AK Parti ile halka yayılan refah yüzde 50’leri gösterdi. Büyük bir hikaye yazdırdı. Bugün bu refah yine zenginin refahı. AK Parti’nin ekonomiyi toparladığı bugünlerde yeniden refahı halka yansıtacak çalışmaları yapması lazım.
Son Güncelleme: 22 Ağustos 2025 Cuma - 09:34 | GDH Haber
1- Artık sistemin ötekisi değil, kendisi!
AK Parti’nin hikayesinin başlangıcı, yılların ‘takunyalısı’ Milli Görüş Hareketi Lideri Necmettin Erbakan’ın yönetilemeyen Türkiye’de bir umut olarak iktidara gelmesidir.
Sonra sistemin ötekisi olan Erbakan ve partisi Refah’ın üstüne ülkenin tüm güç odaklarının çullandı. Demokrasiye balans ayarı verildi. Post-modern darbe 28 Şubat yapıldı.
Daha sonra meşru siyasetin dışına çıkması beklenen hareket, mevcut durumu hazmetti. Aşırıya kaçmadı ve mevcut sistemde yine siyaset yolunu deneme kararı verdi. Fazilet Partisi’ni kurdu. O da sistemin ötekisiydi ve yaşatılmadı.
İşte AK Parti’nin hikayesinde adını duyacağımız yer geldi. Parti içindeki ‘Yenilikçi Hareket’ yeni kurulan Saadet Partisi’ne gitmedi. AK Parti’yi kurdu. ‘Sistemle kavga etmeyeceğiz’ mesajlarıyla dolu bir partiydi ama bu yalnızca seçimlere kadar bir kamuflajdı.
Çünkü herkes biliyordu ki 28 Şubat cuntasının yaşayacak ömrü kalmamıştı ve bir sonraki seçim geliyordu. Askerlerin uygun gördüğü hükümetler yönetemiyordu. Siyasetin eskilerinin son günleriydi.
İşte yüzde 34 o seçimde geldi.
Daha sonra tek başına iktidar olmasına rağmen yine sistemin ötekisi olan AK Parti’yi gördük. Geçtiğimiz yazıda kuruluş yıldönümü vesilesiyle bahsetmiştik. 367’ler, kapatma davaları, Cumhuriyet Mitingleri…
İşte yüzde 46 o hengamede geldi. Ve daha sonra yüzde 50.
Bugün yüzde 50 değil. Çünkü artık yapılan bir yanlışta suçlu olacak başka aktör yok.
Ona ‘Sen ötekisin’ diyen yok. Ondan daha güçlü yok. Devlet içinde paralel birileri yok.
Hele sistem değişikliğinden sonra kötü gidene söylenebilecek hiçbir şey yok. Bundan sonra bu bağlamda yapılacak tek şey, her şeyi doğru yapmak.
2- Refahın Dağılmasındaki Adalet Kantarı Bozuldu
Bu yazıyı yazmamın sebebi aslında bu maddedir. Aynı gün içinde toplu taşıma durağında, hastane bahçesinde, dönerci önünde, trafik ışığında, İnstagram DM’de para isteyen, yemek isteyen, yardım isteyen insanlar gördüm.
Akşam da bir dost meclisinde zor durumda olan tanıdıkların haberlerini aldım. Bir yandan çevremin lüks tatillerde, şatafatlı yaşamlarını görüyorum, diğer yanda çok da farklı iş yapmayan ama ay sonunu zor getiren tanıdıklarımı görüyorum ve tabii bir yandan da dilenen insanları.
Sonra rakamlara bakayım dedim. Uzun zaman ekonomi programları yaptım. Aslında şu andan çok daha kötü rakamların olduğu dönemler gördüm. Şu anda toparlama evresindeyiz lakin ekonomik sıkıntıların sosyal sonuçları daha sonra ortaya çıkar.
Yazıyı yazmaya bir niyetle başlarsınız sonra yazı kendi kendini yazmış ve başlığa AK Parti’nin yüzde 50 alamama sebepleri gelmiş. Halbuki her şey aşağıda size vereceğim bilgilere bakarak başlamıştı.
(Hakan Kara’dan alıntıdır)
İşsizlik istatistiklerinden daha önemlidir iş gücüne katılım oranları. Bu oranlar bize çalışmaktan vazgeçenleri, gidenleri, umutsuzluğa kapılanları gösterir. 2024 itibarıyla eski günlere dönmüşüz. Ancak 2018’deki o düşüşteki insanlar bugün kim ve ne yapıyorlar? Ayrıca nüfus da arttı.
Bu grafik de MB verilerine göre ilan başına iş başvurularını gösteriyor. Bu sayılar eski dönemlere göre çok yüksek. İş bulmanın eskiye göre daha zor olduğunu gösteriyor.
Grafik: Habertürk
Bu grafik, Türkiye’deki gelirin kimlere ne kadar dağıldığını gösteriyor. Aslında en temel sorunumuz bu. Orta direğin eridiği, zenginin daha zengin olduğu, fakirin fakir kaldığı bir durum iktidarları en çok yoran şeydir.
AK Parti iktidara geldiğinde buna benzer bir durum vardı. Ancak yıllar içinde artan GSYH’dan pay alanlar arasına halk da eklendi. İnsanlar teknolojiye, hizmet sektörüne, havayolu taşımacılığına, güney tatillerine erişebilir hale geldi. İşte AK Parti yüzde 50’yi böyle aldı. Ancak 2018’den sonra -ki en yüksek nokta 2015’tir- bu eğilim değişti. Az önce verdiğimiz grafikteki gibi üst gelir grubu zenginleşti. Diğerleri fakirleşti.
Grafik: İbrahim Kahveci
İşte az önce toplam gelirden hangi gelir grubunun ne kadar pay aldığı grafiğini göstermiştik. Bu grafikte de o gelir gruplarının tüketim harcamalarındaki değişimi görüyoruz. Verilere göre zenginler kat kat fazla harcarken, diğer tüm gelir grupları daha az harcamaya, kemer sıkmaya başlamış. Bu da aslında orta direğin de eridiğini gösteriyor.
Grafik: İbrahim Kahveci
En dramatik tablo sanırım bu. Konut ve kira, ulaştırma ve lokantada harcamalar artarken, AK Parti dönemiyle gelen düşük gelirlinin de eğlenmesi, tatile gitmesi, gezmesi, eğitime para ayırması gerilemeye başlamış. Hatta vatandaş gıda harcamasında da kısmış.
Moody’s Türkiye Kredi Notu grafiğinde de gördüğümüz üzere biz büyük bir kriz yaşadık ve şu an toparlama evresindeyiz.
Grafik Hakan Kara
Döviz rezervlerinde gelinen tablo bir başarı örneği. Ayrıca aynı dönemde KKM’den de çıkılıyor ve enflasyon ile faiz kademeli olarak düşüyor. Bugünlerin ve yakın geleceğin sonuçlarını da şu anda olumsuzları gördüğümüz gibi göreceğiz.
AK Parti ile halka yayılan refah yüzde 50’leri gösterdi. Büyük bir hikaye yazdırdı. Bugün bu refah yine zenginin refahı. AK Parti’nin ekonomiyi toparladığı bugünlerde yeniden refahı halka yansıtacak çalışmaları yapması lazım. Bunlar yalnızca zam ile olacak şeyler değil.
3- Cefa Çekenlerin Tevazusundan Sefa Sürenlerin Kibrine
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın verdiği mücadele, kurucu kadroların çektiği sıkıntılar, iktidar olduktan sonra hizmetler ardı ardına hayata geçerken uykusuz kalınan gecelerden sonra muktedirliğin geldiği günlerde nereden geldiği belli olmayan türedilerin kendi açlıklarını ‘Reisçilik’le gizleyerek milleti rahatsız edecek davranışlar sergilemesi özellikle AK Parti yönetimleri içinde büyüyen nesilleri partiden uzaklaştırıyor. Tek tek örnekler vermeyeceğim ama bu konuyla ilgili hoşuma giden gelişmeyi yazacağım.
AK Parti Genel Sekreteri Eyyüp Kadir İnan, Cumhurbaşkanı Erdoğan fotoğrafı önünde poz kesip güç devşiren avukatla ve benzerleriyle ilgili bir paylaşımı yapıtı.
“Son dönemde bazı şahısların, ofislerini şatafatlı dekorlarla süsleyip altın varaklı masalar, kırmızı taht koltuklar arasında Genel Başkanımız, Cumhurbaşkanımızın fotoğrafını bir vitrin süsü gibi kullanarak milleti etkilemeye çalıştıkları görülüyor.
Açıkça ifade edelim ki, o fotoğraf bir makam odasının dekoru değildir. İstismar aracı HİÇ DEĞİLDİR.
O fotoğraf, bir davanın, bir mücadelenin ve millete hizmet yolunda ödenen büyük bedellerin sembolüdür.
Cumhurbaşkanımızın hatırasını kendi şahsi reklamına alet edenler, kamuoyu nezdinde asla karşılık bulamayacaktır.
Bu istismarcılarla bireysel düzeyde mücadele etmekle kalmayacak, parti olarak da ayrı bir mücadele içine gireceğiz.
Çünkü bizim için bu dava, makam süslerinin değil, milletin derdiyle dertlenenlerin, gece gündüz çalışanların davasıdır”
AK Parti Genel Sekreteri Eyyüp Kadir İnan’ın bu paylaşımı, partide “yetkili” makamlara gelen yeni neslin son yıllardaki mutlak iktidar gücünün makam sahiplerini yozlaştırması sorununa karşı bir mücadelenin başladığını gösteriyor.
Yeni neslin siyaset anlayışında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın rolü, AK Parti’nin önündeki süreçteki misyonu doğru temellere oturtulursa -ki Türkiye Yüzyılı, Türk-Kürt-Arap ittifakı ve Eyyüp Kadir İnan’ın bu paylaşımı buna işarettir- parti ANAP gibi olmaz, tam tersine Cumhuriyetin yeni yüzyılında CHP gibi kökleşir. Ve bu kökleşme sürekli yüzde 50 üzeri oy alarak gerçekleştiği için milletle birlikte gerçekleşmiş olur.
Bu nedenlerle bu paylaşım çok önemlidir.
4-Sürekliliğin Yakalanamadığı, Milletin Dert Yandığı ve Çözüm Bekleyen Alanlar Var
Bu konuyla bir tane örnek vereceğim. Savunma Sanayi konusunda nasıl bir devrim yaşandıysa ve bugün büyüyerek devam ediyorsa. O devrimlerin yaşandığı başka alanlarda devam etmeme sorunu var.
İnsanları canından bezdiren sağlık sisteminde yaşanan devrim hala AK Parti’ye dua sebebi. Ancak son yıllardaki randevu bulamama ise dua sebebi değil. Burada bir tıkanıklık var ve çözülmeli. Ayrıca randevu için araya adam, doktor sokma işleri de ahlaki olarak başka sorunlara sebep oluyor.
Dar gelirlilerin eğitimde üst gelirlilerle yarışabilir hale gelebilmesi için kitaplardan tutun da birçok noktada verilen destekler bir devrimdi. Ancak bugün bu denge şaşmış durumda. Hangi öğretmenle konuştuysam yeni bir reformun gelmesi gerektiğini söylüyorlar.
Yargı konusuna girersek çıkamayız. Adliyelerde insanlar birçok şeyden memnun değil. Ve ‘birilerinin yargısı’ dönemini bitiren AK Parti’den burada çok çok çok fazla beklenti var. Bunu yazarken muhalefet partisinin veya destekçilerinin beklentilerinden bahsetmiyorum. Adalet bekleyen insanların yıllarca git gelini bitirmekten bahsediyorum.
5-Siyasetin Gücünün Azalması ve Devlet Bürokrasisinin Ağırlık Kazanması
Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Bülent Arınç, Cemil Çiçek, Köksal Toptan, Mehmet Ali Şahin, Beşir Atalay, Faruk Çelik, Binali Yıldırım… Daha sonra Bekir Bozdağ, Süleyman Soylu, Mahir Ünal…
Bu isimleri neden sayıyorum? Daha birçok isim var sayabileceğim ama bu kadarıyla derdim anlaşılır herhalde.
AK Parti, çok güçlü bir liderliği olan bir kadro hareketiydi. O kadro, Türk Siyasal Hayatının en sert fırtınalarını görmüş, farklı partilerde siyaset yapmış kurtların bir araya gelmesiyle ve genç ve dinamik isimlerle oluştu. Daha sonra buraya başka katılanlar da oldu. Parti içinden yetişenler de…
Bugün uzun süren devlet yönetiminin ardından olması çok anlaşılabilir ama siyasetin gücünü düşüren bir durum söz konusu. Bürokrasinin ve bürokrat geçmişli siyasetçilerin ağırlığının artması. Bu da halkla yapılan bir iş olan siyasetin ve özellikle siyaset üretiminin azalmasına sebep oluyor.
Bugün hala Ömer Çelik gibi, Eyyüp Kadir İnan gibi, Hayati Yazıcı gibi hem ilk kadrodan kalan hem parti içinden yetişen önemli siyasi figürler var ancak saha siyaseti konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan yük alan değil, yük olan da çok isim söz konusu.
Teknokrat bakanların avantajlarını da yaşamıyor değil AK Parti. 6 Şubat depremleri sonrası bölgenin ayağa kalmasında Murat Kurum’un büyük katkısını yadsıyamayız.
Ya da MİT Başkanlığı sonrası Dış İşleri Bakanlığı dönemi başlayan ve bölgede büyük hamleler yapan Hakan Fidan’ı. Ancak burada dediğim gibi mesele denge ve saha siyaseti. Son MYK’dan sonra burada gelişme olumlu yönde.
Devamını Oku
12 Aralık 2025 Cuma - 14:31
Devamını Oku
08 Aralık 2025 Pazartesi - 11:37
Devamını Oku
05 Aralık 2025 Cuma - 14:45