Günlük 7 saat 15 dakikamızı ekranlarda geçiriyoruz… Bu da bizi algoritmaların, yankı odalarının ve gösteriş kültürünün esiri haline getiriyor. Sadece yapay arzular ve gösteriş var.
Son Güncelleme: 06 Ekim 2025 Pazartesi - 09:41 | GDH Haber
Türkiye’de ekran süresi günlük ortalama 7 saat 15 dakikaya ulaşmış durumda.
Yani 7 saat 15 dakika boyunca algoritmaların yönlendirdiklerinin peşindeyiz.
Sürekli kısa videolar, sloganlar, aforizmalar ile dar bir yankı odasına hapsolmaktan mutlu oluyoruz.
Geçmişte üreten değil, tüketen olmaktan şikayet ederken şimdi tüketen bile değil, sergileyen oluyoruz. Daha iyi sergileyenleri gördükte yetersizlik hissiyle doluyoruz ve bu gidişin sonu psikolojik rahatsızlıklara çıkıyor.
Artık ihtiyaçlarımız yok. Hatta gerçek arzularımız da yok. Bizzat yaşayarak zevk aldığımız isteklerimiz yok. Sadece yapay arzular ve gösteriş var. Çok daha büyük olan tuzak ise, gösteriş için yaşamanın getireceği kaçınılmaz çukur: Riya!
Fakirin düğününe taktığımız altın, zenginin düğününe taktığımız altından daha küçükse bu “takı” meselesinin ruhuna aykırıdır. Orada devreye gösteriş ve “ne derler” girmiştir. İşte o noktada riyaya düşülmüştür.
Ancak dijital çağda bu riyakarlık sosyal ve siyasal alana sirayet ediyor. Artık riyakar olanlar toplumsallaşıyor. Ahlaki çürüme yayılıyor.
Zaten artık bu girdabın içine girmiş olan bizler bile farkındayız gördüklerimizin çoğu dezenformasyon. Yalan her yerde ve yalanla mücadele çok zor.
7 saat 15 dakika!
Sizce de biraz fazla değil mi?
Muhalif Medya ve Troller Dönüp CHP’ye Vurdu! Özel “Durun” dedi
Girizgahı bu konuyla yaptım. Çünkü suç temelde bizde. Bizi yankı odalarına hapseden bu alışkanlıklardan kurtulmalıyız. Gösterişten uzak durmalıyız. Ama tek suçlu biz değiliz. Bizi o yankı odasında tutmak isteyenler var.
O yankı odaları bizi partizanlaştırıyor. Söyleneni sorgulamadan kabul etmemizi sağlıyor. Kendi düşüncemiz dışında ya da bize düşündürülmek istenen dışında bir şey duymuyoruz. Ve bizi orada tutmak isteyenlerin istediği amigolar oluyoruz.
Türkiye’de muhalefet uzun zamandır medya ve sosyal medya noktasında tekelleşti. Bu tekelin sahibi CHP. Gazeteleri ve TV’leri eliyle parti politikasını muhalefetin toplam politikası olarak mobilize edebiliyorlar. Burada tek bir suçlu yok. Özellikle iktidarın dönemi uzadıkça merkez medyanın yerini iktidara yakın medyanın almasını hoş karşılaması bu durumun kök nedenini oluşturdu.
Bu medya yapısını son yıllarda sosyal medyadaki linç ekipleri ile destekleyen CHP, muhalefet içinde farklı görüş ve yollara izin vermiyor. Anında ötekileştiriyor ve hain ilan ediyor.
Bırakın muhalefetin diğer bileşenlerini, kendi parti içindeki farklılıklara bile aynısını yapıyor. Muharrem İnce ve Kemal Kılıçdaroğlu örnekleri burada çok çarpıcıdır.
“İşte böyle bir düzen oluşturursan bu döner dolaşır senin faydana değil, zarına olur” diye defalarca söylediğimi hatırlıyorum. Öyle de oldu.
Başta Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan olma üzere 6’lı Masa’da yer alan partilerin Meclis Resepsiyonunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’la aynı kareye girmesi muhalefetin tamamını zapt altına alan bu toksik yapının hedefindeydi. Neler söylendi neler. Ama bir şeyi unuttular. 50+1’lik sistemde CHP bu partilerin ve tabii en çok linçlenen Dem’in desteğini almadan başarılı olamaz. Ve bu linç ortamında onlarla birlikte oturan Erdoğan!
Özgür Özel liderleri tek tek arayıp konuşmak, kamuoyu önünde özür dilemek ve trollerine mitingte ayar vermek zorunda kaldı.
Peki Özgür Özel bu yaptığını o trollere, medyaya, türedi akademisyenlere dinletebilecek mi? CHP’yi marjinal bir yere sürüklemek isteyen, toplumun diğer paydaşlarından koparmak niyetlisi güruhun hakimiyeti daha ne kadar devam edecek? Bunların İddia edilen finans kaynaklarının üzerine gidecek mi?
Bekleyip göreceğiz.
Devamını Oku
05 Aralık 2025 Cuma - 14:45
Devamını Oku
01 Aralık 2025 Pazartesi - 18:39
Devamını Oku
28 Kasım 2025 Cuma - 14:54