
İçerisinde bulunduğumuz haftada, 2 bin 74 yıl sonra Akdeniz havzasının kaderini değiştirecek kritik gelişmeler için bir kez daha zarlar atılmış bulunuyor.
Son Güncelleme: 06 Ağustos 2025 Çarşamba - 07:00 | GDH Haber
Alea iacta est yani “Zarlar atıldı” şeklinde Türkçeye çevrilebileceğimiz Latince deyiş, rivayet odur ki Milattan Önce 49 yılında Roma üzerine yürüyen imparatorluğun üç yöneticisinden biri olan Jül Sezar tarafından söylenmiştir.
Jül Sezar, üçlü yönetim içerisinde zenginlik ve siyasal güç açısından ortakları Gnaeus Pompeius Magnus ve Marcus Licinius Crassus ile mukayese edildiğinde en zayıf halkaydı. Nitekim ortakları uygun vakit geldiğinde ondan kurtulmak için Sezar’ı Galya’ya yani bugünkü Fransa’ya sefere yolladılar.
Gelgelelim Sezar yalnızca strateji ve taktik düzeyde iyi bir bir komutan değildi. Aynı zamanda askerleri ile yağmur altında başı açık yürümekten çekinmeyen ve ırmakları onlarla beraber yüzerek geçmekten korkmayan bir komutandı. Kişiliği, günü gelip de Pompeius ile son kozunu paylaşma anı geldiğinde onun en büyük yardımcısı oldu.
Roma’ya sınır çizen Rubicon Nehri’ni teamüllere aykırı şekilde lejyonu ile geçerek el koydu. İşte Sezar kırmızı çizgileri yani Rubicon’u aşarken kendisi ile beraber talihine duyduğu güveni “Zarlar atıldı” deyişiyle ifade etmişti. Peki bunca sözü niye ettik? İçerisinde bulunduğumuz haftada, 2 bin 74 yıl sonra Akdeniz havzasının kaderini değiştirecek kritik gelişmeler için bir kez daha zarlar atılmış bulunuyor.
NETANYAHU GAZZE’Yİ İŞGALE CESARET EDEBİLECEK Mİ?
İsrail Başbakanı Netanyahu’ya yakın kaynaklar 4 Ağustos Pazartesi akşamı, Gazze Şeridi’nin tamamen işgali için kararın verildiğini, İsrail ordusunun daha önce operasyon yapmadığı ve muhtemelen rehinelerin bulunduğu bölgelerin de ayrım gözetmeden hedef alınacağı bilgisini medyaya sızdırdılar.
ABD Başkanı Trump’ın da yeşil ışık yaktığı bu kararın hayata geçip geçmeyeceğine dair tüm dünya dikkat kesilmiş durumda. En az 20’si hayatta olan 49 rehinenin yakınları bu girişimden medet ummak bir yana şiddetle karşı çıkıyorlar.
İsrail, 2005 yılında Gazze Şeridi’nden çekilme kararı almış ve buradaki işgalci Yahudi yerleşimlerini de boşaltmıştı. Ancak Gazze Şeridi hiçbir zaman Oslo Anlaşmaları’nda öngörülen haklara sahip olamadı.
Seçimleri Hamas’ın kazanmasıyla beraber İsrail bu defa Gazze’yi 2005 yılında kuşatma altına alarak buradaki Filistinliler için hayatı yaşanmaz kıldı. Yani, İsrail’in propagandasını yaptığı şekilde Gazze’deki problem 7 Ekim 2023’te başlamamıştı. Hamas o tarihte 18 yıldır süren kuşatmayı delme girişiminde bulunmuştu.
NETANYAHU’YA TEPKİNİN SEBEBİ SİNSİCE YÜRÜYEN PLANLARI İFŞA ETMESİ
Aslına bakacak olursanız, Netanyahu’ya teşekkür borçluyuz. O, 1948 yılında İsrail’in kuruluşundan itibaren sinsice yürütülen planları, kendi koltuğunu korumak ve hapse girmemek uğruna hızlandırınca, Filistinlileri ağır ağır öldürmeyi öngören, İsrail müesses nizamının bölgedeki yayılmacı emellerini 20 hatta 30 yıla bölüştürmeye yönelik planları da ifşa oldu.
Gazze’ye dair daha önce yazdığım yazılarda belirttiğim üzere, İsrail halkının ezici çoğunluğunun Filistinlilerin katledilmeleriyle bir sorunları yok. Netanyahu’nun onları bombalayarak ya da açlık ve susuzluktan öldürmesi, İsrail toplumunun yüzde 70’inden destek buluyor.
Sıkıntı yaratan konu, Netanyahu’nun soykırımı alenileştirmesi nedeniyle uluslararası düzeyde tırmanan tepkiler. Fransa, İngiltere ve Kanada’nın Filistin devletini tanıma kararı almaları, Almanya gibi iki yüzlü iktidarların bulunduğu ülkelerde ise hükümetlerin artık İsrail’e ambargo talep eden sokaktaki baskıya dayanamayacak hale gelmeleri.
Bugün İsrailliler Avrupa ya da Latin Amerika ülkelerinde ellerini kollarını sallayarak dolaşamayacak haldeler. Uçaklardan, lokantalardan, otellerden kovuluyorlar. İsrail’in politikalarına yönelik her eleştiriyi Yahudi nefretiyle eşitleyen “anti-semitizm” palavrasının sağladığı konfordan ve holokost endüstrisinin nimetlerinden yararlanamaz hale geldiler.
ESKİ TÜFEKLERİN TRUMP’A YALVARMALARI DA İŞE YARAMADI
Nitekim bu mağduriyet oyununun bozulmasından kaynaklanan farkındalık, Netanyahu’nun Gazze’yi yeniden işgal etme kararının medyaya sızdırılmasından hemen önce, İsrail’in çeşitli güvenlik kurumlarından emekli 600 kadar tanınmış ismi harekete geçirdi.
İç İstihbarat Servisi Shin Bet’in eski direktörleri Yoram Kohen, Nadav Argaman ve Ami Ayalon, dış istihbarat servisi Mossad’ın eski direktörleri Tamir Pardo, Efraim Halevi ve Danny Yatom ile eski Genelkurmay Başkanları Moşe Ya’alon ve Dan Halutz’un aralarında bulunduğu emekliler koalisyonu yazdıkları mektup ve yayınladıkları video mesaj ile ABD Başkanı Trump’tan Gazze Savaşı’nı sona erdirmesi için Netanyahu’ya baskı yapmasını istediler.
Peki bu emekli güvenlikçiler ne dediler? “Şu anda mesihçilerin mantıksız bir yöne çektiği bir hükümetimiz var. Haklı olmaktan çıkan bu savaş, İsrail devletinin güvenliğini ve kimliğini kaybetmesine yol açıyor. Yenilginin eşiğindeyiz”. Bu mesaja rağmen Netanyahu yolundan dönmezken, Gazze Şeridi’nin işgaline karşı çıkan İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir de 4 Ağustos gecesi çıkacağı ABD yolculuğundan vazgeçti.
Zamir, ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı CENTCOM’daki görevini bırakacak olan General Kurilla’nın Washington’daki veda törenine katılmayı planlıyordu. Ancak Gazze’nin topyekun işgal kararı onu da yolundan alıkoydu. Çünkü Netanyahu’nun ofisi Zamir’e de bir mesaj yollayarak, “Gazze’yi işgal fikri sana uymuyorsa istifa edebilirsin” dedi.
Trump’a gelecek olursak, bir yandan kendi seçmeninin dahi artık İsrail’e tahammülü kalmadığını dile getirirken, kim bilir nasıl bir şantaj tehdidi ile karşı karşıya ise 22 Haziran’da İran’ın vurulması emrini verdiği örnekteki gibi zımni desteğini de sürdürmek zorunda kalıyor. Netanyahu attığı zarlarla yalnızca Gazze Şeridi’nin ve kendisinin kaderini belirlemeyecek.
Uluslararası cephede İsrail’i sürüklediği kuşatılmışlığın boyutu da Eylül ayındaki Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda netleşecek. Uluslararası toplum hiçbir zaman Filistin’de iki devletli çözüm konusunda ortak bir cephede bu denli buluşma fırsatı yakalayamamıştı. Filistin halkı bu defa özlemini çektiği devlete ulaşmak bir yana, İsrail’in Nil Nehri’nden Fırat’a kadar tasarladığı projelerin çöküşüne tanıklık etmeye de çok yakın.
Devamını Oku
10 Aralık 2025 Çarşamba - 15:58
Devamını Oku
03 Aralık 2025 Çarşamba - 16:26
Devamını Oku
27 Kasım 2025 Perşembe - 17:45