Yine sıkıntılar çekeceğiz. Yine zora gireceğiz. Yine zor olacak. AMA FİLİSTİN BİR GÜN ÖZGÜR OLACAK! Nasıl Emevi Camii’nde namaz kıldıysak. Gideceğiz Aksa’da da kılacağız. Filistin’in başkentinin biricik Aksa’sında!
Son Güncelleme: 13 Ekim 2025 Pazartesi - 09:31 | GDH Haber
Dün, “Teröre karşı varlığını savunan, coğrafyada yalnız başına kalmış, soykırıma uğramış ve dünyanın dört bir yanından vatan bulmak için binlerce yıllık sürgün sonrasında geri dönmüş mazlum bir millet” vardı. Bugünse soykırımcı bir bebek katili terör devleti.
Dün, İbrahim Anlaşmaları ile bölge ülkelerinin biat için sıraya girdiği bir konjonktür vardı. Bugünse Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başında oturduğu masanın etrafında İsrail’e karşı birlikte hareket edeneler.
Dün, Gazze’den milyonlarca insanın dünyanın dört bir yanına dağıtıldığı, Gazze’nin lüx otellerle donatıldığı bir tehcir planı vardı. Bugünse Gazzelisiz Gazze’nin olmayacağını belirten bir plan.
Düne kadar her gün tepesine bomba yağan, metrekare başına 70 kilo bomba yemiş bir Gazze’yi vatan bilenler vardı. Bugün yine aynı vatan bilenler Gazze’ye sahip çıkmak için merkezine doğru yürüyorlar.
Dün, “Yok edilmesi gereken terör örgütü” denilen Hamas vardı. Bugün diplomaside fark yaratan, masanın diğer ucundaki muhatap olan ve mücadeleyi kaybetmemiş Hamas var.
O dünden bu bugüne kolay gelinmedi!
Şehid olan Gazzeliler. Vatanını terk etmeyen Gazzeliler ile buraya gelindi.
Hamas’ın destansı mücadelesi ile buraya gelindi.
Bu soykırıma gözlerini devletler kapatmışken çığlığını her geçen gün yükselten halklar sayesinde buraya gelindi.
İsrail’in delirmiş tutumu, pervasızlığı ve katliamında sınır tanımayışı buralara getirdi.
Katar saldırısının ABD için bardağı taşıran damla oluşu buraya getirdi.
Yine Katar saldırısı sonrasında diğer Arap ülkelerinin “Sıra bize de gelir” düşüncesiyle uyanması işi buraya getirdi.
Diğerlerinin aksine ilk günden bu yana Gazze’nin ve bir direniş örgütü olan Hamas’ın yanında duran ve dünyadaki her platformda Gazzelilerin sesi olan Türkiye’nin destekleriyle buraya gelindi.
İran’ın devreden çıkmak zorunda kalması ile bu diplomasi yolu açıldı ve Batılı devletlerin sürece entegrasyonu kolaylaştı.
Ortada kazanılmış bir başarı var ama tabii ki hiçbir şey bitmedi. Mücadele devam edecek ve onların arkasındakilere güvenilemez. Sürecin avantajları ve riskleri var.
Riskler:
Taraflardan birinin Katil İsrail olması ve başında Netanyahu olması en büyük riski ve güvensizliği teşkil ediyor.
İsrail’in destekçisi Küresel Siyonizmin ABD’deki gücü ve etkisi malum. Trump’ın da en büyük destekçileri bunlar. Bu nedenle Trump’a da bu noktada kimse güvenemez.
Planın safhalarının en önemli bölümü olan Gazze’nin Yönetimi kısmındaki Blair Planı. Trump başında olsa da sızan isimlere baktığımızda Küresel Siyonizmin, İngiliz Emperyalizminin temsilcilerini görüyoruz ve bunlar Filistinlileri dert edinmeyi akıllarına dahi getirmeyecek insanlar.
Kitlelerin gevşemesi. Eğer dünyadaki halklar Filistin meselesinden uzaklaşırsa İbrahim Anlaşmalarındaki hava geri döner ve Filistinliler yalnız kalır.
Avantajlar:
Artık masanın diğer tarafında Hamas oturuyor.
Ve masanın bu tarafında oturan gücün garantörleri var.
Planda Gazzeliler bir yere gitmiyor ve gördüğümüz gibi Gazzeliler vatanına dönüyor. Nasıl yeneceksiniz ki?
İnsani yardımlar ile insani durum iyileşme yoluna girecek. En acil olan kısa vadeli çözüm gerçekleşecek.
Görev gücü gerçekleşirse başta Mehmetçiğin bölgeye gitmesi ile risk en aza indirilecek.
Hamas’ın serbest bırakılması için ısrar ettiği isimler arasındaki Filistin’i birleştirecek liderlerin olması Hamas’ın silah teslimi ve sahadan çekilme sürecini güvenli biçimde yapmasını sağlayabilir.
Süreç çok uzun ve zor. Tabii ki sabotajlar çokça olacak ama dünyanın iki devletli çözüm idealinden uzaklaşmasına izin verilmemeli. Bunun yolu ise;
İnsani yardım
Güvenlik
İmar
Yönetim
Çözüm
Bu süreçlerin belirgin sırayla konuşulacağı masaları dağıtmamaktır. Hoşumuza gitmeyen yanlarını sürece yayarak çözmeyi öğrenen diplomasi ve saha deneyimi Türkiye’de var. Burada en büyük destek bizden gelecektir. Yeter ki her zaman iyi kötü bir masa olsun.
Unutmayın!
2018’deki Soçi Mutabakatı’nda neler konuştuk?
Türkiye kaldıramayacağı yükün altına girdi.
Orta Doğu bataklığı sonumuz olacak.
İdlib’de imkanı yok bu görevi ifa edelim.
Bu işin sonu Rusya ile savaş. Nasıl askeri bu riske sokarız.
Hem ABD hem Rusya ile satranç oynanmaz. Türkiye kaybedecek.
Ne bedeller ödedik?
Teröre destekten uluslararası arenada hakkımızda raporlar mı tutulmadı?
MİT Tırları gibi nice kumpaslar mı yaşamadık?
Suriye’de operasyonlar yapmak zorunda mı kalmadık?
Rusya ile burun buruna mı gelmedik?
ABD’den yaptırımlar mı görmedik?
Esed güçleri askerlerimizi şehid mi etmedi?
Onlarla günler süren çatışmalar mı yaşamadık?
Bunların hepsi oldu. Seçim dönemlerinde Suriye politikası muhalefetin iktidara karşı en sert argümanlarından biri oldu.
Peki sonra ne oldu?
O İdlib’dekiler önce Halep’e girdiler. Sonra Hama, Humus derken Şam’da devrimi gerçekleştirdiler. BM’de kürsüye çıktılar. Şimdi SDG’yi merkeze entegre ediyorlar. Ve Türkiye’nin oradaki etkisi tartışılmaz. Geçen hafta oradaydım ve Devletimin pasaportunun ve kurumlarının gücünü anlattım.
Uzun sözün kısası…
Yine sıkıntılar çekeceğiz. Yine zora gireceğiz. Yine zor olacak.
AMA FİLİSTİN BİR GÜN ÖZGÜR OLACAK!
Nasıl Emevi Camii’nde namaz kıldıysak. Gideceğiz Aksa’da da kılacağız. Filistin’in başkentinin biricik Aksa’sında!
Devamını Oku
05 Aralık 2025 Cuma - 14:45
Devamını Oku
01 Aralık 2025 Pazartesi - 18:39
Devamını Oku
28 Kasım 2025 Cuma - 14:54