
Oğlu ardında “baba” kelimesini yarım bırakmışken, eşinin savcılığa verdiği dilekçe, vicdanlarda bir kurşun gibi patladı. Anladık, “maddi zarar” karşılanmış. Ama “manevi zarar” nasıl karşılandı Şükriye Hanım? Hangi para bir çocuğun babasız büyümesini kolaylaştırır?
Son Güncelleme: 23 Mayıs 2025 Cuma - 13:36 | GDH Haber
Bazı cümleler vardır, insanın içine saplanır. Gün boyu diline dolanır, zihnini kemirir. “Maddi ve manevi tüm zararlarımız karşılanmıştır.” Dilekçeye bu yazılmış.
Altına da bir eşin imzası atılmış. Kocasını toprağa vermiş bir kadının imzası bu.
Kalemi oynatırken eli mi titredi, vicdanı mı sustu, bilinmez.
Ama kesin olan bir şey var!
Bir şeyler çok fena koptu bu ülkede.
Oğuz Murat Acı…
Hayatının en genç, en güçlü, en umutlu çağında toprağa düşürülen bir can.
Gencecik bir baba.
Oğlu ardında “baba” kelimesini yarım bırakmışken, eşinin savcılığa verdiği dilekçe, vicdanlarda bir kurşun gibi patladı.
Anladık, “maddi zarar” karşılanmış.
Ama “manevi zarar” nasıl karşılandı Şükriye Hanım?
Hangi para bir çocuğun babasız büyümesini kolaylaştırır?
Hangi banka, geceleri boş yastığa sarılan bir kadına huzur verir?
Hangi ödeme, “keşke”leri susturur?
Eylem Tok ve Timur Cihantimur…
Bir cinayet mahallinden kaçan ilk insanlar değiller bu ülkede.
Ama arkalarında bıraktıkları şey sadece bir ölü değil, çökmüş bir adalet duygusu oldu.
Herkes gözünün önünde olanı izledi. Kaçtılar. Sığındılar.
Hala dönmediler.
Ve şimdi mağdur olan ailenin şikayetini çektiği haberiyle adalet tamamen çöküyor.
Milyonlar, içinden şu cümleyi geçiriyor:
“Demek ki yeterince paran varsa, adalet seni bulmuyor.
Zaten seni kovalama gereği bile duymuyor.”
Bugün itibariyle adaletin yeri mahkemeler değil, döviz kurlarıdır.
Savcılıklarda değil, banka hesaplarındadır.
Şikayetini geri çeken bir eş, sadece kendi kaderini değil, bu toplumun vicdanını da ipotek altına almıştır.
Bir ülkede adaletin sesi kısıldığında, sokak fısıldar:
“Parası olan kaçar, fakiri mezara konar.”
Şimdi biz, bir eşin sessizliğiyle, bir çocuğun yetimliğiyle, bir toplumun hayal kırıklığıyla baş başayız.
Şimdi biz, adaletin para karşılığı rafa kaldırıldığı bir ülkenin sabahına uyandık.
Ama bu milletin kalbinde bir defter daha var.
O defter mahkemelere değil, vicdanlara kayıtlı.
Ve oraya düşen hiçbir dosya zaman aşımına uğramaz.
Unutmayacağız.
Çünkü unutursak, bir gün sıra bizim evimize geldiğinde,
kapımızı çalanın adalet değil, acı olduğunu çok geç anlayacağız.
Vesselam…
Devamını Oku
17 Aralık 2025 Çarşamba - 08:00
Devamını Oku
15 Aralık 2025 Pazartesi - 08:00
Devamını Oku
12 Aralık 2025 Cuma - 10:45