Dünyaya Roma Barışı, Osmanlı Barışı gibi dönemler miras bırakan başat güç ya da hegomonya dönemlerinin aksine günümüzün süper gücü Amerika kendi adından söz ettirecek bir barış getiremedi.
Son Güncelleme: 11 Ağustos 2025 Pazartesi - 09:47 | GDH Haber
‘Kendini Hiçe Sayanlara Tokat Atmak’
İsrail Sorununun Çözümü Bu Düzenin Yıkılmasıdır
Dünya savaşlarının en ‘kimin işine geldiği belli olmayan’ çıktısı İsrail’in kurulması ve verilen koşulsuz destektir. Kurulan MC ve BM sistemlerinin ortaya koyduğu insan hakları, uluslararası hukuk, evrensel normlar, kurallar… hepsi tek bir devlet uğruna helvadan put yapılıp yenilebilir hale getirildi.
Dünyaya Roma Barışı, Osmanlı Barışı gibi dönemler miras bırakan başat güç ya da hegomonya dönemlerinin aksine günümüzün süper gücü Amerika kendi adından söz ettirecek bir barış getiremedi. ‘Demokrasi götüreceğim’ dediği her yere kan ve göz yaşı götürdü. Ne uğruna? İsrail!
Dünya, Ukrayna’daki savaşa verdiği tepkinin zerresini Gazze’de yaşanan soykırıma karşı vermedi. Veremedi. Vermez. Çünkü sistem bu soykırımın meşrulaşması üzerine kurulmuş bir sistemdir.
Bu nedenle dünyanın kalbine bir hançer gibi saplanmış olan İsrail sorununun çözümü bu dünya düzeninin değişmesidir. Bu değişimin işaret fişeği, dünyanın dört bir yanındaki halkların din, dil, ırk, mezhep, cinsiyet fark etmeksizin bu zulme karşı koymasıdır. Bundan sonra zulme sessiz kalan yönetimlere karşı kıyam gelecektir.
İslam İşbirliği Teşkilatı’nda bir barış gücü, bir topyekûn ambargo kararı çıkmasını boşuna kimse beklemesin. Bu düzenin değişimi önce İslam Dünyası’nda başlamalı. Şerif Hüseyinlerin torunları, Abdullah ibn-i Suud’un torunlarıyla Filistin özgürleşemez. Önce işbirlikçiler temizlenecek, sonra işbirliği olacak.
Nazizim Neyse Siyonizm Odur ve Öyle Muamele Görmelidir
Bu düzenin değişmesi yetmez. Bu zulmün soykırımın sebebi olan şeytani ideoloji Siyonizm, Nazizim muamelesi görmeli. Nazilerin o ırkçı emperyalizminin tam manasıyla bugüne zuhur etmiş halidir Siyonizm. Merhum Başbakan Necmettin Erbakan’ın tanımı da tam olarak bu ırkçı emperyalizmdir.
Devletin Kasasını Doldurma Görevi Layıkıyla Yapılıyor
Peki Ya Milletin?
Mehmet Şimşek döneminin ve ekonomi uygulamalarının -çok beğenmesem de- arkasında durdum. Çünkü önceki dönem yapılan hataların ve seçim döneminin yüklerinin başka düzelme imkanı yoktu.
Rezervler, toplanan vergiler, dövizin dengelenmesi, faiz oranları… bunların tamamı devletin ekonomisinin toparlandığına ve işlerin daha iyiye gittiğine işaret.
Ancak aynı hızda enflasyonda, hayat pahalılığında, küçük esnafta, işçide ve özellikle emeklide iyileşme yok. Devletin durumunun toparlanma hızına milletin durumunun toparlanma hızı ayak uyduramıyor.
Bunun çözümü için de Sayın Şimşek’ten politikalar acil bir şekilde görülmeli.
Seküler Yaşamın Gereklerine Göre
Hutbe Verecek Diyanet mi Arıyorsunuz?
Geçtiğimiz Cuma hutbesinde, ‘Günümüzde bazı tatil organizasyonları, Allah’ın hükümlerini hiçe sayan, helal haram hassasiyetinden uzak, lüks ve israfın zirveye ulaştığı, nefsani arzu ve isteklerin sınır tanımadığı bir hâl almıştır. Böyle bir tatil anlayışının dinimizde asla yeri yoktur’ dedi hocaefendiler.
Gazeteler manşet attı, YouTube yayınları yapıldı, X’te ortalık karıştı…
‘Bu zamanda böyle hutbe mi olur?’
‘İnsanların hayat tarzına müdahale ediliyor…’
Geçtiğimiz hafta da başörtüsünün örtünmek için yeterli olmadığı, giyimin geri kalanı ve makyaj gibi unsurların da örtünmeye uygun olması gerektiğini hutbede vaaz etti Diyanet.
Ondan sonra da başını açan feministleri görmüştük.
Diyanetten ne istiyorsunuz?
Allah’ın emirleri bugünkü seküler yaşam tarzına uymuyor diye dini mi değiştirsin?
‘Tatillerdeki köpük partileri caizdir’ mi desin?
‘Başörtüsü yeterlidir, mini etek ve göğüs dekoltesi de olur’ mu desin?
Diyanet Allah’ın hükümlerini söyler. Siz de uyar ya da uymazsınız. Bu da yaşam tarzınıza müdahale olmaz. Ayrıca kimse Allah’a da din öğretmesin.
‘De ki: Siz dininizi Allah'a mı öğretiyorsunuz? Oysa Allah göklerde olanları da bilir, yerde olanları da. Allah her şeyi hakkıyla bilendir.’ Hucurat 16
Nesiller Bazı Şeyleri Unutur ama Milletin Huyudur,
‘Kendini Hiçe Sayanlara Tokat Atmak’
Yıllarca karar yeter sayısı olan 367, Sabih Kanadoğlu’nun keyfi üzerine toplantı yeter sayısına dönüştü.
Cumhuriyet Mitingleri ile “laik Türkiye’nin cumhurbaşkanı AK Partili olamaz” dendi.
Meclis, Anayasa değiştirdi ve Cumhurbaşkanını halkın seçmesini kararlaştırdı. Ancak süresi bitmiş Cumhurbaşkanı Sezer, reddetti.
Meclis bir daha karar aldı. Sezer bu sefer halk oylamasına götürdü.
Millet yüzde 68 ile kendi iradesini hiçe sayanlara tokat attı. Hemen ardından yapılan erken seçimde bir tokat daha atıldı. Ve Cumhurbaşkanı seçildi.
Bu fırtınalı günler geride kaldı ve 10 Ağustos 2014’te Türk Milleti ilk kez Cumhurbaşkanını kendi seçti. Recep Tayyip Erdoğan 12. Cumhurbaşkanı oldu.
Devamını Oku
08 Aralık 2025 Pazartesi - 11:37
Devamını Oku
05 Aralık 2025 Cuma - 14:45
Devamını Oku
01 Aralık 2025 Pazartesi - 18:39