Türkiye kazanmıştır

Bir ülkenin tarihi bazen tek bir cümleye sığar!

“Türkiye kazanmıştır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hafta sonu Kızılcahamam’daki tarihi açıklaması, yalnızca bir siyasi beyan değil, milletçe ödenen ağır bedellerin ardından gelen bir zafer ilanıdır.

47 yıl boyunca bu topraklarda analar ağladı, ocaklar söndü, genç bedenler toprağa düştü.

Terör, sadece dağda değil, şehirde, zihinlerde ve yüreklerde de bir yara açtı.

Ama bugün geldiğimiz noktada, terör örgütünün silah bırakma kararı, artık eski Türkiye’nin kapanan bir dosyasıdır.

Erdoğan’ın “Terörsüz Türkiye hedefimize giden yolda bugün atılan önemli adımın hayırlara vesile olmasını diliyorum” sözleri, sadece bir temenni değil; bir çağın kapandığını ve yeni bir devrin başladığını ilan eden bir beyanattır. Bu söz, yıllardır sahada mücadele eden askerimizin, polisin, istihbaratın ve aynı zamanda bu davaya gönül vermiş milyonların alın terinin, kanının ve duasının karşılığıdır.

Türkiye Yüzyılı vizyonu sadece büyüyen ekonomiler, dev projeler ya da dijital dönüşümlerle yazılamaz.

Bu vizyonun en temel yapı taşı, “Terörsüz Türkiye”dir.

İçinde kardeşliğin olduğu, şehirlerinde hendek kazılmayan, bayram sabahlarında mayın patlamayan, şehit haberleriyle uyanılmayan bir Türkiye…

Cumhurbaşkanı’nın şu cümlesi, bu yüzyılın parolasını veriyor aslında;

“Önce Terörsüz Türkiye, ardından Terörsüz Bölge hedefimize ulaşacağız.”

Bu söz, yalnızca bir güvenlik perspektifinin değil; bir birliktelik stratejisinin, bir medeniyet tasavvuru idealinin ifadesidir.

Bu elbette bir final değil. Başarıların ardından gelen asıl sorumluluk, insicamı inşa etmektir.

Türkiye artık yeni bir sınavla karşı karşıyadır!

Terörün kökünü kazımak yetmez, o toprağa birlik ve beraberliği , kalkınmayı, kardeşliği ve eşit paylaşım hukukunu da ekmek gerekir.

Türkiye Yüzyılı, sadece güçlü bir devlet değil; vicdanlı bir millet olmanın yüzyılı olmalıdır.

Bugün terörle mücadelede elde edilen başarıyı, yarın eğitimde fırsat eşitliğiyle, ekonomide adaletle, hukukta güvenle taçlandırmazsak, bu kazanım eksik kalır.

Ama bugün için şunu gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz:

Türkiye kazanmıştır.

Silahın değil, sözün kazanacağı bir çağa girilmiştir.

Korkunun değil, umudun konuşacağı bir iklim doğmuştur.

Ve artık terörle anılmayan, dünyaya barış ve istikrar sunan bir Türkiye hayali, sadece mümkün değil; yakındır, gerçektir.

Vesselam…