
Esed, İsrail’e karşı direniş ekseninin bir unsuru değil, tam tersine coğrafyanın Siyonist yayılmacılığa karşı birlikte hareket edememesini sağlayan önemli bir işbirlikçidir.
Son Güncelleme: 10 Nisan 2025 Perşembe - 14:46 | GDH Haber
Asıl sorulması gereken sualin İsrail’in neden şimdi saldırdığı üzerine olmalıdır.
O zaman soralım.
Esed döneminde İran yanlısı gruplara sayısız saldırılar düzenleyen İsrail, neden Esed güçlerine ait askeri tesislere saldırmadı da şimdi buralara saldırmaya başladı?
Esed’in gücünden çekindi desek izahı yok zira hemen yanı başındaki İran yanlısı gruplara saldırırken Esed’in ordusuna ait birimlere saldırmamasının bir izahı olmalı.
Cevabı aslında oldukça basit:
Kendi halkını varil bombaları ile katleden, başka ülkelere sürgüne gönderen ve Suriye’yi parçalamada İsrail’den daha fazla çaba gösteren bir diktatörün ordusuna İsrail neden saldırsın ki?
Bu hakikat artık çok açık bir şekilde gösteriyor ki Esed, İsrail’e karşı direniş ekseninin bir unsuru değil, tam tersine coğrafyanın Siyonist yayılmacılığa karşı birlikte hareket edememesini sağlayan önemli bir işbirlikçidir.
Tahtını ve diktatörlüğünü koruyabilmesi karşılığında.
Aksini iddi edenler ya bu topraklardaki İsrail’in hizmet hayvanıdır ya da İran’ın Pers yayılmacılığının bir direniş ekseni olduğuna inanan zavallılardır.
Esed’in 07 Ekim ile birlikte Gazze’de başlayan soykırıma ve onun öncesinde tüm Filistin’de devam eden İsrail vahşetine karşı kılını bile kıpırdatmadığı bir hakikattir. Aslında direniş ekseni adı altındaki İran yayılmacılığının Siyonist devletin vahşetlerini durdurmada zerre payının olmadığını yaşanan soykırımda bir kez daha test etmiş olduk.
Ne karşılığında?
O zaman hükmümüzü bu bağlamda daha açık verelim: İsrail kendi halkını katleden Esed ordu unsurlarına imkânı olduğu halde saldırmazken, diktatör Moskova’ya kaçtıktan sonra ortaya çıkan yeni Suriye’deki gelişmelerin önünü alabilmek için Suriye’nin tüm alt yapısına kudurmuş bir köpek misali saldırmaktadır.
Peki, bizdeki zavallıların ekranda ve gazetelerinde dedikleri gibi Suriye sahasında yaşanan gelişmeler zaten İsrail’in planı değil miymiş?
Demek ki değilmiş.
Türkiye’nin kendisine yönelik kurulmuş tüm tuzakları paramparça edebileceğine inanmayan, bölgesinde bizzat kendisinin bir oyun kurabileceğine ise asla inanmayan, idrakleri dumura uğramış bu mankurt kitleye bu konuda ne deseniz boşuna.
O zaman biz devam edelim.
İsrail Suriye sahasında yaşanan olaylarda inisiytifi önemli oranda Türkiye’ye kaptırdı. Suriye hava sahasına uçaklarını sokarak belli başlı bölgeleri vurması ya da işgal altında Golan’dan zırhlı araçlarını çıkartıp 400 kilometrekarelik bir alanı işgal etmesi bu hakikati değiştirmez.
Değiştirmez zira İsrail bu tür hava harekatlarını yıllardır yapıyor.
Bölgede DEAŞ ve YPG başta olmak üzere tüm terör örgütlerinin tasması bu Siyonist devletin elindedir. Yıllarca bu örgütleri başta Türkiye olmak üzere coğrafyadaki tüm ülkelerin üzerine saldırtan ve böylece inisiyatifi elinde tutan bir ülkeydi İsrail.
İşte bu İsrail şimdilerde Suriye’de istediği gibi at koşturamıyor, DEAŞ’ı ve YPG’yi istediği gibi mobilize edemiyor. Tam tersi Türkiye, YPG’yi yaptığı üç kapsamlı harekât ve sayısız nokta operasyonları ile kötürüm etmiş durumda ve şimdi ise Suriye sahasında elde ettiği kazanımlar ile silah bırakmaya ve Suriye Devletine entegre etmeye çalışıyor.
Yıllarca köpeksiz köyde değneksiz dolaşmaya alışmış İsrail, şimdi hem bunun rahatsızlığını yaşıyor hem de sahanın kendi aleyhine formatlandığını çaresizce görüyor. Bir algı oluşturmak için de Suriye’de belli başlı bölgeleri bombalamaya devam ediyor ama nafile.
Nafile zira İsrail’in Suriye sahasını tek başına ne kontrol edecek bir askeri gücü ne siyasi bir meşruiyeti ne de bir demografisi mevcut. Gazze gibi küçücük bir kara parçasında silahsız masum Filistinliler ile dahi başa çıkamayan İsrail’in, Suriye gibi bir coğrafyaya sahip çıkması zaten teknik olarak mümkün değil.
Kendi muharref inancı doğrultusunda Yahudi olanların dışındaki her bir ademoğlunu ‘Goyim’ yani kendisine hizmet edecek hizmet hayvanı statüsünde gören İsrail, Suriye’de YPG’den Dürzilere, Nusayrilerden Esed’in uyuşturucu kaçakçısı destekçilerine varana kadar kendi safına çekme telaşını gösteriyor.
Filistinli Müslümanlara reva gördüğü muameleye şahit olan hiçbir onurlu halk, İsrail’in hizmet hayvanı olmayı istemez, isteyemez ve istememelidir.
İsrail ile Türkiye Suriye sahasında karşı karşıya gelmemek için teknik görüşmeler yapabilir. Buradan şayet iyi işleyen bir mekanizma kurulabilir ve Suriye ayağa kaldırılı ve burada Türkiye’nin ağırlığı hissedilirse bundan en çok Suriye halkı ve İsrail istifade eder.
Şayet gerçekten sorun İsrail’in güvenliği ise.
Devamını Oku
06 Aralık 2025 Cumartesi - 09:58
Devamını Oku
20 Kasım 2025 Perşembe - 09:40
Devamını Oku
07 Kasım 2025 Cuma - 16:50