Katar’a satmamış mıydınız?

BAYKAR’ın İtalyan havacılık devi Piaggio Aerospace firmasını bünyesine katması, arkasından İtalyan teknoloji devi Leonardo S.p.A ile iş birlikteliği anlaşmasını imzalanması Avrupa ile olan tek taraflı savunma ekipmanı tedariki döneminin sona erdiğinin işaretleri.

Zira Piaggio kendi alanında oldukça başarılı, insanlı sistemler konusunda oldukça geniş bir beşerî sermayeye sahip bir firmayken, Leonardo ise tam bir dünya devi. Bu tür firmaların Türk firmalarının bünyesine dahil olması ya da bu devlerle iş birlikteliği yapılması asla küçümsenmemesi gereken bir konu.

Neden ve nasıl konusuna temas edeceğim ama önce HÜRJET: TUSAŞ tarafından üretilen HÜRJET’in İspanya’ya satışının önünün açılmasını sağlayacak mutabakat anlaşması taraflar arasında imzalandı.

Söz konusu mutabakat muhtırasına göre Airbus ve İspanya Savunma Bakanlığı arasında imzaları atılan anlaşma gereği, HÜRJET'in ortak altyapı üretiminin İspanya'da yapılması öngörülüyor.

Anlaşmaya ilişkin Madrid'de açıklama yapan TUSAŞ Genel Müdürü Mehmet Demiroğlu, ‘Bu anlaşma HÜRJET projesinde atmayı planladığımız adımlardan önemli bir kilometre taşını oluşturuyor. Anlaşmayla birlikte karşılıklı olarak endüstri alanında ne tür iş birliği yapılacağını, HÜRJET'in İspanya için üretilen konfigürasyonunda hangi firmaların ne tür ürünleri olacağını belirliyoruz ve onlarla çalışmaya başlayacağımız sürecin ilk adımını atıyoruz.’ dedi.

Bu yola kolay gelinmedi ve İspanya’nın HÜRJET uçağını tercih etmesi başlı başına önemli bir gelişme. Geçtiğimiz haftalarda yine Portekiz Deniz Kuvvetleri’ne iki adet Lojistik Destek Gemisi ihalesini STM kazanmıştı. O zaman da Portekiz gibi denizci bir ülke için askeri gemi inşa etmenin ve bunu ihraç etmenin önemine temas etmiştik, arkasından İspanya geldi.

Bunlar kendi başlarına yeni kapılar açacak ve potansiyeli olağanüstü yüksek anlaşmalar. Bu anlaşmaların tamamlanmasıyla Türk Savunma Sanayii şirketlerinin Avrupa pazarından alacakları pazar payı Türkiye için kıymetli lakin asıl kıymetli olanın savunma sanayii ürünlerine merkezi Avrupa dediğimiz ülkelerin de kapılarını açacak olması.

Airbus ve İspanyol şirketlerinin faal olarak devrede olacağı bu üretim modelinde kendi payımıza kazanabileceğimiz birçok unsur olabilir. Farklı firmalar ile birlikte üretim yapmanın sadece iş kültürümüze kazandırdıklarını yıllardır savunma sanayisinin içinde olan birisi olarak yakinen biliyorum.

Bu türden satışlar Avrupa pazarında giremediğimiz pazarların da direncini kırmada çok önemli bir rol oynayacak ve ihraç edilen her ürün ile bir ekosistem de ihraç edilmiş olacak. Nasıl HÜRKUŞ’a verilen emekler HÜRJET’in ortaya çıkmasına katkı sunduysa, HÜRJET’in Avrupa pazarına sunulması KAAN Milli Muharip Uçağın da farklı pazarlara sunulmasının başlangıcı olacaktır.

Gelelim BAYKAR’ın Leonardo ile yaptığı iş birlikteliğine

BAYKAR’ın önce Piaggio firmasını bünyesine katması, ardından Leonardo ile işbirliği yapması anlaşılan birilerini oldukça rahatsız etmiş oysa bu anlaşma ve satın almaların Türk Savunma Sanayii açısından ihtiva ettiği değer yadsınamaz.

BAYKAR’ın Almanya, Belçika, İngiltere gibi merkezi Avrupa’nın silah pazarından Leonardo üzerinden pay alabilme ihtimali dahi bunları neden endişelendirmiş olabilir bu ülkede yaşayan herkesin malumu aslında.

Büyükelçilik vazifesi yapmış birisi ASELSAN’ın bu anlaşmalar sonrasında BAYKAR tarafından satın alınacağını hem de sokak ağzı ile kaleme alıp kamuoyu ile paylaşırken bizden de veri temelli açıklamalar yapmamızı bekliyor.

Benzer kafalar daha birkaç yıl önce ASELSAN’ı Katar’a satmışlardı, anlaşılan yalanları beklenilen ilgiyi görmemiş olmalı ki bu sefer de BAYKAR’a satıyorlar.

Ben yine de buraya itibarsız haberlerinin bir ekran görüntüsünü koyayım da belki yüzleri kızarır.

Eski elçinin iftira ve hakaretleri sadece paylaşımında kalmadı hemen bir kağıda karalanmış bazı metinleri yazı diyerek yazıp yayınladılar.

• Leonardo ASELSAN’ın ürettiği her ürünün muadilini dolaylı ya da doğrudan ürettiği için artık ASELSAN yerine Leonardo ürünleri tercih edilecek.
• Leonardo aviyonikleri kullanılmaya başlayınca BAYKAR satışlarından ASELSAN eskisi gibi pay alamaz.
• ASELSAN’ın alt sistem üretim bantları yeterli siparişler ile doldurulmazsa ASELSAN engellenmiş olur.

Aslında hepsi aynı kapıya çıkan kuru laf kalabalığından ibaret bu iddialara rakamlarla cevap verelim.

ASELSAN bugün dünyadaki en büyük 100 savunma sanayi şirketi içinde yer alıyor ve ASELSAN sadece BAYKAR’a malzeme ve hizmet satmıyor.

ASELSAN gibi küresel ölçekte rekabet eden, 12 bin kişilik dev bir istihdama ev sahipliği yapan, altı vilayetimizde üretim tesisleri bulunan, 21 ülkede iştirak, şube ve ofisi bulunan bir devin kaslarının ne denli güçlü olduğunu anlamak için sanırım sadece web sayfasına göz atmak yeterliydi.

Ben ASELSAN’ın resmi sayfasından hangi alanlarda neler üretiyor kabaca görebilmeniz için buraya bir görsel koyuyorum, merak edenler detaylara ASELSAN’ın resmî web sayfasından bakabilirler.

ASELSAN 2025 yılının ilk çeyreğinde hasılatını yüzde dokuz arttırmış, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 46 oranında güçlü bir büyüme gerçekleştirmiş, habitatında 4 bin civarında firmayı büyüten, sadece 2024 yılında 31 yeni ürün geliştiren, karlı, üretken ve rekabetçi bir küresel dev.

Kaldı ki BAYKAR grubu dahil diğer tüm savunma sanayii şirketlerimiz tedarik maksadıyla tercih ettikleri ürünleri sadece yerli ve milli olduğu için değil aynı zamanda maliyet etkin ve kalite açısından rakiplerinden üstün olduğu için tercih ediyorlar.

Buna hemen bir misal vermek isterim.

ATAK Taarruz helikopteri Leonardo ile işbirliği çerçevesinde üretilmesine rağmen ASELSAN bu projede oldukça önemli bir tedarikçi firmaydı.

BAYKAR’ın Leanordo ile yaptığı işbirliği sonucu girilmesi muhtemel merkezi Avrupa pazarındaki bugüne kadar ihracat değeri neydi ki bundan sonra ASELSAN ürünlerini bu pazarda tercih etmezse ASELSAN’ın bir kaybı oluşsun?

Almanya, İngiltere, İtalya ve Fransa gibi ülkelerin Türkiye’ye söz konusu olan savunma sanayisi olduğunda kapılarını nasıl kapattıklarını bu zevat bilmez mi?

Bilir elbet ama yine de suyu bulandırmak için zerre değeri olmayan yazıları yazar ve iftiralarını atar kenara çekilirler.

Hiç mi itibarlarını düşünmezler?

Bu soruyu kendilerine sorun.