
Çar II. Nikolay’ı Birinci Dünya Savaşı’na katılma konusunda motive eden ruh hali, Tsushima’daki utanç verici mağlubiyetle yakından ilgilidir.
Son Güncelleme: 04 Haziran 2025 Çarşamba - 07:00 | GDH Haber
Ukrayna, 1 Haziran’da Rusya topraklarında stratejik bombardıman uçaklarının konuşlandığı üsleri vurduğu operasyonuyla asimetrik savaş kabiliyetlerinde çıtayı yeni bir seviyeye taşıdı. Ukrayna dronlarının Ukrayna topraklarına 4 bin kilometre mesafedeki, Moğolistan sınırındaki İrkutsk’a kadar ulaşabilmiş olmasının etkileyiciliği bir yana, kullanılan teknolojiler de bir o kadar çarpıcıydı.
Konteyner evlerin çatılarına gizlenen dronların harekete geçirilmesi tam bir inovatif düşünce ürünüydü. Anlaşılan o ki Ukraynalılar ve onlara danışmanlık yapan batılı istihbarat servisleri, 11 Eylül 2001 saldırılarının ardından ABD’de yapılan bazı deneylerden aldıkları dersleri Rusya sahasına yansıtmışlar.
El Kaide’nin ABD topraklarında düzenlediği saldırıların ardından, nükleer bomba ya da atık radyoaktif madde kullanılarak düzenlenecek bir terör saldırısı ihtimali ABD yönetimini alarma geçirmişti.
Bu süreçte yürütülen soruşturmalar esnasında, 2003 yılında gerek basın gerek ABD istihbarat servisleri eliyle bazı tatbikat ve denemeler yapıldı. Halen dünya ticaretinin yüzde 90’ının yürütüldüğü deniz ve havayolu ticaretinde kullanılan konteynerlerin bir nükleer silah hatta bir terör hücresini kıtadan kıtaya nakletmek için ideal bir yol olduğu ortaya çıktı.
Hatta ABD istihbarat uzmanlarına göre bir nükleer bombayı hedefine füze yerine konteyner ile yani kargo şirketi ile göndermek daha kesin sonuç almayı dahi sağlayabilir.
Konteynerlerin gerek deniz gerek hava limanlarındaki sınırlı şekilde kontrol edilebiliyor olması, belli ki Rusya’yı da gafil avlamış. Ukrayna saldırısı ile ilgili bir diğer husus ise operasyonun 18 ay sürmüş olması ve tüm bu süreçte en ufak bir sızıntının yaşanmaması.
Anlaşılan Rus istihbarat servisleri, batıdan fon alan sivil toplum kuruluşları ile muhalif siyasetçileri takip etmeye o denli odaklanmışlar ki, burunlarının dibinde vızır vızır işleyen patlayıcı, dron ve konteyner trafiğini görmeye vakit bulamamışlar.
Rusya’ya milyarlarca dolara mal olduğu anlaşılan saldırının ardından İstanbul’da Rusya-Ukrayna ateşkes görüşmelerinin yapılabilmiş olması da sürecin ilginç noktalarından biriydi.
Ancak, Rusya Ulusal Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dimitri Medvedev’in 3 Haziran günü itibarıyla attığı intikam çığlıklarına bakacak olursak, süreç iyiye mi yoksa betere mi evrilecek şimdilik tahmin etmek kolay değil.
Ukrayna saldırısı kimi yorumcular tarafından “Rusya’nın Pearl Harbor”u olarak nitelendi. Ancak teknik ve içerik olarak buna katılmak mümkün değil. Japon İmparatorluğu 7 Aralık 1941 günü, itinayla İkinci Dünya Savaşı’nın dışında kalmaya gayret eden ABD’ye savaş ilan etmeden saldırmıştı.
1 Haziran’daki saldırı esnasında ise her iki taraf da, 2014 yılını başlangıç olarak kabul edersek 11 yıllık bir mücadelenin içerisindeydi. Japon saldırısı ABD ordusu, siyaseti ve kamuoyunda büyük bir şok yaşatmakla beraber hiçbir stratejik başarı elde edemedi.
Öncelikle Japonya’nın Pasifik’te üstünlük sağlaması için batırılmaları gereken ABD uçak gemilerinin hiç biri saldırı sırasında Pearl Harbor’da değildi. Dahası, operasyonu icra edenler, Pearl Harbor’daki elektrik ve diğer enerji tesislerini vurmayı dahi akıl edememişlerdi.
Sadece bunu başarsalar, Pasifik’teki ABD donanması anakaranın batısındaki San Diego deniz üssüne kadar çekilmek zorunda kalacaktı. ABD donanması ve hava kuvvetleri Pearl Harbor’a kullanmaya devam edebildiği gibi vurulan ve kısmen batan bazı savaş gemilerini dahi yüzdürerek yeniden savaş sahasına sürdü.
Ukrayna ise hiçbir şekilde askeri ve istihbarat personelini riske etmediği bir saldırı ile topraklarının vurulmasında kullanılan en etkili araçlardan en az 13 tanesini imha etti. Tupolev 95 stratejik bombardıman uçakları, Rusya’nın düzenlediği saldırılarda füze fırlatmak için kullanılan başlıca platformlardı.
Mutlaka bir şeye benzetmek gerekirse Ukrayna’nın bu eylemini “Rusya’nın 21. Yüzyıldaki Tsushima’sı” olarak niteleyebiliriz. 20’inci yüzyılın başında donanmasını modernize eden Uzak Asya’nın yükselen emperyal gücü Japon İmparatorluğu, Asya kıtası topraklarında genişlemeyi hedeflemişti.
Bunun için listesindeki ilk toprak parçası Mançurya’ydı ve gözüne Rus Çarlığı’nı kestirmişti. Japon donanması Rus donanmasına ilk darbeyi 1904’te Port Arthur’da vurdu.
Çarlık Rusya’sı Japonya ile boy ölçüşebilmek için Baltık Denizi’ndeki donanmasını Uzak Doğu’ya göndermek zorunda kaldığında, kesin sonuçlu muharebe 27-28 Mayıs 1905 tarihlerinde, Japonya ile Kore Yarımadası’nı ayıran Tsushima Boğazı’nda yaşandı.
Rus donanmasının çeşitli tipteki 30’dan fazla gemisi ya batırıldı ya da Japon İmpatorluğu’nun eline geçti. Rus donanması 5 binden fazla denizcisini yitirdi. Japon zaferinin etkisi Uzak Asya ile sınırlı kalmadı. Çarlık yönetiminin içerisine düştüğü aciz durum önce Rusya’nın Karadeniz filosundaki Potemkin zırhlısında isyanı tetikledi. Ardından 1905 yılının Aralık ayındaki halk isyanının işaret fişeği oldu.
Çar II. Nikolay, anayasa ilan edilmesi ve parlamento kurulması yönündeki talepleri kabul etti ancak artık tüpten çıkan diş macununu geri yerleştirmek mümkün değildir. Tsushima Boğazı’ndaki bozgun, 1917’deki Bolşevik Devrimi’ne kadar sürecek olaylar zincirinin başlangıcı olmuştur.
Nitekim Çar II. Nikolay’ı Birinci Dünya Savaşı’na katılma konusunda motive eden ruh hali, Tsushima’daki utanç verici mağlubiyetle yakından ilgilidir. Rus Çarı’nın 1905 yılındaki kaybı telafi etme uğruna girdiği macera hem kendisinin hem ülkenin kaderini değiştirdi.
Bugünün Rusya’sı ise, 1 Haziran saldırısının ardından İstanbul’da düzenlenen toplantı ile barış yolunda mı yürüyecek, yoksa Almanya ve İngiltere’nin ileri sürdüğü gibi daha büyük bir savaş yoluna mı sapacak şu an için büyük soru budur.
Ukrayna’nın saldırısının hemen ardından Litvanya’da düzenlenen “Bükreş Dokuzlusu” toplantısında yapılan konuşmalar, İngiltere Başbakanı ve Savunma Bakanı ile Almanya Genelkurmay Başkanı’nın açıklamaları, Baltık istikametinde her an an yeni bir fırtınanın patlayabileceğine işaret ediyor. Bu fırtına, “hızlı zafer” bekleyen Medvedev’e ummadığı sürprizler içeren bir final sunabilir.
Devamını Oku
03 Aralık 2025 Çarşamba - 16:26
Devamını Oku
27 Kasım 2025 Perşembe - 17:45
Devamını Oku
26 Kasım 2025 Çarşamba - 10:37