
Keşmir'in sıcak savaş alanına dönüşmesinin beraberinde getireceği en büyük risk, iki nükleer gücün karşı karşıya gelmesi.
Son Güncelleme: 25 Nisan 2025 Cuma - 12:04 | GDH Haber
Pakistan ve Hindistan bayrakları - AA
22 Nisan'da Hindistan'ın Cemmu ve Keşmir eyaletine bağlı Pahalgam kentinde turist grubuna düzenlenen silahlı saldırı, Keşmir Sorunu'nun tarafları olan Hindistan ve Pakistan'ı bir kez daha karşı karşıya getirdi. Çünkü 24 kişinin hayatını kaybettiği silahlı saldırı, Keşmir'deki gruplar tarafından düzenlenmesine rağmen Yeni Delhi, olaydan İslamabad'ı sorumlu tuttu.
23 Nisan'da Hindistan yönetimi, Pakistan'ın Yeni Delhi Büyükelçiliği'nde çalışan askeri müsteşarları sınır dışı etme kararı alırken, Pakistan vatandaşlarına vize verme işlemlerinin durdurulduğunu da açıkladı.
En kritik gelişme ise Hindistan'ın 1960 tarihli İnduş Suları Anlaşması'ndan çekilmesi. Bu Pakistan'ın susuzluğa mahkum edilmesi, dolayısıyla suyun ya da diğer bir ifadeyle susuzluğun silah olarak kulanılması demek.
Pakistan'dan da misilleme gecikmedi. Pakistan Milli Güvenlik Kurulu'nun 24 Nisan'daki olağanüstü toplantısından ciddi kararlar çıktı. Alınan kararları duyuran Pakistan Başbakanlık Ofisi, İslamabad'da görev yapan Hindistanlı askeri müsteşarları istenmeyen kişi ilan etti, Hindistan ile üçüncü ülkeler için yapılanlar ticaret de dahil tüm ticari ilişkileri askıya aldı, Hindistan vatandaşlarının vizelerini iptal etti ve savaş uyarısında bulundu.
İslamabad'ın açıklamasında Pakistan'a yönelik su akışının kesilmesi veya suyun akış yönünün değiştirilmesi gibi hamlelerin savaş sebebi olarak kabul edileceği net biçimde vurgulandı. Pakistan halkı da İslamabad'daki Hindistan Yüksek Temsilciliği'ne baskın düzenleyerek "Keşmir özgür olana kadar savaş sürecek" sloganları attı.
24 Nisan'ı 25 Nisan'a bağlayan gece de uzun geçti ve sınırda çatışmalar yaşandı. Dolayısıyla savaş çanları Gazze, Lübnan, Yemen ve Suriye'den sonra Güney Asya'nın dondurulmuş çatışma bölgesi olan Keşmir için çalıyor. Şimdi soru şu: Donmuş çatışma bölgesi olan Keşmir, sıcak savaşa mı sahne olacak?
Keşmir'in sıcak savaş alanına dönüşmesinin beraberinde getireceği en büyük risk, iki nükleer gücün karşı karşıya gelmesi. Nükleer savaş senaryosu, dünyanın sonunu dahi getirebilir. Ortam böylesi riskleri barındırırken ABD, bir kez daha yangına benzin dökmeyi seçti.
İsrail'in Gazze'deki soykırımının en önemli destekçisi olan ABD, bu kez Dışişleri Bakanlığı'ndan yaptığı açıklamayla Hindistan'ın yanında olduğunu duyurdu. Bu, Hindistan'a savaş için verilen bir açık çek.
ABD'nin nükleer savaş riskine rağmen Hindistan'a neden böylesi bir destek verdiği sorusunun yanıtı jeopolitikte gizli. Bilindiği üzere Çin, küresel güç mücadelesinde ABD'nin en önemli rakibi ve Pekin'in küresel nüfuzunu artıran temel girişim ise Kuşak-Yol Projesi.
Söz konusu projenin 6 ekonomik koridorundan biri ve belki de en önemlisi ise Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru, sık kullanılan ismiyle CPEC. ABD, "Özgür ve Açık Hint-Pasifik" şeklinde sloganlaştırdığı stratejisinde Çin'i sınırlandırmak için bölgedeki temel partneri olarak Hindistan'ı görüyor.
Muhtemelen Amerikalı karar alıcılar da Keşmir üzerinden çıkacak bir çatışma vesilesiyle Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru'nu ve dolayısıyla Çin'in Kuşak-Yol Projesi'ni istikrarsızlaştırabileceklerini düşünüyorlar.
Son dönemde Pakistan'da artan terör saldırılarının da özellikle Pakistan'ın Belucistan bölgesinde gerçekleşmesi ve bu bölgenin CPEC güzergahındaki en kritik alanlardan biri olması tesadüf olmasa gerek. Tahmin edileceği gibi Pakistanlı yetkililer, ülkelerinde düzenlenen terör saldırılarının arkasında Hindistan istihbaratının bulunduğunu düşünüyor.
Nasıl ki Pakistan, terör saldırılarından Hindistan'ı sorumlu tutuyorsa, aynı şekilde Hindistan da Cemmu ve Keşmir Eyaleti'nde artan radikalleşmeden ve bölgede yaşanan şiddet olaylarından İslamabad yönetimini sorumlu tutuyor. Ancak Keşmir'de radikalleşme artıyorsa, bunun temel sorumlusunun Hindistan'ın politikaları olduğunu vurgulamak gerekir. Nasıl mı?
Hindistan, yıllardır Hindutva milliyetçiliğine dayalı ırkçı bir yönetimin iktidarında Müslümanların camilerini yıkan, Keşmir bölgesinin özerk statüsünü iptal eden ve İslam karşıtı olayları sıradanlaştırmayı tercih eden bir yönetim anlayışıyla yönetiliyor.
Kuşkusuz her baskı, zıttını da beraberinde yaratır. Nitekim Hindistan'da Hindutva milliyetçiliğinin saldırganlığının artmasına paralel olarak Müslümanların da kendi kimliklerini koruma güdüsüyle radikalleşmesi şaşırtıcı değil.
Kısacası Hindistan, Keşmir'deki bir Müslüman grubun düzenlediği bir saldırıdan Pakistan'ı sorumlu tutsa da asıl sorumlunun kendisi olduğu gerçeğiyle yüzleşmek zorunda. Bunu yapmayarak İslamabad ile restleşmeye girmesi ise sıcak savaş ve hatta nükleer savaş riskini beraberinde getirdi. ABD'nin savaşa yeşil ışık yakması ise çatışmalardan beslenerek küresel liderliğini sürdürmeye çalışan bir süper gücün içine düştüğü acınası haline sadece bir örneği.
Devamını Oku
30 Mayıs 2025 Cuma - 15:00
Devamını Oku
15 Mayıs 2025 Perşembe - 13:14
Devamını Oku
09 Mayıs 2025 Cuma - 11:54