
İstanbul yalnızca bir coğrafya değil, bir emanet, bir medeniyet tasavvuru, bir vicdan muhasebesidir.
Son Güncelleme: 24 Mayıs 2025 Cumartesi - 07:00 | GDH Haber
Bir zamanlar medeniyetin incisi, zarafetin adıydı İstanbul.
Her sokağında tarih fısıldar, her kıyısında bir dua yükselirdi semaya.
Fatih’in emanetiydi, Yahya Kemal’in ilhamıydı, Necip Fazıl’ın mısralarına düşen bir sevdalıydı. Şimdi ne yazık ki şehirler kraliçesi bir bakıma terk edilmiş bir mahzun gibi…
Artık İstanbul’a ihanet ediliyor, hem de göz göre göre. Sokaklar, kaldırımlar, caddeler çöplerle dolu; denizlerimiz yosunla değil, pislikle, plastikle kaplı; martıların çığlığı umut değil, çare arıyor.
Hava kirli, su kirli, insan ilişkileri dahi kirlenmiş gibi. Liyakatsizlik sokak sokak dolaşıyor, her yere sinmiş bir umursamazlık var.
Çöken metro merdivenleri, sadece bir mühendislik zafiyeti değil bu şehri yöneten zihniyetin çöküşüdür.
İstanbul’a özel yapılan peyzaj çalışmaları bir bir iptal ediliyor; kültürle yoğrulmuş estetik çizgiler yerine, geçici ve kimliksiz uygulamalar getiriliyor.
Ulaşım desen ayrı bir felaket. Her gün bir faciaya dönüşen metrobüs kazası, yolda kalan, yanan, arızalanan İETT otobüsleri, halkı ortada bırakıp kontak kapatan özel otobüsler…
Şehir adeta kendi kaderine terk edilmiş durumda. Ama en büyük ihanet nedir biliyor musun ey ülkem?
Bu şehir bir deprem gerçeğiyle yaşıyor. Yıllardır bilim insanları uyarıyor, raporlar sunuluyor, çağrılar yapılıyor. Peki İBB ne yapıyor? Hiçbir somut adım atmıyor.
Kentsel dönüşüm masalları anlatılıyor ama sahada ne bir gerçek dönüşüm var ne de halkı kapsayan bir hazırlık.
İstanbul, her geçen gün felakete bir adım daha yaklaşıyor ,ama yönetenler ya farkında değil ya da umursamıyor.
Ve tüm bunların üzerine bir de yolsuzluklar ekleniyor. Makam araçları, danışman kadroları, şeffaf olmayan harcamalar…
Halka hizmet yerine çıkar odaklı ilişkiler kuruluyor. Belediyecilik, ranta, propagandaya, sosyal medya algısına indirgeniyor. İstanbul’un itibarı, onun temiz havasında, mis gibi deniz kokusunda, sabah ezanıyla yankılanan semalarında gizliydi.
Şimdi o itibar, çöken altyapının, duran otobüslerin, ihmallerin ve yolsuzlukların gölgesinde kaybolmuş gibi. Bu şehir bizim değilmiş gibi davranıyoruz.
Oysa İstanbul yalnızca bir coğrafya değil, bir emanet, bir medeniyet tasavvuru, bir vicdan muhasebesidir.
Ey yöneticiler! Ey İstanbullular! Bu kadim şehre yeniden sadakat borcumuz var.
Çünkü İstanbul’a ihanet sadece onu kirletmek değil, aynı zamanda geçmişimizi silmek, bugünümüzü ziyan etmek ve geleceğimizi karartmaktır.
Vesselam
Devamını Oku
12 Aralık 2025 Cuma - 10:45
Devamını Oku
10 Aralık 2025 Çarşamba - 07:00
Devamını Oku
08 Aralık 2025 Pazartesi - 07:00