
Trump’ın 20 maddelik ateşkes önerisi kapsamında varılan ateşkes şu sıralarda dünya gündemine oturmuş durumda. Bir ateşkes sağlanmış olsa bile bu kalıcı olur mu ve diyelim ki göreceli de olsa bir barış ortamı sağlandı bu durumda işlenen soykırım cezasız mı kalacak?
Son Güncelleme: 10 Ekim 2025 Cuma - 09:43 | GDH Haber
Trump’ın 20 maddelik ateşkes önerisi kapsamında varılan ateşkes şu sıralarda dünya gündemine oturmuş durumda.
Bu konuya dair hem çok fazla konuşulup yazıldı çizildi hem de daha konuşulacak oldukça kalabalık bir gündemimiz olacak.
Benim bugün özellikle gündeme getirmek istediğim husus bir ateşkes sağlanmış olsa bile bu kalıcı olur mu ve diyelim ki göreceli de olsa bir barış ortamı sağlandı bu durumda işlenen soykırım cezasız mı kalacak?
İsrail ile bir barış mümkün mü?
İsrail sorunu olarak 1917 Balfour Deklarasyonu ile genel hatları ile ortaya çıkan sorun dünya gündemine oturduğundan bu yana geçen bir asırdan fazla süreçte İsrail ile kalıcı bir barış yapmanın mümkün olmayacağını bizlere gösteriyor.
Bu süreçlerde İsrail’in yaptığı katliamları ve ateşkes süreçlerini nasıl bozduğunu tek tek burada yazman mümkün değil o yüzden çok fazla gerilere gitmeyeceğim. 07 Ekim saldırılarından sonra ilan edilen ilk ateş
Soykırım sürecinde ilk ateşkes
19 Ocak 2025 ile 18 Mart 2025 tarihleri arasındaki ateşkes sürecinde bile 170 masum Filistinliyi katleden bir katliamcı yapılanmadan söz ediyoruz. Hatırlayalım İsrail, Biden döneminde hayata geçirilen ateşkes sürecinin ilk bölümünde bazı esirleri almayı başarmış fakat bu ateşkes sürecinden rahatsız olduğu için ikinci safhaya geçilmesine ramak kala hava bombardımanlarını tekrar başlatarak HAMAS’ı suçlamıştı.
İsrail neden ateşkesi sürecini bozmuştu?
İsrail, bunu Hamas'ın Gazze'de tutulan esirleri serbest bırakmasını zorlamak için yaptığını iddia etmişti ama kimse de kalkıp İsrailli yetkililere bombalayarak bu işi başarabilmiş olsaydınız zaten esirleri şimdiye kadar almıştınız demedi.
O dönemde konuşanların da sesi Siyonist mahfillere ulaşmadı.
İsrail’in bir diğer iddiası ise Hamas'ın yeniden silahlandığını ve yeni bir saldırı planladığı üzerine kuruldu. Ancak bölgeye bilen uzmanlar, Gazze'de hâlâ tutuklu bulunan 59 İsraillinin serbest bırakılmasını öngören anlaşmanın ikinci aşamasından çekilmeye İsrail çoktan karar vermişti bile.
İsrail ateşkesi bozarak yoğun bombardıman ile Hamas’ın direncini kırabileceğini düşünmekteydi ama olmadı. Bugüne kadar yine bir başarı sağlayamadı.
Hamas o dönemde ne demişti?
Hamas, yaptığı açıklamada, İsrail'i ateşkesi ihlal etmekle ve soykırımı sürdürmekle suçlamıştı.
Tüm yaşananların bize gösterdiği bir hakikat, İsrail için tüm ateşkesler biraz toparlanmak ya da Siyonist medya eli ile aleyhlerinde oluşan havayı biraz yumuşatmaktan ibarettir.
Şimdi de soykırımcı devlet yaftasını tüm dünya vicdanında yedikleri artık su götürmez bir gerçektir fakat buna rağmen İsrail Ekonomi Bakanı Bezalel Smotrich zerre kadar çekinmeden ‘Uluslararası hukuk biz Yahudilere uygulanmaz, bu seçilmiş halk ile diğerleri arasındaki farktır’ diyebilmiştir.
Dünyanın gözünün içine baka baka 25 milyon dışında kalan tüm insanları ‘hizmet hayvanı’ olarak gören bir sapkın anlayış ile karşı karşıyayız.
Tereddütsüz Smotrich tek başına değil, İsrail vatandaşları arasında yapılan bir anket bunu doğrulamaktadır. Her ne kadar gazetedeki köşelerinde ya da ekranlarda, yaşanan soykırımın tamamını Netenyahu ile izah edip, İsrail’i kayırmaya matuf kalem oynatan ve kelam edenler olsa da hakikatler tamamen farklı.
Holokost Endüstrisi isimli eserin müellifi Norman Finkelstein’in uzun zamandan bu yana dile getirdiği İsrail halkının ahlak seviyesini, İsrail tarihinin en uzun süreli başbakanlık koltuğunda oturan Netenyahu’dan ayırt edemezsiniz sözünü doğrulayan anketler çıkmaya başladı.
Geçtiğimiz günlerde yapılan bir röportajında Finkelstein bu konularda yapılmış bir değerlendirmeyi dünya kamuoyu ile paylaştı.
Buna göre, Filistin’in uluslararası düzeyde devlet olarak kabul edilmemesini oylayan İsrail Parlamentosu’ndaki 120 vekilin dokuzu hariç tamamı Netenyahu hükümeti gibi düşündüğünü ortaya koydu.
Knesset’in bu oylaması bir Filistin Devleti’ne asla müsaade edilmemesi gerektiğinin de altını çizen bir oylamaydı.
Keza yapılan bir başka ankette İsrail halkının yüzde 47’sinin Gazze’deki soykırımı onayladığını açıkça gösteriyordu.
Yine sorulan sorulardan biri şuydu: İsrail güvenlik kuvvetleri Gazze’de bir şehre girdiğinde tüm yaşayanları öldürmeli mi?
Bu soruya İsrail’de yüzde 47 ile evet denildi.
Gazze’de yaşayan masum insan var mıdır? sorusuna İsrail halkının yüzde 62’si hayır yoktur dedi. İsrail içinde Yahudi olmayan yüzde 20’lik bir toplumun yaşadığı dikkate alınırsa, bu oran İsrail vatandaşı olan Yahudilerin yüzde yetmişine tekabül eder.
O zaman soykırım konusunda sadece bir devlet politikası yok aynı zamanda milletçe alınmış bir karar da var demektir.
İsrail içinde yaşanan protestoların ise önemli bir oranı Hamas’ın elindeki esirlerin alınmasına ve Netenyahu’ya kategorik olarak karşı çıkan muhalefete bağlamak daha doğru olur.
Bu şartlar altında İsrail’den kalıcı bir ateşkes beklentisi içinde olmak siyasi bir körlükten başka bir şey olamaz. Bizim bu bildiğimizi yıllardır direnen Filistinli gruplar takdir edersiniz ki bizlerden çok daha iyi bilmekteler.
Ama artık İsrail için eski güzel günlerin oldukça uzakta olacağı gündönümündeyiz.
Hep birlikte göreceğiz.
Devamını Oku
20 Kasım 2025 Perşembe - 09:40
Devamını Oku
07 Kasım 2025 Cuma - 16:50
Devamını Oku
31 Ekim 2025 Cuma - 15:16