Bölgede refah, istikrar ve kardeşlik hukuku arttıkça bölgedeki devletler daha egemen olacak.
Son Güncelleme: 03 Kasım 2025 Pazartesi - 08:55 | GDH Haber
Türkiye’nin hedefi bölgenin lider ülkesi olmak. ‘Çok kutuplu dünyada bu bölgenin kutup başı olmak.’ Bu hedefini gerçekleştirmek için parolası ‘İstikrar’ kelimesinde gizli. Birilerinin Türkiye’nin bu vizyonuna çamur atmak için dillendirdiği ‘Yeni Osmanlıcılık’ laflarının aksine Türkiye, Osmanlı mirası olan bu coğrafyada her ülkeye, her halka, her kültüre kendi benliği ile birlik olma çağrısı yapıyor. Her ülkede tam egemenlik, tam istikrar istiyor. Tüm sorunlara ‘İstikrarlaştırıcı güç’ mantığı ile yaklaşıyor ve tüm sorunların çözümü için masalar kuruyor. Zora düşüldüğünde sahaya iniyor. Çünkü bölgenin istikrarı Türkiye’yi kutup başı yapacak olan anahtar gerçeklik.
Yürütülen herhangi bir projenin bu mantıktan ayrı gelişmesi düşünülemez. Yarım asırlık terör sorunumuzu çözerken cümleye ‘Terörsüz Türkiye’ diye başlıyoruz ama hemen ardından ‘Terörsüz Bölge’ diye bitiriyoruz. Gazze’de masaya biz oturuyoruz. Libya’da sahaya biz iniyoruz. Suriye’de devrimin ateşini biz yakıyoruz. Somali’de, Pakistan’da, Katar’da biz varız. Ordun var, o yoksa MİT’in var, o gizliyse TİKA’n var, STK’ların var, Anadolu Ajansı’n var. TRT Arapça, Farsça, Afrika, World… Her adımda aynı mantalite, vizyon.
Irak’ın Suyu ile Türkiye’nin Vizyonunun Ne Alakası Var?
Ortadoğu, dünya nüfusunun yüzde 5’ine sahip olmasına rağmen yenilenebilir su kaynaklarının yalnızca yüzde birine sahiptir. Dünya tarihi boyunca su kaynakları ve Dicle, Fırat, Nil gibi nehirlerinden dolayı savaşların ve mücadelenin merkezi olmuştur. Ancak World Reosurces Institute’ye göre 2040 yılında en fazla su sıkıntısı çekmesi muhtemelen 33 ülkeden 14’ü Ortadoğu’da bulunuyor. İklim değişikliği ile birlikte daha da artan riski göz önünde bulundurarak değerlendirme yapan stratejistler bu bölgede bundan sonraki savaşların ‘Su Savaşları’ olabileceğini dillendiriyor.
100 yıl önce imparatorluğun petrolden haberi vardı ama onu çıkaracak gücü yoktu. Topraklarını koruyacak gücü yoktu. Bu coğrafyanın insanını birbirine düşürecekleri çok şey vardı ve Şerif Hüseyinler devreye sokuldu. Sonuçta petrolü aldılar bizi bin parçaya böldüler. Yetmedi sonra Irak’a tekrar gelip, petrolü yeniden alıp yine 3 parçaya böldüler.
Yukarıdaki veriler gösteriyor ki yakın bir gelecekte bu coğrafya önce su zengini olacak, sonra da suyunu yenileyemeyecek ve kuruyacak. İşte bölge ülkeleri başlarını savaştan kaldıramaz, buna karşı önlem olacak yatırımı yapamaz ve yine emperyalizmin sömürüsünü bekler durumdayken Türkiye Irak’a gidiyor ve Irak tarihinin en büyük alt yapı yatırımını yapıyor. Irak’ın sularını, yenileyecek tesislerini, sulama sistemlerini yapıyor. GAP’ı nihayetlendirmenin ve bölgeselleştirmenin bir adımı ve yolu olarak da görülen projeyi Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, ‘Tarihi İmza’ diyerek duyurdu.
Bölgede refah, istikrar ve kardeşlik hukuku arttıkça bölgedeki devletler daha egemen olacak. Yükselen egemenlik seviyesi emperyalizme olan kapıları kapatacak. Artan yatırımlar ve kardeşlik iklimi de Türkiye’nin ve bölgenin lehine olacak.
Terörsüz Türkiye ve Terörsüz Bölge budur. Türk – Kürt – Arap İttifakı budur.
Devamını Oku
05 Aralık 2025 Cuma - 14:45
Devamını Oku
01 Aralık 2025 Pazartesi - 18:39
Devamını Oku
28 Kasım 2025 Cuma - 14:54