İFTAR SAATLERİ:

Commonspace: Türkiyesiz bir Avrupa düşünmek mümkün değil!

Türkiye'nin Londra Zirvesi'ne davet edilmesi AB'nin Türkiye'ye olan ihtiyacının altını çizdi. Türkiye'nin artan küresel rolü göz önüne alındığında, Türkiyesiz bir Avrupa düşünmek mümkün değil!

Son Güncelleme: 11.03.2025 - 18:08

Commonspace: Türkiyesiz bir Avrupa düşünmek mümkün değil!

Lahey merkezli düşünce kuruluşlarından Commonspace'de Türkiye- Avrupa Birliği ilişkilerinin tarihsel sürecinin ve gelinen noktada Londra Zirvesi ile yeniden şekillenen sürecin olası geleceğinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

Türkiye'nin uzun süreli Avrupa Birliği'ne girme yolculuğunun aslında Avrupa içerisindeki dengeler nedeniyle mümkün olmadığı belirtilen analizde, Türkiye'nin Ukrayna sorunu başta olmak üzere küresel meselelerdeki etkisinin artması ile birlikte öneminin daha da arttığına dikkat çekildi.

Analizde ayrıca; Londra Zirvesi'nin kilit noktasının, AB üyesi olmayan Türkiye'nin de davet edilmesi olduğu belirtilerek Türkiyesiz bir Avrupa'nın mümkün olmadığı tespiti yapıldı.

İşte Commonspace'da yayınlanan analiz:

Jeopolitik açıdan önemli ülkelerden biri olan Türkiye, Batı ve Doğu arasında bir köprü görevi görmektedir.

Ancak NATO üyesi bir ülke olarak Batı dünyasının özellikleri Türkiye'de çeşitli açılardan daha belirgindir ve bu bağlamda Türkiye, çeşitli stratejik projeler çerçevesinde Avrupa ülkeleriyle işbirliği yapmaktadır.

Diğer yandan Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki ilişkiler 1959 yılında Türkiye'nin Avrupa Ekonomik Topluluğu'na başvurmasıyla başlamıştır. İlişkilerin hukuki temelini 12 Eylül 1963 tarihinde imzalanan Ankara Anlaşması oluşturmuştur. Bu anlaşma, tam üyelik gerçekleşene kadar “Hazırlık”, “Geçiş” ve “Nihai Dönem” olmak üzere üç aşama öngörmüştür.

Geçiş Dönemi'nin ilginç yönlerinden biri, Türkiye'nin 1987 yılında ortaklık sürecinden bağımsız olarak Avrupa Birliği'ne tam üye olmak için başvuruda bulunmasıdır. Ancak bu talep olumlu karşılanmamış ve Türkiye Avrupa Birliği'ne üye olmamıştır.

90'lı yıllar da taraflar arasındaki ilişkilerde farklı dinamiklere sahne olmuştur. 1992-1995 yılları arasında yapılan müzakereler sonucunda 1995 yılında Türkiye ile Avrupa Birliği arasında Gümrük Birliği kurulmasına ilişkin bir anlaşma imzalanmıştır.

12-13 Aralık 1997 tarihli Lüksemburg Zirvesi'nde Türkiye'nin üyelik müzakerelerine başlamak için gerekli siyasi ve ekonomik koşullara sahip olmadığı belirtilmiştir. 10-11 Aralık 1999 tarihli Helsinki Zirvesi'nde Türkiye, AB üyeliğine aday ülke olarak kabul edilmiştir. 12-13 Aralık 2002 tarihli Kopenhag Zirvesi Sonuç Bildirgesi ise Avrupa Konseyi'nin 1999 Helsinki kararını vurgulayarak, Türkiye'nin diğer aday ülkelerle aynı kriterler temelinde Birliğe katılacağını belirtmiştir.

17-18 Haziran 2004 tarihli Brüksel Zirvesi'nde de Türkiye-AB ilişkileri ele alınmıştır. Bu Zirvenin Sonuç Bildirgesinde, Türkiye'nin reform sürecinde bugüne kadar kaydettiği ilerleme takdirle karşılanmıştır. 2008 yılında birçok alanda müzakereler devam etmiştir. Müzakerelerin başlamasının ardından Türkiye ile AB arasındaki ilişkilerde belirli bir yoğunlaşma yaşanmış, ancak Türkiye'yi üyeliğe yaklaştırma konusunda fazla bir ilerleme kaydedilmemiştir.

2010 yılından sonra ilişkilerdeki olumlu eğilim zayıflamaya başlamıştır.

Ancak 2023 yılından itibaren Avrupa ve Türkiye ile ilişkilerde yaşanan bazı zorluklara rağmen, olası işbirliği alanlarına ilişkin bir dizi öneri ortaya atılmıştır.

AB Türkiye ilişkilerinin mevcut durumu

Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki mevcut ilişkileri iki perspektiften değerlendirmek mümkündür.

2023-2024 yılları arasında yaşanan ekonomik gelişmeler, toplantılar ve bunların sonuçları üzerinden ve Londra'da 2 Mart 2025 tarihinde yapılacak Zirve'nin önemi açısından.

Her şeyden önce, Türkiye ile AB arasındaki toplam ticaret hacminin 2020 yılında dört kattan fazla artarak 132,4 milyar Avro'ya ulaştığını belirtmek gerekir. Türkiye, 2023 yılında AB'nin beşinci en büyük ticaret ortağı haline gelmiştir.

Diğer bir ifade ile; Türkiye'nin 2023 yılındaki toplam ihracat ticaretinin %40'ından fazlası AB ile gerçekleştirilmiştir. 

Uluslararası Hizmet Ticareti İstatistiklerine göre, Türkiye'nin hizmet ihracatı 2023 yılında %19,2 artarak 56,5 milyar dolara, hizmet ithalatı ise %15,3 artarak 41,4 milyar dolara ulaşmıştır.

2023 yılında Türkiye'nin en büyük hizmet ihracatı 21,86 milyar dolar ile Avrupa Birliği'ne yapılırken, AB'den yapılan ithalat 18,648 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Hizmet ihracatında Almanya 6,987 milyar dolarla %12,4'lük payla ilk sırada yer almıştır.

Türkiye'nin önümüzdeki dönemde de AB'nin başlıca ticaret ortaklarından biri olmaya devam etmesi bekleniyor.

Londra Zirvesi'nde Türkiye

Ukrayna ve kıtanın güvenliği için işbirliği konulu Zirve 2 Mart 2025 tarihinde Londra'da gerçekleştirildi. Avrupalı 17 liderin katıldığı zirvede dört temel konuda anlaşmaya varıldı.

Ukrayna'ya askeri yardımın devam etmesi,
Kiev'in barış görüşmeleri masasında yer almasının sağlanması,
Gelecekteki Rus saldırganlığının önlenmesi,
Ukrayna'yı savunmak ve barışı sağlamak için bir “gönüllüler koalisyonu” kurulması.

Londra Zirvesi'nin kilit noktalarından biri de AB üyesi olmayan Türkiye'nin davet edilmesiydi. 

Mart 2022'de gerçekleştirilen “İstanbul müzakerelerinin” bir sonraki aşamasında varılan “tahıl anlaşması”, Rusya-Ukrayna ihtilafının çözümüne yönelik önemli adımların atılmasında kritik bir rol oynadı. O tarihten bu yana Türkiye, barışı savunarak her iki tarafla da dengeli ilişkilerini istikrarlı bir şekilde sürdürdü.

Bugün bile Türkiye, müzakerelerin uygulanmasını kolaylaştırmak için arabuluculuk çabalarına devam ediyor. Bu faktör de, Türkiye'nin Londra Zirvesi'ne yakın katılımı yoluyla Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki ilişkilerin canlandırılması ve güçlendirilmesinde önemli oldu.

Londra Zirvesi, Avrupa kıtasının güvenlik, istikrar ve refahını arttırmak için siyasi diyalog ve işbirliğini teşvik etmeyi amaçlayan bir girişim ve ABD'nin yeni başkanının seçilmesinin ardından Donald Trump'ın Avrupa ülkelerinin kendi savunmaları için daha fazla sorumluluk üstlenmeleri gerektiği yönündeki açıklamaları, Avrupa ülkeleri için bir endişe kaynağı haline geldi.

Türkiye'nin Londra Zirvesi'ne katılımının bir diğer nedeni de Türkiye ile AB arasındaki güvenlik işbirliğinde yeni yönelim ve ihtiyaçların oraya çıkması olarak belirtilebilir.

Londra Zirvesi'nin ardından Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Avrupa'nın değişen güvenlik ortamına değinerek;

“Türkiye olmadan Avrupa'nın küresel bir aktör olarak varlığını sürdürmesi giderek imkansız hale geliyor”

değerlendirmesinde bulundu.

Benzer şekilde Londra Zirvesi'nde Türkiye'yi temsil eden Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da ABD'nin son dönemde değişen tutumu ve bu tutumun netleşmesi nedeniyle AB içinde ortaya çıkan farklı bakış açılarının altını çizdi.

Fidan ayrıca Türkiye'nin hem “Ukrayna'da olası bir barış anlaşmasına hem de Avrupa Güvenlik Mimarisinin yeniden inşasına” yapacağı katkının önemini vurguladı.

Sonuç olarak Londra Zirvesi çerçevesinde Türk ve AB liderleri arasında yapılan görüşmeler, ilişkilerin yeniden canlandırılması ve taraflar arasındaki stratejik işbirliğinin derinleştirilmesi yönünde önemli adımlar atılması için gerekli koşulları yaratmıştır.

Sonuç ve değerlendirme

Araştırmalarda tarihsel-karşılaştırmalı yöntemin kullanılmasının en önemli avantajlarından biri, geçmişteki olayları göz önünde bulundurarak Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğinin geleceği hakkında öngörüde bulunabilme yeteneğidir.

Hem tarihsel hem de güncel gelişmeler incelendiğinde, Türkiye'nin AB'ye katılımı konusunun sürekli olarak güncelliğini koruduğu görülmektedir. Ancak, çeşitli nedenlerle, bu meselenin çözümüne yönelik köklü adımlar atılamamıştır.

O tarihten bu yana Türkiye, barışı savunarak her iki tarafla da dengeli ilişkilerini istikrarlı bir şekilde sürdürmüştür.

Türkiye'nin AB üyeliğinin önündeki engellerin kısmen AB'nin kendi içindeki süreçlerle bağlantılı olduğunu da belirtmek gerekir. 

Bazı üye ülkelerde Avrupa değerleri açıkça ihlal edilmekte, bu da Birliğin çekirdek üyeleri arasında hoşgörüsüzlük ve önyargıların artmasına yol açmaktadır.

Bununla birlikte, son yıllarda Türkiye'nin Rusya-Ukrayna çatışmasındaki arabuluculuk rolü, dünyanın kilit güç merkezlerinden biri olarak statüsünü yeniden teyit etti.

AB üyesi olmayan Türkiye'nin 2 Mart 2025 tarihinde düzenlenen Londra Zirvesi'ne davet edilmesi ve Dışişleri Bakanı düzeyinde temsil edilmesi, AB'nin Türkiye'ye olan ihtiyacının devam ettiğini bir kez daha göstermiştir. 

Geçmişte ve günümüzde yaşanan olayların analizi, Türkiye'nin AB üyeliğine kabul edilmese bile ekonomi, iklim, göç, güvenlik ve terörle mücadele gibi kilit konularda Birliğin birincil stratejik ortağı olmaya devam ettiğini ortaya koymaktadır.

Geleceğe ilişkin öngörüler ise iki ana biçimde ortaya çıkabilir:

Türkiye-AB ilişkileri derinleşecek ve gelişen jeopolitik ortam Türkiye'nin üyeliğinin önünü açacaktır.

Türkiye üye olmadan da AB ile ikili ilişkilerini çeşitli boyutlarda geliştirmeye ve güçlendirmeye devam edecektir.

Nihayetinde, önümüzdeki on yıl içinde ikinci senaryonun daha belirgin hale gelmesi beklenmektedir. Her halükarda, Türkiye'nin eşsiz küresel konumu ve artan küresel rolü göz önüne alındığında, Türkiyesiz bir Avrupa düşünmek mümkün değildir. 

Kaynak:

GDH Haber

etiketler
NATO
Avrupa Birliği
Londra Zirvesi
Hakan Fidan
Erdoğan
Güvenlik
Rusya
Ukrayna
Türkiye
Loading Spinner