Fatih, topları nasıl döktürdüyse. Kanuni, ince donanmayı nasıl yaptıysa. Gazi, nasıl hazırlandıysa. Bu millet Vecihi Hürkuşları, Nuri Demirağları, Necmettin Erbakanları nasıl yetiştirmişse “aynısını yapmak gerekir” dediler ve karar verdiler.
Son Güncelleme: 30 Ağustos 2025 Cumartesi - 09:45 | GDH Haber
1697’deki Zenta Bozgunu’ndan sonra değişen bir makus talihi sona erdiren cümle.
1699’daki Karlofça Anlaşması’nda başlayan bir geri çekilme psikolojisini bitiren cümle.
“Ordular İlk Hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!”
Bu emir, 26 Ağustos’ta verildi. 30 Ağustos’ta Dumlupınar’da kesin zafer geldi. 9 Eylül’de İzmir kurtarıldı. 200 yıldan fazladır geri çekilen milletin küllerinden “İleri” emri ile büyük bir inanç ve beceri çıktı.
Ama bu “İleri” emri bir günde gelmedi.
Mustafa Kemal Atatürk, Trablusgarp’ta “İleri” diyemedi. Geri çekildi. Balkan’da da diyemedi. Kafkasya’da da, Filistin’de de, Suriye’de de… Filistin Cephesi’nden orduyu bugünkü Suriye sınırına kadar çekti. Kurtuluş Savaşı’nda kazanılan diğer zaferlerin ardından da “İleri” demedi.
Çünkü güçlü değildik. Çünkü hazır değildik. Çünkü hayal peşinde koşmaya, boş kahramanlık yapmaya gerek yoktu. Bir yıl hazırlandık Büyük Taarruz’a. Bir yıl bu millet elinde avucunda ne varsa verdi. Savaş yorgunu itilaf devletleri ile sorunlar çözüldü. İngiltere hariç herkesle yapılan diplomaside sonuçlar alındı. Uçağa, topa, ortağa, askere, bilgiye, destekçiye sahip olduk.
Sonra o gün geldi, çattı. “İleri!”
Aradan 103 yıl geçti. Dünya çok değişti ama bazı şeyler hiç değişmedi. Akif’in dediği gibi, “Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz...
Medeniyyet denilen kahbe, hakîkat, yüzsüz.”
Hala fırsatını bulduklarında bizi boğmak için sıraya giriyorlar. Hala bu coğrafyanın üzerinde bin tane oyun döndürüyorlar. Onlar yetmiyor gibi bir de İslam aleminin kalbine sapladıkları İsrail Hançeri her gün Müslüman kanı döküyor. Her gün o hedefledikleri büyük savaşa gidiyor.
Aradan 103 yıl geçti. Çok şey değişti ama bazı şeyler hiç değişmedi. Güçlü olmazsan, “Bir” olmazsan, “birlikte” olmazsan yenilirsin. Ayrı gayrı olursan, sen ben olursa, sizden bizden olursa hezimete uğrarsın. Güçlü olmak zorundasın. Büyük olmak zorundasın. Hazır olmak zorundasın. “İleri” demek mecburiyetindesin. Ve diyebilmek için 103 yıl önceki gibi hazırlanmalısın.
Kodlarını unutturmak için, seni sen yapan değerleri kaybettirmek için, özünden uzaklaştırmak için hep birileri oldu başında, yanında, arkanda, yörende. Sana, “Zenta gibi olursun” dedi. “Bizim ne haddimize” dedi. “Onlardan gibi olalım, onlar bizi korusun” dedi. 103 yıl önce yırtıp attığımız manda ve himayeyi bize demokrasi yoluyla getirmek istediler. Mandacı ve himayeci zihniyetleri zaman zaman getirdiler. Ama bu millet inandığı demokrasi mücadelesini hep mandacıları sandığı gömerek taçlandırdı. Sonra darbelerle himayeciler geldi. Millet onları da hep göndermesini bildi.
Süreçlerin hepsini uzun uzun anlatmayacağım. Okuyan herkes milletin kimleri tankların altına serdiğini, kimleri sandıklara gömdüğünü, kimleri Hendeklerde tarihe yolladığını biliyor.
Hazır olmak gerektiğini bilenler bir karar verdiler. Fatih, topları nasıl döktürdüyse. Kanuni, ince donanmayı nasıl yaptıysa. Gazi, nasıl hazırlandıysa. Bu millet Vecihi Hürkuşları, Nuri Demirağları, Necmettin Erbakanları nasıl yetiştirmişse “aynısını yapmak gerekir” dediler ve karar verdiler.
İsimler farklı oldu. Ahmet, Mehmet, Ayşe, Fatma, Selçuk… Ama daha yolun başındayken dahi çok şey oldu.
Havada;
Denizde;
Karada;
Dışardan ilk bakışta büyük bir lider, bir emirle makus bir talihi ve tarihi değiştirmiş gibi görünür. Ama onu büyük lider yapan, o emri vermeden önce verebilecek hazırlığı yapmış olmaktır, O emrin şuuruna ermiş olmaktır, İnsanını buna inandırmış olmaktır.
Devamını Oku
12 Aralık 2025 Cuma - 14:31
Devamını Oku
08 Aralık 2025 Pazartesi - 11:37
Devamını Oku
05 Aralık 2025 Cuma - 14:45