ama sabırla yeniden kurulabiliyor.
Ve şunu asla unutmamalıyız!
Öfkesini yenen özgürleşir, öfkesine esir olan ise kendi içinin zindanında mahkum kalır.
Bu ülke bizim ortak yuvamız.
Gelin öfkeyi değil, sükuneti büyütelim.
Kızgınlığımızı bir kenara bırakıp, birbirimize daha merhametle yaklaşalım.
Çünkü bugün Türkiye’nin en büyük ihtiyacı, öfkenin esaretinden kurtulmuş, ferasetiyle yol bulan insanlardır.
Vesselam…
Devamını Oku
12 Aralık 2025 Cuma - 10:45
Devamını Oku
10 Aralık 2025 Çarşamba - 07:00
Devamını Oku
08 Aralık 2025 Pazartesi - 07:00