gdh'de ara...

American Enterprise Institute: ABD, Türkiye'nin sınırında "Kürt özerkliğini" desteklemeli

Trump, Erdoğan'ı yatıştırmak için Suriye'deki "Kürt gruplara" ihanet etti. Biden Yönetimi, Türkiye'nin Suriye sınırı boyunca bir "Kürt Özerkliği" için desteğini ikiye katlamalı.

1. resim

Türkiye'ye yönelik düşmanlığı ile bilinen Michael Rubin, American Enterprise Institute'de yine Türkiye'yi hedef alan bir analiz kaleme aldı.

Türkiye'nin, asrın felaketi olarak adlandırılan depremin etkileri ile uğraştığı bir dönemde Rubin, Türkiye düşmanlığına hız kesmeden devam ederek, "Türkiye'nin Suriye sınırı boyunca hayata geçirilecek bir Kürt Özerkliğinin" ABD tarafından her zamankinden daha fazla desteklenmesi gerektiğini yazdı.

ABD'nin, hem Türkiye'yi hem de İran'ı durdurmak için buna ihtiyacı olduğunu belirten Rubin, Suriye'de bulunan ve ABD tarafından desteklenen terörist grupların özerk bir yönetim haline gelmesi için ABD'nin tüm desteğini vermesi gerektiği çağrısında bulundu.

İşte Michael Rubin'in, American Enterprise Institute'de yayımlanan analizinin tamamı:

"Seksen yıl önce, Dışişleri Bakanlığı'nın Yakın Doğu İşleri baş diplomatı Paul Alling, Doğu Akdeniz'deki olayları görüşmek üzere Washington DC'deki İngiliz büyükelçiliğinin birinci sekreteri Michael Wright ile bir araya geldi.

Alling'in muhtırasına göre, Wright o görüşmede şunları söyledi.

“Suriye de dahil olmak üzere Orta Doğu, Uzak Doğu'daki nihai askeri operasyonlarda önemli bir kara köprüsü olacaktır. ABD'nin o bölgedeki müttefiklerinin konumunu güçlendirilmeli ve ülke (Suriye ve Lübnan) tam olarak desteklenmelidir."

Bu olayın üzerinden 80 yıl geçti, rakipler de değişmiş olabilir ama stratejik mantık değişmedi.

İkinci Dünya Savaşı sırasında ABD müttefikleri Doğu Akdeniz'i uzak doğuya mal ve personel göndermek için kullanmaya çalışırken bugün Suriye, İran'dan silah ve terörist akışını sağlayan bir kara köprüsü vazifesi görüyor.

Irak Savaşı'nın ardından, Irak'taki bazı gruplar İran'ın çıkarları doğrultusunda bu bölgeyi kullandıkça endişeler arttı.

Örneğin 2006'da İsrail-Hizbullah Savaşı'nın zemininde Larry King'e konuşan Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, “Hizbullah çok tehlikeli bir örgüt. Ve Suriye'yi kara köprüsü olarak kullanıyor. Ama bununla baş etmeye çalışıyoruz." açıklamasında bulundu.

O zamanlar Suriye'deki "Kürt gruplar" masada yoktu ve Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın kontrolü hala güçlüydü. Ancak 2004'te özellikle Kamışlı'daki "Kürt gruplar" Esad'a meydan okudu. Ardından 2011 yılında iç savaşın patlak vermesiyle Esad ülkenin büyük bölümünde kontrolü kaybetti. Bunun sonucunda Suriye'de "Kürt grupların" yükselişi, yavaş kalan ABD için yeni bir fırsat sağladı.

ABD'nin Türkiye ile daha güçlü bir ittifak kurmasını savunan analistler sıklıkla, Türkiye'nin Irak ve Suriye üzerinden geçen İran kara köprüsünü bozmaya yönelik potansiyel katkılarının, ABD'nin "Kürt gruplara" verdiği desteğin sona erdirmesine bağlı olduğunu belirtiyor.

Bu argüman Türk ikiyüzlülüğünün görmezden gelinmesidir. Türkiye, uygun olduğunda Batı yanlısı bir devlet olarak poz verebilir ve İsrail ile bağlarını ilerleterek diplomatik olarak avantaj sağlamaya çalışabilir.

Bu nedenle ABD'nin Türkiye sınırının tamamı boyunca "Kürt federalizmine" verilen desteği ikiye katlaması daha mantıklı olacaktır. Çünkü Dış politika, nadiren böylesine akıl almaz bir fırsat sunar.

Suriye'deki "Kürt gruplar" DEAŞ'a karşı mücadelede Amerika'nın en önemli müttefikiydi. Bu bölgedeki sağlam bir "Kürt özerkliği", hem İran'ın terörizmi finanse etme kabiliyetini hem de Türkiye'nin planlarını sekteye uğratacaktır.

Donald Trump, Erdoğan'ı yatıştırmak için buradaki "Kürt gruplara" ihanet etti. Biden'ın ekibi ise Erdoğan'ı yatıştırmaya devam ediyor.

Biden, DEAŞ'ın tabutuna ve İran'ın Ortadoğu'yu istikrarsızlaştırmasına çivi çakmak istiyorsa, başka seçenek yok. ABD'nin stratejik çıkarı, bölgede bir "Kürt özerkliğini" desteklemek ve güçlendirmek olmalıdır."

Tartışma