
ABD’nin Suriye’yi terk etmesinden rahatsız olan, dahası Suriye’de hedefledikleri istikrarsızlık ortamını yeniden tesis etmelerinin mümkün olmadığını görenler mutlaka yeni girişimlerde bulunacaktır.
Son Güncelleme: 12 Mart 2025 Çarşamba - 08:11 | GDH Haber
Terör örgütü YPG elebaşı Abdi, Suriye Cumhurbaşkanı Şaraa'nın koşullarını kabul etti - SANA
GDH’ın değerli takipçileri, başlıktaki gibi bir dernek tabii ki resmi olarak yok ama son 2 yılda Gazze ve Suriye’de yaşanan gelişmelerin yarattığı iklim, gerçekten böyle bir derneğin ortaya çıkmasını şaşırtıcı kılmaz. Hatta ülkemizden de çok sayıda üye toplayabilirler.
Lord Palmerston, meşhur “İngiltere’nin ebedi düşmanları ya da dostları yoktur, çıkarları vardır” vecizesinin sahibidir. Ancak yüksek nitelikleri bununla sınırlı değil. Birleşik Krallık diplomasisinde Dışişleri Bakanlığı makamında söz sahibi olduğu 1830-1841 yılları arasında, ülkesinin Filistin’de Yahudilerden müteşekkil bir garnizon devlete duyduğu ihtiyacı açıkça dile getiren ilk devlet adamıydı.
Sykes-Picot adlı İngiliz ve Fransız diplomatların isimlerini ölümsüz kılan 1916 tarihli harita ise Ortadoğu’da kurulacak Siyonist devlete eşlik edecek itaatkar Arap devletlerinin tasarımıydı. Çerçeveyi biraz daraltarak son 1 haftanın gelişmelerine odaklanmak niyetindeyim.
7 Aralık 2024’te Beşar Esad’ın kaçmasından bu yana İsrail, PKK/YPG, İran ve Rusya’nın yanı sıra Avrupa ve ABD’deki kimi siyasi çevreler büyük bir hasretle Suriye’nin yeni bir iç savaşa sürüklenmesi arzusu içerisindeydi.
Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock’un 3 Ocak 2025 günü Şam’ı ziyaret ederken uçaktan inişinde balistik yelek giymiş olması bu beklentinin dışavurumuydu. Hiçbir silah sesinin duyulmadığı Şam’daki bu şovu karşılık bulamayınca, Devlet Başkanı Şara “elini sıkmadı” söylemiyle devam eden saçmalama süreci, “Suriye Devlet Haber Ajansı Baerbock’un yüzünü blurlayarak fotoğrafını paylaştı” yalanıyla devam etti.
Bu güruh ellerini ovuşturarak beklerken kimse İsrail’in uluslararası hukuka aykırı şekilde yarım yüzyıldır işgal altında tuttuğu Golan Tepeleri’nden Şam istikametinde gelişen ilerleyişine ses çıkarmıyordu. İsrail bu ilerleyişini bölgedeki Dürzi toplumunu kışkırtarak yürütürken Suriye’nin toprak bütünlüğünün ihlal edilmesine karşı çok taraflı uluslararası kurumlar gözlemcilik yapmakla yetinmeye devam etti.
Geldik 6 Mart Perşembe akşamına. Suriye topraklarında eş zamanlı 3 gelişme yaşandı. Lazkiye’de Esad rejimi artıkları Suriye güvenlik güçlerine pusu kurdu, PKK/YPG terör örgütü Halep’in doğusunda Tişrin Hattı’na saldırıya geçti, İsrail ordusu ise Suriye’nin güneyindeki Kuneytra bölgesinde Bir el-Acem kasabasına girdi.
Bu gelişmelerin hemen öncesinde ise İran’ın çeşitli medya kuruluşları Esad artıklarının kurduğu bir terör örgütünün ilanını ayakta alkışlamaktaydı. Lazkiye’deki pusunun ardından Tartus, Banyas ve Humus istikametine sıçrayan gelişmeler, Suriye’de yeni bir iç savaşın başlamasını hasretle bekleyen kesimlere arzu ettikleri fırsatı sundu.
Pusuyu gerçekleştiren Esad artıklarına operasyon bahanesiyle sahneye çıkan silahlı gruplar Birleşmiş Milletler’in tespitlerine göre 400’den fazla erkek, kadın ve çocuğu katletti. Bu katliam esnasında dikkat çekici noktalardan birisi Banyas rafinerisinin lojmanlarının hedef alınmasıydı. Enerji krizi içerisindeki Suriye’nin en stratejik tesislerinden biri olan Banyas rafinerisinde çalışan mühendislerin evleri basılarak mezhepleri ve dinleri sorgulandı. Alevi ve Hristiyan olanlar öldürülüp evleri yağmalandı.
Şam yönetimine düşen, kurulan soruşturma komisyonu vasıtasıyla bu katliamı gerçekleştirenleri bulmak ve cezalandırmadan önce kimden emir aldıklarını tespit etmektir. Rejimin yanında görünen bu silahlı grupların kime hizmet ettiklerinin acilen tespit edilmesi Suriye’nin geleceği açısından öncelikli konudur.
Bu olayın ardından aklıma 2016 yılının Mart ayında Los Angeles Times ve New York Times gazetelerinde yayımlanan haberler aklıma geldi. Her iki gazeteye göre Suriye’de ABD Savunma Bakanlığı Pentagon tarafından desteklenen muhalif gruplarla ABD Merkezi Haber Alma Teşkilatı CIA’nın desteklediği muhalifler birbirlerine silah çekme noktasına gelmişler ve silahlar ateşlenmişti.
ABD yönetimi içerisinde istihbarat teşkilatları ile Beyaz Saray arasında çelişkiler yaşandığına daha önce de rastlanmıştı ancak ABD yönetiminin farklı gruplarının desteklediği silahlı örgütlerin birbiriyle çatıştığına ilk defa rastlanıyordu. Acaba 6 Mart gecesi, misilleme amacıyla harekete geçen rejim yanlısı görüntülü silahlı gruplardan hala CIA’ya çalışanlar var mı?
6 Mart’ın sırrını çözmeye çalışırken 10 Mart’ta yaşanan bir başka gelişme meseleyi biraz olsun aydınlattı. Akşam saatlerinde Şam’dan gelen bir açıklamada PKK/PYD terör örgütünün lideri Mazlum Abdi’nin örgütünü Suriye yönetimine teslim ettiğini bildiriyordu.
İmzalanan anlaşmaya göre kuzeydoğu Suriye’deki tüm devlet kurumları, askeri üsler, enerji tesisleri Şam yönetimine teslim edilecekti. Anlaşmanın ardından sızan haberlere göre, CENTCOM (ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı) Komutanı General Kurilla, anlaşmanın imzalandığı 10 Mart günü de dahil olmak üzere Mazlum Abdi ile bu anlaşmanın gerçekleşmesi için iki görüşme yapmıştı.
Kurilla, Türkiye’nin terörle mücadele amacıyla kurduğu askeri ve diplomatik baskının engellenemez hale geldiğini Abdi’ye anlatmış, Trump yönetiminin de bölgedeki askeri varlığını daha fazla devam ettirmeye niyeti olmadığını izah etmişti.
Mazlum Abdi’nin Haseke’den Şam’a ABD askeri helikopterleri ile getirilmiş olması da Türkiye’nin taleplerinin karşılanması yönünde Washington’un ne ölçüde devreye girdiğinin bir başka göstergesiydi.
1975’ten itibaren öncelikle Türkiye’yi etnik ve mezhep çatışmasına sürüklemek amacıyla kurulan terör yapısının 2025’teki hızlı iflasının ardındaki gerçekler bir başka yazı konumuzu oluşturacak. Ancak belli ki Şubat ayı boyunca ABD ile PKK/PYD arasında yürütülen görüşmelerden haberdar olan bölgedeki ve bölge dışındaki aktörler son kozlarını 6 Mart gecesi oynamayı tercih etmişler.
Nitekim Kandil kökenli PKK unsurlarının 11 Mart günü Karakozak ve Tişrin çevresinde anlaşmayı sabote edecek şekilde saldırılara başlaması, 6 Mart gecesinin sorumlularına dair de fikir veriyor. ABD’nin Suriye’yi terk etmesinden rahatsız olan, dahası Suriye’de hedefledikleri istikrarsızlık ortamını yeniden tesis etmelerinin mümkün olmadığını görenler mutlaka yeni girişimlerde bulunacaktır.
Devamını Oku
10 Aralık 2025 Çarşamba - 15:58
Devamını Oku
03 Aralık 2025 Çarşamba - 16:26
Devamını Oku
27 Kasım 2025 Perşembe - 17:45