
Türkiye’de özgür gazetecilik yapmanın şartlarının ortadan kalktığını ve özgür gazetecilik yapma adına dışarıdan fonlandıklarını itiraf ediyorlardı.
Son Güncelleme: 31 Ekim 2025 Cuma - 15:16 | GDH Haber
Dün Almanya Başbakanı Friedrich Merz Türkiye’ye geldi.
Ben bu sefer Merz ile masada konuşulan konulardan daha ziyade, Avrupa adına sahaya inenlerin ruh hallerine dair bir yazı kaleme almak için geçtim klavyenin başına.
Bir kısım medya, masada hangi konular olacak konusunu tartışmaktan daha çok Alman Başbakanı çantasını kendisi taşıdı konusuna odaklandı.
Neymiş efendim Alman Başbakanı kendi çanta ve eşyalarını kendisi taşıyormuş ama bizim ülkemizdeki saltanat halen devam ediyormuş. Bu taife yıllardan bu yana da Lüksemburg’un falanca bakanının mesaiye bisiklet ile gittiği konusu üzerinden gündem oluştururlar.
Eh, ben de Anadolu kasabalarında nice belediye başkanının Avrupa’nın en şatafatlı araçlarını kendilerine makam aracı olarak satın almasında şikayetçiyim lakin Alman Başbakanından bahsediyoruz.
Hakikat bu şekilde değil elbet.
Ne ABD Başkanı ne Fransa Devlet Başkanı ne de Almanya Başbakanları kendi ülkelerinde bisiklete binerek işe gidip gelmiyorlar. Hatta geçtikleri sokakların paralelindeki sokak ve caddeler de trafiğe kapatılıyor.
Şanzelize (Champs-Élysées) caddesinde tek başına bisiklet sürmeye kalkan Macron’u iki dakika içinde tanınmayacak hale getirebilirler.
Lüksemburg gibi kasaba devletlerin bizim ile mukayese götürür bir tarafı da yoktur ama yine de içerideki ezik ruhların kullanımına açık bir konudur.
Dönelim Merz ile Erdoğan’ın katıldığı basın toplantısına.
Aslında Merz’in Türkiye ziyareti hem oldukça verimli geçti hem de birçok açıdan Türkiye’nin Almanya’ya verdiği önem defalarca bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından tekrarlandı.
Başta Avrupa ile yeniden tesis edilmesi muhtemel güvenlik ilişkilerinde oldukça önemli mesafeler alındı lakin Merz’in Türkiye’de ve Başkan Erdoğan gibi bir ismin yanında pervasızca İsrail soykırımını savunması bardağı taşırdı.
Başkan Erdoğan diplomatik bir lisan ile Merz’in bu fikirlerine katılamayacağını beyan edip sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hamas'ın elinde nükleer silah yok. Ama bu silahların hepsi İsrail'in elinde mevcut ve İsrail bu silahları kullanarak örneğin dün akşam yine bu bombalarla özellikle Gazze'yi vurmuştur. Bunları Almanya olarak sizler görmüyor musunuz?"
Başkan Erdoğan’ın bu tepkiyi dünyanın neresinde olursa olsun vereceğini sanırım Merz’in de biliyor olması gerekir. Bildiği halde İsrail’in işlediği soykırım suçunu ‘İsrail’in kendini savunma hakkı vardır’ cümleleri ile izah ediyorsa, o zaman da Başkan Erdoğan’ın nezaket içerisinde verdiği cevapları duymaya da hazırdır sanırım.
Olaf Scholz ve Erdoğan
Tarihler 17 Kasım 2023’ü gösterirken Başkan Erdoğan Berlin'de Almanya Şansölyesi Olaf Scholz ile gerçekleştirdiği görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında, İsrail'in Gazze'deki eylemleri konusunda sert eleştirilerde bulundu ve Avrupa ülkelerinin sessiz kalmasını "borç" meselesine bağladı.
Scholz'un, İsrail'in kendini savunma hakkını vurgulaması ve Erdoğan'ın ‘faşizm’ nitelemesine ‘absürt’ demesi üzerine Erdoğan şu ifadeleri kullanmıştı: "İsrail'e borçlu olanlar rahat konuşamıyorlar. Ben rahat konuşuyorum çünkü bizim İsrail'e herhangi bir borcumuz yok. Başbakanlığım döneminde ben ilk defa antisemitizm noktasında tavır koymuş bir liderim. Dünyada hiçbir başbakan bu tavrı koymamıştı ama ben koydum ta o zaman... Bundan dolayı da kimseye borcumuz yok."
İşte tam o zaman acaba fonlanan kalemlerin bu konuda neler yazdığına baktığımda Ruşen Çakır’ın bu konuya dair tek kelam edemediğini ne Medyascope haber sitesinde ne de kendi paylaşımlarında Erdoğan’ın bu açıklamalarına yer veremediğini bizzat görmüş ve nedenini sorgulamıştım.
Sorgulama gerekçem ise çok basit bir konuyu teyit etme maksatlıydı.
Fondaş kalemler neden fon aldıklarını izah ederlerken ısrarla Türkiye’de özgür gazetecilik yapmanın şartlarının ortadan kalktığını ve özgür gazetecilik yapma adına dışarıdan fonlandıklarını itiraf ediyorlardı.
O zaman bir kez daha anlamıştık ki aslında ekmeğini yedikleri merkezlerin kılıcını sallama dışında bir numaraları yok.
Olsaydı Başkan Erdoğan’ın o dönemdeki söylediklerini haber sitelerine taşıyabilirlerdi.
Dün de öyle oldu
Başkan Erdoğan’ın Merz’e yönelik verdiği cevap sonrası tam 24 saat bekledim ama yurt dışından fon aldığı bilinen Ruşen Çakır yine Başkan Erdoğan’ın Merz’e verdiği cevabı kendi mecralarında manşete çekememiş.
Onun yerine İmamoğlu manşetinin içerine yedirmeyi tercih etmiş.
Nasıl yani dediğinizi duyar gibiyim.
Ruşen Çakır’ın haber platformu bu ziyareti değerlendirirken başlık olarak ‘Merz, Erdoğan ile görüştü: İmamoğlu sorusu yanıtsız kaldı’ demeyi tercih etmiş.
Oysa haberin başlığından farklı olarak, içeriğinde Başkan Erdoğan’ın soruyu yanıtsız bırakmadığını bizzat kendileri itiraf etmiş.
Medyascope haberine göre Erdoğan’ın yanıtı şöyle olmuş:
“Kim, hangi makamda olursa olsun bir hukuk devletinde hukuku ayaklar altına alamazsınız. Hangi makamda olursanız olun, eğer hukuku ayaklar altına alırsanız yargı devletinde yargı makamları ne gerekiyorsa onu yapmak zorundadır. Eğer yapmazlarsa bu defa yolsuzluk, hırsızlık, her tür yanlış alır başını gider. Nitekim İstanbul’daki süreç böyle işlemiştir ve şu anda da bu süreci yargı kendisine terennüm ettiği şekilde işletmektedir ve gereğini yapmaktadır.”
Yahu yanıtsız kaldı dediğiniz iddiayı kendi eliniz ile neden çürütüyorsunuz?
Hiç mi itibar edilme kaygınız yok sizin?
Devamını Oku
20 Kasım 2025 Perşembe - 09:40
Devamını Oku
07 Kasım 2025 Cuma - 16:50
Devamını Oku
24 Ekim 2025 Cuma - 17:08