
İsteniyor ki devletimsi yapı hem gelsin sizin sınırlarınızın dibinde terör örgütlerine her türden desteği verecek koridorları açsın hem de DEAŞ ve YPG ile ilişkisini geliştirsin, bu örgütleri birer kudurmuş köpek gibi sınırlarınızdan evlatlarımıza saldırtmaya devam edebilsin.
Son Güncelleme: 17 Nisan 2025 Perşembe - 14:21 | GDH Haber
Ve Cumhurbaşkanı Erdoğan son Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasında son noktayı herkesin anlayabileceği bir dil ile ortaya koydu:
"Türkiye sınırları zorlanacak, dostluğu veya düşmanlığı test edilecek bir ülke değildir. Kimse hatalı hesap yapmamalı, kışkırtmalar karşısındaki serinkanlı tavrımızı asla bir zafiyet olarak algılamamalıdır. Özellikle Suriye konusunda kimi aktörler Türkiye’nin sabır taşının direncini sınamak yerine dostluğunun kıymetini bilmeli, söylemlerini ve politikalarını buna göre ayarlamalı, örgüt gibi değil devlet gibi hareket etmelidir. Suriye’nin kalıcı huzura ve istikrara kavuşmasına kim engel olursa açık söylüyorum, karşısında Suriye hükûmetiyle birlikte bizi de bulacaktır. Terör koridoruyla Suriye’nin parçalanmasına nasıl müsaade etmediysek başka koridorlarla bu ülkenin bölünmesine de aynı şekilde izin vermeyiz."
Yukarıdaki mesajların hangi aktöre verildiği sanırım izah gerektirmeyecek kadar açık.
"İyi de adam kalkıp Suriye içindeki hedefleri bombalamaya devam ederken, bizim beyanatla karşılık vermemizin neresi ya da nesi başarı?" diyenler Türkiye’nin son 10 yıl içinde ve halihazırda ortaya koyduğu eylemlere ya kör ya da sağırdırlar.
Bu güruhun görmek istemediğini güneydeki çok sevdikleri ülke görmekle kalmıyor, köpeksiz köyde değneksiz dolaşamayacak olmanın ızdırabını iliklerine kadar hissediyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarındaki ‘örgüt gibi değil, devlet gibi hareket edin’ sözleri İsrail’e direkt bir mesaj lakin IDF diye isimlendirdikleri ordu teşkilatı dahi Stern, Haganah ve İrgun gibi terör yapılanmalarının üzerine inşa edilmiş bir yapı olduğu için isteseler de devlet gibi davranamıyorlar.
Bir de buna Tanrıları tarafından sözde seçilmiş olduklarına karşı geliştirdikleri inanç, bazı yanlışlardan asla dönemeyeceklerini gösteriyor.
Bakın İrgun terör örgütü, uluslararası ölçekte terör organizasyonu olarak tanınırken, lideri konumundaki kişi daha sonra İsrail’e Başbakan olarak seçilecek Menahem Begin idi. İrgun terör örgütünün King David Oteli’ne yapılan saldırı dahil Filistin topraklarında işlediği cinayetlerin haddi hesabı bilinmiyordu ve hem İngiliz Yönetimi hem de Filistin polisi tarafından el ilanları vasıtasıyla aranıyordu.

Daha sonra Siyonist manevralarla bu kişiyi sadece İsrail’e Başbakan yapmakla yetinmediler bir de Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat ile el sıkıştırıp Camp David anlaşmasını imzalattırdılar.
Şimdi olan da buna benzer şeyler.
İsteniyor ki bu devletimsi yapı hem gelsin sizin sınırlarınızın dibindeki terör örgütlerine her türden desteği verecek koridorları açsın hem de DEAŞ ve YPG ile ilişkisini geliştirsin, bu örgütleri birer kudurmuş köpek gibi sizin sınırlarınızdan evlatlarımıza saldırtmaya devam edebilsin.
Devam edebilsin dediğime göre bir zamanlar denemiş de demektir ama artık öyle bir tablonun devam etmediği çok açık.
Elbette İsrail’in tekrardan hayal ettiği eski güzel günlerine kavuşamayacağı anlamına gelmez bu yazdıklarım, Siyonizm gibi 50 başlı bir yılan ile mücadele ettiğimizi hiç unutmayalım. Daha birkaç gün önce kendini İsrail’e hizmet hayvanı olarak adamış bir isim ‘İsrail diye bir devlet olmasa bizim kendi ellerimizle bir İsrail Devleti oluşturmamız lazım gelir’ diye bu ülkede ekranlarda konuşuyordu.
Aynı ismin bir tabak mezeye Kıbrıs’ı da Rum’a vermek istediğini hatırladığımızda, sarsılmaz bir Arz-ı Mev’ud kölesi olduğunu çok rahatlıkla anlayabiliriz.
Diyelim ki bu sorumsuz bir gazeteciydi, ya Kemal Kılıçdaroğlu’nun iktidara gelebilseydi Suriye ve Irak’tan asker çekme vaadine ne diyeceksiniz?
Asker çekme kime yarayacaktı bu yaşanan gelişmeler hala birilerinin gözünü açmaya yetmiyor mu?
Unutuldu gitti mi yani?
Bu demek ki 2023 yılındaki seçimlerden Kemal Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı olarak çıkabilseydi, sınırlarımızın dibine İsrail yerleşmiş olacaktı. Oysa şimdi İsrail kendi sınırlarının dibine kadar yaklaşan bir Türkiye’den rahatsızlık duyuyor.
Bir kelime de 07 Ekim saldırılarının hemen sonrası Filistin’in Başkenti Kudüs’ten yaptığım yayınlarda Davud Koridorundan bahsettiğimde ve daha sonra aynı konuyu Türkiye’de ekranlarda ve gazetedeki yazılarımda ısrarla ele aldığımda bunun bir masaldan ibaret olduğunu, İsrail’in aklında asla böyle bir şey olmadığını bizlere söyleyen İsrail ağızlı ekran güzellerine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mesajı ders olsun.
Cumhurbaşkanı Erdoğan yukarıda da belirttiğim üzere alenen ‘Terör koridoruyla Suriye’nin parçalanmasına nasıl müsaade etmediysek başka koridorlarla bu ülkenin bölünmesine de aynı şekilde izin vermeyiz.’ diyerek Türkiye’nin duruşunu çok net ortaya koydu.
Bundan sonrası her gelişmeye karşı hazır olmaktır.
Devamını Oku
14 Aralık 2025 Pazar - 10:00
Devamını Oku
06 Aralık 2025 Cumartesi - 09:58
Devamını Oku
20 Kasım 2025 Perşembe - 09:40