
Sanırım şu an içinden geçtiğimiz dönem her manada tuhaf zamanlar. İktisadi açıdan da askerî açıdan da sosyal açıdan da hiçbir şey bildiğimiz, bellediğimiz kalıplara sığmıyor.
Son Güncelleme: 03 Temmuz 2025 Perşembe - 07:00 | GDH Haber
Çinlilerin beddua olarak kullandıkları bir deyiş: Dilerim tuhaf zamanlarda yaşarsın.
Sanırım şu an içinden geçtiğimiz dönem her manada tuhaf zamanlar. İktisadi açıdan da askerî açıdan da sosyal açıdan da hiçbir şey bildiğimiz, bellediğimiz kalıplara sığmıyor. Liberal ekonomistler de savruluyor, merkantilist ekonomi vizyonu ile iktisada bakanlar da.
Çin Halk Cumhuriyeti vahşi kapitalist ekonomik düzenini her geçen gün daha da tahkim ederek yoluna devam ederken, ‘bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler’ ülkesi ABD yıllarca savunduğu sıfır gümrük duvarlarını şimdi hayal dahi edemeyeceğimiz bir düzeye taşıyor.
Sadece bununla kalmıyor adeta tapındıkları birçok konuyu ayakları altına alıp çiğniyor.
Para artık Londra’dan sorulmuyor, dünyanın en sağlam arabalarını artık Almanlar yapmıyor, Japonya ve Avrupa otomotiv endüstrisi gözümüzün önünde güneşin altındaki bir buz parçası gibi eriyor.
Askerî açıdan da işler anlamaktan oldukça uzak bir şekilde gelişmeye devam ediyor.
NATO toplantısında Trump önceki dönemde kaldığı yerden işe başladı ve pamuk eller cebe dedi. Böyle diyeceği zaten bilindiği için Trump’ı NATO zirvesine gelmeden önce yumuşatma görevi de Hollanda eski Başbakanı Mark Rutte’ye verilmiş olmalı ki o da yememiş içmemiş Trump’a övgünün de ötesine geçen bir mesaj atmış.
Trump bu!
Ayağına gelen bu topu boş bırakır mı?
Bırakmadı zaten ve tereddütsüz gelişine vurdu ve Rutte’in mesajının ekran görüntüsünü alarak kendi sosyal medya hesabından paylaştı.
Zirvede ise her kim GSYH’nin yüzde beşlik bölümünü savunmaya harcamaya direndiyse Trump’ın diline düştü, sakız edildi.
Trump, İspanyol bir gazeteciyle adeta dalga geçti, beleşe NATO üzerinden güvenliğinizi temin edemezsiniz cümlesini kurdu. Zaten Trump’ın Hollanda’ya gelişinin hemen öncesinde Rutte bir ön hazırlık yaparak ‘Ya savunma harcamalarınızı GSYH’nin yüzde beşi düzeyine çıkartırsınız ya da Rusça öğrenmeye başlarsınız’ demişti.
Peki Rusya gerçekten Avrupa açısından bir tehdit mi?
Bu kadar devasa bütçeler Rusya Avrupa’yı işgal etmesin diye mi harcanacak?
Avrupa’yı tekrar silahlandırma (Rearm Europe) programı, gerçekten sadece Rusya Avrupa’yı işgal etmesin diye mi oluşturuldu.
Vallahi görünürde yaşananlar bu şekilde.
Bir Allah kulu sormuyor mu Ukrayna gibi göreceli zayıf bir devleti dahi bir baştan bir başa işgal edemeyen, Kuzey Kore’den asker ithal eden bir Rusya; Alman, Fransız ordularını ezip geçerek koca Avrupa’yı mı işgal edecek?
Sanırım onlar da biliyorlar hakikati lakin genetikleri tehdit algısı olmaksızın yaşayamadıklarını gösteriyor.
Konu Avrupa olunca akıldan çıkartmamamız gereken en önemli husus tam da bu nokta: Bir tehdit algısı olmadan yaşayamayan Avrupa.
Şimdi bu Avrupa 75 sene sonra alıştığı konfor alanını terk etmeye zorlanıyor. Kendi güvenliği ile alakalı alanı yıllarca ABD’ye havale eden Avrupa, şimdi bir anda Trump üzerinden gelen salvolar sonrası kendisini anadan üryan hissediyor.
O zaman acil bir düşman oluşturmalı ve buna göre de silahlanmalı.
Bakmayın siz birilerinin Avrupa orduları şöyle tükenmiş, böyle tükenmiş diye başlayan süslü ve hamaset dolu cümleler kurmasına, Avrupa Kıtası’ndan daha kan dökücü bir coğrafyayı tarih henüz kaydetmedi.
Kendi varlıklarına yönelik bir tehdit algılarlarsa dünyayı ateşe vermekte asla tereddüt etmezler.
Yakın zaman içinde Avrupa’yı daha hızlı silahlanan bir bölge olarak göreceğiz.
Böylelikle 10 yıl gibi göreceli kısa sayılacak bir zaman dilimi içinde güvenlik konusunda ABD’den daha bağımsız hareket edebilen bir Avrupa görebiliriz. Ama bu yol o kadar da meşakkatsiz bir yol değil zira ABD ne Avrupa’yı terk etmek istiyor ne de Avrupa savunmasını üstlenmek niyetinde.
Anlaşılan o ki ABD Avrupa’yı büyük bir ikilem içinde tutarak yoluna revan olmak arzusunda.
Bu arada Avrupa’ya yönelik pamuk eller cebe çağrısı yapan Trump’ın dile getirdiği bir başka konu ise ABD Başkanı’nın toplanan paranın Avrupa bürokrasisi için harcanmamasını talep etmesi. Kendi ülkemiz de dahil bürokrasinin ve popüler siyasetin kaynakların verimli kullanılmasının önündeki en önemli engel olduğunu yaşayarak biliyor ve görüyoruz.
Trump ise bu paranın yeni nesil silah sistemlerine ayrılmasını istiyor. Trump’ın bu talebinin ardında yatan iki amil var. Bunlardan birincisi Amerikan Savunma Sanayisinin bu pazardan pay almak istemesi bir diğeri de konvansiyonel harp sahasının artık tamamen değişmiş olması.
Geleceğin muharebe sahası hala gelmedi mi?
Yıllardır geleceğin muharebe sahasını tahayyüle yönelik sayısız yazılar yazıldı ve çizildi. Sanırım artık o ‘gelecek’ geldi ve kendi değerlerini bize zorla dayatıyor. Ukrayna sahasında ortaya çıkan birçok görüntü, günümüz muharebe meydanında insansız sistemlerin, belli bir doktrin doğrultusunda eğitilmiş ve bu doktrinin dışında bir düşünce formatı olmayan birliklerin işinin hiç de kolay olmadığı gösteriyor.
Burada Millî Savunma Bakanlığı’nın da üzerine çok önemli vazifeler düşüyor.
Soğuk Savaş şartları doğrultusunda oluşturulmuş yerleşkelerden Harp Akademilerinde yine bu doğrultuda eğitimi verilen konulara, elde kullanılan teçhizattan, birliklerin teşkilat yapısına kadar birçok noktanın revize edilmesi gerekir.
Kuşkusuz konvansiyonel sistemler önemini hala muhafaza ediyor olsa da bu konuları ‘hemen aceleyle karar vermeyelim, durun bekleyelim görelim’ mantığı ile ötelemeye kalkarsak büyük hata yaptığımızı anladığımızda bu hatayı düzeltmek için yeterli zamana ve zemine sahip olmayabiliriz.
Bu açıdan savunma sanayiinden TSK unsurlarına, bu unsurların eğitiminden teşkilatına varıncaya kadar yapılacak sayısız ödev var önümüzde yapılmayı bekleyen. Bu dar ve tuhaf zamanlarda ülke gündemindeki kısır gündemleri bir kenara bırakıp buralara yoğunlaşmakta fayda olduğunu değerlendiriyorum.
Devamını Oku
14 Aralık 2025 Pazar - 10:00
Devamını Oku
06 Aralık 2025 Cumartesi - 09:58
Devamını Oku
20 Kasım 2025 Perşembe - 09:40